20100109

BEYİN / DÜŞ

Vallahi Jana'dan bize de geçti mi acaba! O cadı beyin okur. Hatta rüyaya da girer...  (Rüya görme merkezini manüple ve irrite edebiliyor)
(Özelden sordular: O nasıl manüple edilirmiş olurmu öyle şey?)
 
Yahu Geller kaşıkları bükerken bir şey demiyorsunuz Jana kaşık bükmeden, rüyayı güdümlü yapabiliyor dersem itiraz ediyorsunuz. Nörolojik yorumdan çok elektronik yorum demek gerekir.
 
Snapslardan kurulu ağı HDD gibi düşünürsek, Monitor (Ki dpi, solüsyon vb.) burada göz oluyor. Göz açıkken DIŞA bakıyor. Yani sinirlerdeki piyon elektriği görme merkezinden göze doğru. (İçi + dışı - olmak üzere) İşitme merkezinden de öyle.
 
Yaşarken rüya görünmüyor. Ama ölünce (Ki uykuda ölürüz) REM denen hızlı göz hareketleri hemen "Düş görme merkezini) yani o gündüz uyuyan merkezi
UYANDIRIYOR. Bu kez düş görme merkezi görme merkezinin görevini devralıyor.
 
Monitor kapalı ama Güç koruması ya da screensaver ardında HDD çalışıyor. Monitoru açmadan da (Gözleri açmadan da) bilgisayar NORMAL işlerini görür  (Mesela Disk birleştiricisini kullandığınızda ya da uzun bir programı indirdiğinizde monitoru kapatabilirsiniz. O geri planda çalışır)
 
Şimdi gelelim önemli konuya: Düş nedir?
Düş şudur. "Biz GÖĞE düşüyoruz" Yani elektrik alanımız yatakta CESET olarak yatarken, magnetik alanımız ise SIFIRDAN KÜÇÜK bir kütle olarak (Mesela V-1 kg eksi kök gibi = gökçekimine (Parapsikolojideki adı levitation) tabii oluyor
 
Göge dipole olup düşünce eksi bedenimiz (Zihinsel boyut) kendine uygun olan koordinatları oluşturur (Benim yatağım x . y . z 'den oluşuyorsa, "Yukarıdaki yatak" ise bunların imajiner olanlarından oluşur. Ben nasıl ki burada bir elmayı (Faruk elma yiyor) gerçek olarak yersem öteki BEN (Zihinsel boyut, bilinç boyutundan oluşan bedenim) de KENDİ elmasını yiyor, iyi ama adı da RÜYA oluyor.
 
Rüya uyku denen ölümdeki 5 duyumuzdan ibarettir. Yani bedene ihtiyacımız olmadığını, aslında beynin aracı olduğunu anlatan bir MİSAL'dir ve Allah Haniflik kadar, Misallerin çözülmesini de çok sever.
 
Bu bizim öteki dünyada ÖLMEYECEĞİMİZİ gösterir. Yani kabirde yaşamın süreceğini anlatır. Rüyayı gören UYKUDAKİ cesedimiz değil... Bedene ihtiyacı yok ki... Beden sadece bizim (BARDAK=NEFSİMİZ) olarak rezerve edilmiş BİLİNÇ denen evrensel okyanustan bir içimlik şey
 
Rüyada koku ve Lemis de var. Çoğu insan uyanınca "Mis gibi kokan mesela portakalı hisseder. Hala burnuma kokuyor der. Rüya ve telepati birbiriyle bağlantılıdır.
 
Ayette babası Yusuf için "Sanki Yusuf'umun K O K U S U N U duyuyorum" diyor...
Ve Peygamber yaşlıdır ve bir anlamda da gözleri körelmiştir. Koku, tad ve hatta dokunma duygusu bile süregen bir telepati gibidir. Rüyada yüksek bir yerden aşağı düşersiniz uyandığınızda düştüğünüz yer acıyordur Ve düşmediğiniz halde acıyordur.
 
Düş görme merkezi EVRENSEL BİLİNÇ BOYUTUNUN içinde herşeyi (Dejavu dahil) görür. Yarını da görür: Çünkü o evrensel TEK BİR BİLİNCİN üyesidir
Yarını rüyasında görüp de "Ben bu anı sanki yaşadım" der insan
 
Haberci rüyalar var, şeytani rüyalar var, absürt rüyalar var, karabasan kabusları bile var... Her biri ayrı bir mekanizmadır. Yani rastgele snapsların birbirinden etkilenmesiyle (Satranç oynar gibi, 40 adım ötesini şimdiden göreceksiniz) tuhaf rüyalar vardır ve anlamsız gelir insana... Aslında onlar da bir mesaj testidir. Yani kalite kontrolü yapılıyor ama bize saçma rüyalar gibi geliyor.
 
Rüyada gözden beyindeki düş görme merkezine tersinen bir akım vardır. Dışa Nazar değmesi olarak vuran bu akım, içeride de DÜŞ kurgular.
 
Düş>>>>Hologramın bir parçasıdır.
 
Yani o akım bir Laser Beam'dir. Nazar olarak değebildiği gibi Negatif NAZAR yani DÜŞ olarak da ortaya çıkıyor. Kötü yürekli isek, başklarına nazar değdirircesine kendimize de zarar veririz.
 
Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment