20100109

BEYİN / HOLOGRAM

Ve YUFKA yani mahşer meydanı böyle betimleniyor. Tabii buğday/undan yapılmıyor bu. Cam! Evet silisyum=CAM  (Toprak elementidir bilirsiniz.
 
Bu camın "YUKARI bakan yüzeyi"nde Güneş de UZATILMIŞ. Beyinler kaynıyor. Elinizde bir kargı varsa, güneşe dokunabiliyorsunuz... Caman yüzeyi böyle.
 
Pekiyi alt yüzeyi?
SIR>>>KARANLIK (kalınlığı MEZAR kalınlığında 70 cm.)
SIR>>>Bunun altında hiçbir şey yok.
SIR>>>Camların arkasına sürüyer Gümüş ve benzeri YANSITICI.
SIR>>>Böylece saydam ve geçirgen cam AYNA oluverir.
Ve bu sır>>>SİLİSYUM/Toprak yani materyalimizden ibaret.
Ayna'yı anlatmıştım. Bu haliyle ayna, iki boyutludur, yüksekliği yoktur. Sahte bir derinliği vardır, sanırsınız ki ayna'nın arkasındra ÜÇÜNCÜ boyut (Kalınlık, derinlik, yükseklik vb.) vardır. Ama yoktur!
 
Ve MAHŞER HALKI, bu AYNA'DAN dışarı çıkamazlar. Aynadan hiç bir görüntü dışarı çıkamaz!. Gazetedeki birinin resmi ORAYA HAPİSTİR. Çıkması için ÜÇ BOYUTLU olması gerekir.
 
Resim>>>Rakim>>>>İki boyutlu matriss
Üçüncü boyut yani HOLOGRAM ise K E H F (Geometri matrixi, kalıbı)
Rahman suresi 33 ayette, bir RESMİN, iki boyutlu aynadan nasıl HOLOGRAM olarak ÜÇÜNCÜ boyuta çıkacağı ya da çıkamayacağı açıklanmıştır.
 
Enerji(Cinler) ve Madde (İnsan vb.) bu iki boyutlu MAHŞER aynasından çıkamamaktadırlar Velev ki bir ÜÇÜNCÜ boyut (Hologram boyutu, Z dikmesi) gibi kartezyanizmin tümüne karşılık gelen SULTAN kuvvet adıyla anılmaktadır.
 
Ayet diyor ki:
"Ey cin ve insan toplumu, gücünüz yeterse, çıkın bakalım AKTARIS SEMAVAT'tan! Çıkamazsınız, SULTAN bir kuvvetiniz olmadıkça"
Sultan kuvvet, AYNA'dan dışarı (Resim çıkamaz ama,) ÇIKABİLEN HOLOGRAMDAN ibarettir.
O hologram ki bizim EKSİ bedenimiz (Takyon ve ruhsal boyutlar, ya da zihinsel boyutlar ya da Bilinç boyutu) den başkası değildir.
İLK YARATILIŞTA DA bizler HOLOGRAM olarak yaratıldık.
Buna en iyi örneği daima mıknatıs akılarından veriyordum. Diyordum ki, mıknatıs akıları, yayan kutuptan, yutan kutbü doğru SÜREKLİ (Continuum anlamında) bir GÖRÜNMEZ magnetik akı oluştururlar. Bu MAGNETİK akıyı görünür eden ise elektrik alandır. O nedir: Örneğimizde demir tozları, demir kırıntıları...
 
Bu kırıntıları bir kağıt üzerine dökelim. Biçimsizler... Fakat kağıdın altına mıknatıs (Magnetizma) koyduk mu, HOLOGRAM'ın biçimine uyan demir tozları, akı çizgilerine düzgün biçimde yerleşiyorlar.
 
Yani Chaos denen düzensizlik, Commos denen DÜZENLİLİĞE giriyor.
Cosmos (Künnes)
Bir de şu hatırlatılmalı:
"DEMİR TOZLARI >>>Elektrik somut alan/Nicelik/Kuantalardır
Görünmeyen magnetik akılar>>>>>Soyut Magnetik alan(Tünel içi) ve en önemlisi quantlaşmayan NİTELİKTİR.
NİTELİK denen Cosmos'a Nicelik denen (Demir tozları, hücreler, atomlar, subatomal parçacıklar vb.) quantlar/chaos gelip oturuyor. HOLOGRAMA BEDEN gelip oturuyor. İşte biz böyle yaratılmıştık ve ikinci yaratılışta yani MAHŞERDE'de böyle AYNEN iadeyle yaratılacağız.
 
<> 104. Gün olur göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız.
<> 33. Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden geçip gitmeye gücünüz yeterse, hadi geçin gidin. Bilgi ve güç dışında birşeyle geçip gidemezsiniz!

İLK YARATILIŞTA DA bizler HOLOGRAM olarak yaratıldık.
Buna en iyi örneği daima mıknatıs akılarından veriyordum. Diyordum ki, mıknatıs akıları, yayan kutuptan, yutan kutbü doğru SÜREKLİ (Continuum anlamında)
bir GÖRÜNMEZ magnetik akı oluştururlar. Bu MAGNETİK akıyı görünür eden ise elektrik alandır. O nedir: Örneğimizde demir tozları, demir kırıntıları...
 
" bir KAĞIT'tan söz ediliyor, ama KÜLAH biçimi verilmiş bir kağıttan...
Rahman 33'de de aynı durum var. O kağıt KIVRILMIŞ
"Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden"
Buradaki kelime şu: Aktar>>>Çaplar ve Semavat>>>>Gökler(in)
Göklerin çaplarını oluşturan iki boyutlu kağıdın kendisidir.
Açıldığında kağıdın sadece köşegenleri vardır. ÇAPLARI yoktur ama onu KIVIRDIĞINIZDA ( yazı tomarlarını dürer gibi düreriz.) uyarınca bu kağıt külahın ağzı geniş, giderek daralan ÇAPLARI (Aktar>>>Kuturlar) oluşur.
 
Tekvir suresi latfen: (İlk ayetler)
<> 1. Güneş büzülüp dürüldüğünde,
<> 2. Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,
<> 3. Dağlar yürütüldüğünde,
Teşekkür yeterli :)
" Güneş büzülüp dürüldüğünde, "
işte bu mahşerde başımıza dürümü açılarak konacak olan güneştir.
Lütfen inşikak girişi
<> 1. Gök yarılıp parçalandığı,
<> 2. Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman!
<> 3. Ve yer uzatıldığı,
<> 4. Ve içindekini atıp boşaldığı,
İşte yine mahşer AYNASI
"3. Ve yer uzatıldığı,
4. Ve içindekini atıp boşaldığı, "
Yani 6 BOYUTU ortadan simetrileyen 7. boyut>>>>>İşte bu aynadır.
Ya da mahşer meydanı, Ayna konusu yeterli oldu mu?
Konuyu başka bir yere çekelim mi?
Ve de önemli
Mahşer yani aynaya sıkışmak
<> Mahşerde mümünlerin gölgesi nasıl birşey acaba?
Gölge iki boyutludur. Yani bir kağıt üzerine düşmüş bir gölgedir. O gölgenin oluşmasına neden olan ise (Örneğin ARŞ) üç boyutludur ve SULTAN kuvvet'tedir. (Rahman 33'de) Dolayısıyla mahşer halkı üzerine düşecek olan koruyucu gölge ARŞ'ın gölgesidir. Tamam mı? Nefsi MUTMAİN'e tırmanmak için soruyorum.
 
<> Cinlenme Nasıldır Peki?
 
Cin(enerji insan) ve madde (Biz) E, ve m formülleriyle gösteriliriz. E(enerji elemanı) m(madde)ye dönüşmek için ışık hızının karesiyle çarpılır. E=mc2 gibi c kare ise>>>km kare/ saniye karedir.
 
KARE demek İKİ BOYUTLU demektir.
Yani yeniden MİMMOR/Ayna/Mahşer olayı
Mirror(Looking glass anlamında)
Mimmor ise aynaya hapsolmuş RESİM anlamında
Aynadaki görüntümüzün çıkması SULTAN KUVVET ile mümkündür.
O zaman ayna'daki görüntü bu yana GELMİŞ olur.
Fakat paradoksaldır: Çünkü Görüntünüz BU YANA gelince ASIL olur ve deplasman olarak SİZ görüntü olursunuz, ASL olma özelliğini yitirirsiniz. (Mahşer demek AYNAYA hapsolmak demek) Enerji(cin) ve madde(İnsan) buraya hapistirler.
 
Orada YÜZEY ENERJİSİ formundadırlar. Üçüncü (yükseklik) koordinatı ise
HOLOGRAM denen niteliktendir. Ama demir tozları NİCELİKTENDİR ve RESİM görünümündedir.
 
Hologram AYNADAN dışarı çıkar.
Fakat resim ASLA!
Hologram>>>>RUH
sana ruhtan (Hologramınızdan, magnetik akı kaynağınızdan) Sorarlar.
 
<> İsra 85. Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir."

De ki, "Ruh (Hologram) Rabbimin EMRİNDENDİR. İnsanlara KALİL (Soyut sayılar, sıfırdan küçük kütle, takyon kütlesi vb.) bir BİLGİ verilmiştir.
 
Cinler(enerji) aynada nasıl bir yer tutar?
Enerji İKİ BOYUTLU yüzeydedir.
Üçüncü boyutu asla yoktur.
(Nedeni cinlerin üçüncü boyut>>>GÖKLERİN) YASAKLANMASI uyarınca
 
SULTAN YÖNE "Yukarı, Arş'a doğru" çıkamaması, aynaya hapsolması.  (Böyle bir yüzey enerjisinden dolayı DÜMDÜZ ve iki boyutlu bir uzay(Daha doğrusu mahşer meydanı) olduğunu bize Willem De Sitter bulmuştur. (Web search uzay olduğunu de Sitter (Hollandalı) bu matematik isbatı yapmıştır.
 
Bundan bize çıkarım var mıdır?
Vardır: Cinler YERYÜZÜNDEN ya da ayna yüzeyinden çıkamamaktadırlar. Mesela uzay'a çıkamaz, astronotluk yapamaz vb. İnsan zaten MADDE'dir yani enerji gibi iki boyutlu değil; ÜÇ boyutludur. İnsan Cennet'ten AYNAYA geçmiş (Dünya) ve buraya yapışmış SÜRGÜNDÜR.
 
Hologram ve Halüsinasyonlar
(Halügram diyoruz biz)
Cerrahlar KIVAMLI KÖPÜĞÜ oluşturacaklardır. Bu ne demek? Yani bir LASER hologramı görüntüsü oluşturuyorsunuz.
 
Bu ışık gösterisi aynızamanda magnetiktir. Bir görüntü (Mide, parmak vb.) ya da ünlü bir ü-artist  oluşturabiliyorsunuz. Bu ışıklı ve magnetik ÜÇ boyutlu yapıya Mıknatıs akılarını nasıl ki demirtozlarıyla GÖRÜNÜR yapabiliyorsanız, Eğer iyi resmedilmiş bir organı ya da heykel gibi bir resmi üç boyutlu olarak boşlukta gösterirseniz bu aynı zamanda bu mıknatıs benzeri çizgilere birer demirtozu eklenebileceği anlamına geliyor. İşte bunun adlı kıvamlı köpüktür.
 
Laser hologramına yani heykele kıvamlı köpüğü püskürtünüz Tutunamayanlar kayıp düşüp buharlaşacaklardır. Diğerleri ise magnetik çizgilere yapışacaktır. Böylece bir M A T R İ X (Matrix=KALIP demektir) oluşmuş olacaktır.
 
İşte bu geometrik kıvamlı köpüğe bir anlamda K E H F diyoruz. Kıvamlı köpük bir topolojik geometriktir
 
Bu köpüğün yapısı da şudur:
C6 H1044 O 12
Evet böyle bir şey REDOX olayını reddeyor sanki. Yani biri diğerinin iki katı valanslı olmalıydı. Ama değil. Bu nasıl bir ASİMETRİ ki meydan okuyor Kimyaya? Ya bir de simyla(Alşimi) var ya....
 
Bunun için laboratuar kurmaya gerek yok. Bir harbi medyum bulunuz. Onun ağzından burnundan bir salgı (Perisperi) dışplazma (Ektoplazma) olarak dışarıda bir "GÖRÜNMEZ VARLIK HOLOGRAMI" bulur (Bu genelde Cin denen enerji kalıplarıdır)
 
Ruh çağırma dümenleriyle bunlar getirilebilir ve magnaetik görünmez akılarına bir medyumdan KIVAMLI KÖPÜK dışarıya alarak onu görünür bir hale getirebilirsiniz. Zaaten Cinlerin de yaptığı da bu değil mi?
 
Kendilerini bir HALÜ-gram olarak gösteriyorlar... Kendilerinde KIVAMLI KÖPÜK olmadığı için Medyum (Anlamı aracı demek) denen CİNLENMİŞ'ten Sitoplazmasının bir metamorf dönüşümü olabilecek "KIVAMLI KÖPÜK" ödünç almaktan ibaret.
 
İşte bu kıvamlı köpüğün teknik+biyolojik+Hz. Hızır'ın olmayan karnı ve olmayan parmak bağlantısı var. Onun yapısında H 1044 ... (Binkırkdört) HİDROJENE dev bir makromolekül var.
 
Ama bu kimya yasalarına da aykırı. C 6 ise  > H iki katı ve O da yine 6 katı olmalı mesela... C ve Oksijen 6 ise otomatikman Hidrojen 12 olmalıdır. 1044 denklemi ALTÜST ediyor. Hidroksil kökleri gibi (Ama OH biçiminde değil) bağlanıyorlar.
 
<> Bu formülü nereden biliyoruz?
Gayet Basit. Bir bölümü glikoz ile akraba Artanı'da MOL hesabıyla (Birtür avogadro sayısı sayımı gibi) yapılabiliyor. Kozyrev Glikozu yakma testleri uyguladı.
 
(280 derecede yanmış glikoz Karamel adını alır ve bununla, Cola tiypi içecekler hem AZ bir tatlılandırılmış hem de renklendirilmiş olmaktadır. Colbalı içeceklerin tipik rengi, Colanın ünlü rengi yanmış ve seyreltilmiş glikozdan ibarettir. Bir varile (180 litre) on gram glikoz renklendirme ve hafifce tatlandırma için yeterli)
 
(Pardon karamel diyecektim. Karamel glikozun vakum tanklarında alçak basınç ortamında işlemlenmesidir bilirsiniz. Bu ayrıntılar önemli değilse ben ana konuya geçeceğim.)
 
Kozirev'in GLİKOZ yakma (Karamel oluşturma) testlerinde Glikoz olarak NORMAL yaşayan şeyin, yakılması sonucu bir tür "ÖLMEMEK İÇİN ZAMAN ENERJİSİNDEN ÇALMASI" anlamına geliyor. Glikoz başta zamanı bolca harcarken Kavrulup da kendi kıvamını kaybedeceği zaman "Suyun altında nefesini tutmaya başlıyor"
Yani NEFESİNDEN tasarruf ediyor...(Terzion balanslar düzeyinde sanki vakum Hidrojeni çoğaltıyor) Glikoz NEDEN ucunda mutlu C6 H12 O6 Ama 280 derece üstünde "Ölüm korkusuna kapılıyor
 
H birim olduğunda (H daima oksijenin iki katıdır) SONUÇ ucunda 522 kez daha SEYREK nefes alıyor. Birim O değil H olduğundan iki katı da 1044 oluyor... Bu sanki mini minnacık bir MOTOR yapımıdır...
 
Yani insanlar artık molekül düzeyinde MAKİNE yapabiliyorlar demek istiyorum... Bu bir SİMYADIR. Çünkü C ve O'ları H atomlarına çevirebiliyorsunuz. Tuhaf ama gerçek...
 
Bu konuyu unutmayalım
 
Çünkü bir ektoplazma/perisperi'den nasıl HIZIR'ınki gibi "BİORGANİC" köpüklü bir organizma yaratılacağını anlatmak istiyorum.
 
 
Hans Von AIBERG
  

No comments:

Post a Comment