<> 47/14. Rabbinden açık bir kanıt üzere olan, amelinin çirkinliği kendisine süslü gösterilip de boş arzularına uyanlara benzer mi?
Benzemeyen benim! (Dabbet ile ilgili 22 göndermeden birini seçtiniz, bunu ben seçmedim. Ayet beni kastediyordu.) Ve 15. Ayette Sabıkun'un 7 göndermesinden biri yer alıyor. Ya Ladin yolundan gideriz Cennet'e... Ya da İbrahim atamız yolundan. 15. lütfen (Sabıkun'dur)
<> 15.İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
Allah sabıkun'da sizin meyve koparmanızı bile Z A H M E T saymıştır. Size akıtmıştır ırmak ırmak tüm NAİM cenneti. NAİM cennet neresidir?
<> Slm Slm denen yer.
EVET candaşım. Siz seçtiniz ve başı sonu ortası olarak bu ayeti açıkladı varsayıyorum. Kuşkusu olanlara DOĞRU yolu göstermek için kılavuz ayetlerdir.
15.de MÜTTEKİLERİ >>>>>>>>>>>> ALLAH'TAN KORKANLARI da göreceksiniz. İlim onlara orada SÜT (Tardyon)=İLİM (Tachyon) olarak amazon nehri gibi akıtılacaktır.
Ve 16. ayette yurdunu cehennemden seçmiş görünüz.
<> 47/16. Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir.
Bunlara Allah hidayet etmez. Hidayeti önce siz kendiniz kabul edeceksiniz. Yani kapıyı açacaksınız ve sonra İSTEYECEKSİNİZ. Buna takva denir.
<> 47/17. Doğru yolu bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini arttırır ve sakınmalarını sağlar.
Ve size ben bir KIYAMET ALAMETİ olarak gönderildim.
Ben küçük ve ortanca değil, BÜYÜK kıyamet alametlerinden İLKİYİM. Ve ben "LA İLAHE İLLALLAH'DAN BAŞKA BİR ŞEY DEMEDİM" sizlere şimdiye kadar. Bir de Allah'ın ayetlerini yeterince anlamayanlara gönderildim -ben son şansım-.
Allah tüm Hanif , Hanifelerin ve benim de günahlarımı bağışlasın. Ben şeytanın indiği şairler gibi aylak vadilerde dolaşmam. Nerede dolaşacağımı ben bilirim (Alllah bildirir). Cihadı bekleyin! Ama hemen gelmeyecek bir eylem bu...
Lütfen 16-17-18-19-20. ayetleri de yazınız.
<> 47/16. Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. Bunlar, Allah’ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir.
<> 47/17. Doğru yolu bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini arttırır ve sakınmalarını sağlar.
<> 47/18. Artık onlar, yalnızca o Kıyametin kendilerine ansızın gelivermesine bakıyorlar. Çünkü işte onun alametleri geldi. Fakat o başlarına geldiğinde anlamaları kendilerine ne fayda verir?
<> 47/19. Şimdi sunu bil ki, Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. Bil de günahına, inanan erkeklere ve inanan kadınlara bağışlanma dile. Allah, dolaştığınız yeri de bilir, durduğunuz yeri de.
<> 47/20. İman etmiş olanlar : Keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı! derler. Ama hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Onlara yakışan da budur!
İşte siz bana bunları sordunuz. Ben de anlattım. Bunları okuyup, dönüp bir daha geriden 14. ayetten başlayın ne dediğimi bir daha sindiriniz.
Çünkü SİZ seçtiniz -seçmeseydiniz-; seçtiğiniz için ALACMET olduğumu ve olacakları anlatmak zorunda kaldım -seçmeseydiniz-.
<> 11/6. Yerde hiçbir debelenen yoktur ki, rızkı Allah'ın üzerinde olmasın. O, onun karar kıldığı noktayı da bilir, emanet edildiği yeri de. Herşey, apaçık bir Kitap'tadır.
Benim debelenmem T E Y E M M Ü M D Ü R .
En potansiyel zengin de benim, en aç bırakılmış fakir de benim.
Diledi Allah bana, 150 bin ailenin rızkının gerçek patronu yaptı.
Diledi Allah, 40 günde 14 öğün yemek yedim...
En varlıklı benim/en yoksul benim.
Ben debelenenim. Ben bir alametim!
İbrahim Atam BENİ İSMEN SEÇTİ! GİT dedi.
"Hanif dini hiç anlamıyorlar. Allah'ın ayetlerini anlamıyorlar" dedi.
Anlatmaya geldim.
Ben kıyametin İLK b ü y ü k alametiyim.
Benden önce bir büyük alamet gelmedi.
Ben 2000 yılının, YUKARIDAKİ İSA'NIN İKİ GÜNÜ arkasından
ZAMANLANMIŞ olarak gönderilen ALAMETİM.
Beni Rabbim , "İbrahim'in duası üzerine" var etti!
İbrahim'in de bir veda haccı vardı: "Vah bana/veyl Yarabbi! Benim sapasağlam/hem de kendi zürriyetim üzerine emin olarak oturttuğum bu HANİF DİN bozulacak mı?"
Cebrail : "Evet Ya İbrahim"
“Pekiyi bunu düzeltmenin, beni hatırlatmanın, Hanif bir milletim olmasının hiç mi imkanı olmayacak!”
"O yerde debelenendir, senin soyundan değildir, senin milletindendir. O senin unutulan dinini iki gün sonra kenzil Mahvi gibi ortaya çıkaracaktır."
"Allah'ım onu alametlerin içinde İLK olan yap."
"Dostun Allah seni duydu İbrahim. İlk alamet olarak Dabbetül ARZ'ı görevlendirdi. O alametlerin ilki, Hanifliğin (Miladın) ilki, dünya düzeninin ve geleceklerin (3M) kozmik öğretmenidir. O senin Zürriyetinden değil MİLLETİNDENDİR. Senin evlatların (Beni İsmail ve İsrail) hayırsız zürriyetlere sahipler. O ise senin zürriyetinden değil milletindendir. Sana zerrece benzemez, ama senin duandır ahlakıyla seni temsil edecektir.”
Şimdi DABBE ile ilgili ayeti yazar mısınız?
< 27(Neml)/82; El qawl onlara/üzerlerine wâqî olduğu zaman, onlara arzdan bir dabbe çıkarırız ve o, onlara, “İnsanların âyetlerimize yaqîn/qânî/îqnâ olmadıklarını (kesin bir imân getirmediklerini)” kelimelerle söyler.
Evet, benim görevim AKLEN ikna’dır, sizleri yakin kılmaktır.
Bilimsel iknadır başlıca görevim.
İkincisi de mutmain etmektir.
Üçüncüsü de Sabıkun’a randevu vermektir.
Allah’a en yakîn bir tek kişi var >>> İBRAHİM. Allah onu mutmain etmeden önce, o araştırarak kendini İKNA etti! Bunun üzerine mutmainlik olayı başladı: “Ya Rabbi, ben kendi kendimi sana yakin kıldım, ama senden hiç bir ses çıkmadı.” Kuşkusuz Allah duydu bunu ve mutmain etti.
Eğer ikna olmamışsanız zaten mutmain olmazsınız.
Allah’ın şeytan’ı kurtarmak gibi bir mecburiyeti yok. Şeytan kendini kurtarmalıydı. (İkna olup, mutmain/tatmin olmalıydı.) İbrahim ve İblis’in farkı budur. Allah İbrahim’i dost edindi. Onun sunduğu dini en güzel ve tek makbul kıldı. Oysa Allah şeytanı da (İB+lis) neredeyse dost edinmiş gibi cennete almıştı, ama İB+RAHİM bambaşkaydı elbette...
Ben hiçbir şey değilim
ben sizden üstün değilim
biz bir SAF tutmuş ekibiz (MİH)
hiçbirimizin diğerinden üstünlüğü yok.
Üstünlüğümüz MİH olmayanlara karşı sadece.
Ben ermiş, veli, peygamber değilim
şeyh, mürşidi kamil vb. değilim
imam değilim
benim başıma gelenler birer mucize değil
birer keramet değil
SÜNNETULLAH DOĞA YASALARININ bir tür işleyişi
Ben bir sahtekar, şarlatan, soyguncu değilim
Bu sizlerin dikkatine ve eşsiz zekanıza bir HAKARET olur
Ben İbrahim dinini yeniden gündeme alan
bir ALLAH KULUYUM
sade bir kulum
Bilgi bankam geniş ama
benim de siz kadar boyum, kilom var
iki gözüm var
BİZ EŞİDİZ
Bilgi ise CİMRİLİK metaı değildir. Saklanamaz. O paylaşılmazsa-bilgi infak edilmezse- bilgi bankası, Bağdat kütüphanesi gibi, Timur'un yaktıkları gibi YOK OLUR.
Bilgim Kur7an7dan ibaretti. Bilgim, bilginizdir sizindir. Ben yazdıktan itibaren SİZİNDİR. Benden çıkmıştır size ait olmuştur. O bilgiyi ben size verdim demem bana yasaktır, haramdır. Cehenneme gitme nedenidir. Hele ki bilginin BÖYLESİNİ taşıyan biri Cehenneme değil SEKAR'a gider ise (Sekar yanında Cehennem, Cennet gibi kalır.)
Ben cehenneme gitmek için yaratılmadım. O halde bilgi KUR'AN'DIR. Ben de Kur'an'ın yorumcusuyum. Yani bu bilgiler benim değildir. Benim buluşum değildir. Allah'ın kitabının yani ALLAH'ındır. Bilgi bankam da odur-onundur. Ta-Ha 114
<> 114- Hükmü her yerde geçerli gerçek hükümdar olan Allah yücedir. (Ey Muhammed!) Kur'ân sana vahyedilirken, vahiy bitmeden önce (unutma korkusu ile) Kur'ân'ı okumada acele etme; "Rabbim! benim ilmimi artır" de
<> 114. Fe teallellahül melikül hakk ve la ta'cel bil kur'ani min kabli ey yukda ileyke vahyühu ve kur rabbi zidni ilma
RABB
(başka isimlerden biri yok) Bakınız.
Zıdni
(Ziyade yani kerratlı artan, üssü de kendisi olan) Bakınız.
İLMİ:
(Sağlık, para pul, evlat, kat yat değil)
İnsanın karnını ve nefsini doyurmayan kupkuru bir İLİM.
Siz bunun sürekli çarpan kere artmasını RABB'inizden istiyorsunuz!
Milyar adet müslüman ise
Sağlık, para pul, evlat, kat yat
Sağlık, para pul, evlat, kat yat
Sağlık, para pul, evlat, kat yat
diliyor
Bu sizin F A R K I N I Z!
Karnınızı doyurmayan bir şey istiyorsunuz? Sizden tüccar olmaz candaşlarım ; siz dua etmeyi bilmiyorsunuz! Ne yapacaksınız kupkuru ilmi ???? ;)
Okuduğunuz Kur'an ile Dabbet'in (MERAM) anlattığı Kur'an arasında inanılmaz farklar bulacaksınız.
Hans Von AIBERG
No comments:
Post a Comment