20100109

CENNET&CEHENNEM / HURİ

<> Hourri sırrı nedir ?
Houri.
Arapça Huri.
İbranice Uri.
Latince Hourri.

Burada sır çok. Fakat bir yerinden tutup başlayalım.
Sanskritçe EN+NAR+GY.. ENERJİ; Enerji >>> NAR'dır.
İki türlü NAR vardır:

1. Görünen enerji (Fermion gibi)
2. Görünmeyen gizil (gizli değil) enerji (Bozon gibi)

Birinciye örnek
"NÜCM => Yıldızlar şifresiyle bildirilen ışıyan kuantlar".
İkinciye örnek ise
"Cann'ı da DUMANSIZ ZEHİRLİ VE HER YERE İŞLEYEN a t e ş 'ten (görünmeyen ateşten) yarattı.”

Birincisi quantların ışıyanını;
ikincisi de spesifik enerjiyi temsil eder.

NAR => IŞIMA biçiminde ve HAR => ISIMA biçiminde tezahür eder:
NAR'dan HAR çıkar demek >>> Ateşten hem görünür ışık hem de HAR (araret=ısı) çıkar demektir.
Enerjinin ışımasına NAR; ısı vermesine/ısımasına/ısınlarına da HAR denmektedir. (Kur'an misallerini açıyorum.) (O çağda kim bilirdi ENERJİYİ=EL NARENCİ'yi; biz şimdi şaşmıyoruz ama, eskilerden olun da şaşırmayın bakalım?)

Yine NAR iki türlü HAR verir:

1. Ateş gibi dokunursanız yanarsınız.

2. Atmosferdeki iyonosfer gibi 5000 C derecede GİZİL bir ısı vardır. Yanmazsınız. Fakat, uzay kapsülüyle, challenger ile UYGUN olmayan bir açıdan girerseniz, HAVİYE gibi yanarsınız. Haviye >>> SPESİFİK (gizil) ISI ve aynı zamanda Cehennemi betimleyen ayet sırrıdır. (Lehim yapma aracı Haviye/havya buradan geliyor.) Ayet ltf. Haviye..

<> 36/80. Ki O, size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; siz de ondan yakıyorsunuz.

Evet biri bu. Bir de CEHENNEM anlamında Haviye var.

<> 101/9. Artık onun da anası (son durağı) "haviye"dir (uçurum).

Evet ama bu uçurum değil elbette!

Şimdi HAVİYE neymiş bakalım.

Yeşil ağaç dahi atmosfere girerse ne olur? (Çıkmak sorun değil, GİRMEK düşmek sorundur.) >>> İyonosferde tutuşur.

Yeşil Ağaçtan murat şudur >>> EŞ ANLAMLI AYET >>> SUDAN ATEŞİ ÇIKARAN ODUR! >>> Su H (iki adet yanıcı gaz) ve bir adet O (oxygenes => Yakıcı gaz); ikisi de yanıcı-yakıcı; ama birleşince su!

Deccal doğasında ise Asit ve Baz yakıcı. Ama bunlar sudan ve tuzdan ayrışır. (NaOH+HCl>>NaCl+H2O hatırlayınız.)

Yeşil ağaç yerine DİRİ'yi esas alınız. “Her diriyi SUDAN çıkarttık,” ayetini anımsayınız. Buna paralel evrendeki Deccal de dahildir. Onun suyu sudkostik; tuzu da tuz asidi. O dahi sudan çıkarılmıştır. Tüm canlılar gibi...

Melekler, ARŞ'ın sal gibi yüzdüğü MA >>> SU’dan (Esir/Ether/Kevser’den) çıkarılmışlardır. Cinler de sudan yaratıldı.

<> 24/45. Allah, tüm canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kadirdir.

KAR yağınca elleriniz neden önce üşür; sonra birden ISINIR? (Spesifik ısı.) Veya alkol, önce soğuktur, sonra ısıtır. Veya lokal anesthezie yapılan süper soğuk narkozlar. Bunların buharlaşma noktası çok düşük olduğundan gizil ısı ortaya çıkar.

Yine ayetimizde, MUTLAK SOĞUK DERECEDE HİDROJENİN, KATILAŞMADIĞI, SÜPER SIVI halinde kaldığını da görürsünüz. Hidrojen asla katılaşmaz. (Katı oksijen yakıtı ise vardır.)

Konu konuyu açıyor ama bunları da dipnot gibi (tefsirin 7 anlamları açısından) şöyle dokundurup geçiyorum.

NAR'ın özelliklerini yazdım,
HAR'ı (Hararet) anlattım,
Haviye >>> Spesifik ısıyı anlatıyordum.

11 açı derecesinden daha büyük dereceyle atmosfere giren bir astronot combuction halinde tutuşur. Ortada aslında bir NAR ve HAR yoktur, H A V İ Y E vardır.

Yazdığınız Haviye ayetlerinde uçurum kelimesi yok ama "GİRİŞ örneği olarak uçurum diyebiliriz".

Şimdi böylece ENERJİ'nin Har ve Haviye doğasını Kur'an tefsiri olarak yorumladıktan sonra sırada SONUŞMAZ/SONSUZ ÖZENERJİ var. Intrinsic enerjiyi hatıladık mı? Hani enerji azalacağına çoğalıyordu.

<> Evet; 1-2-4-8-16-32...

Melekler ise 1-2-4-8-16-32-.......3200 biçiminde multycopy (Saf tutmak) çoğalıyorlardı. Melekler işte o sonuşmaz enerjiden yani bizim Eİn*NOOR+GY dediğimiz, Enurji dediğimiz NUR'dan yaratılır.

Nar'dan >>> HAR ve HAVİYE oluştuğuna göre, NUR'DAN NE OLUŞACAKTIR?

<> Hur ve Huviye?

NR değişmiyor; sesli harfler değişiyor >>> HUR ve HOURRİ.

Melekler TAKYON'dan yaratılmıştır. Onların enerjisi katlanarak artmaktadır. (Bizimki kesirle azalmaktadır.) Öyleyse bu CEHENNEMİ enerjiyi bir şey soğutmalıdır.

Kur'an'da “ZİKR ile bunları NEFES biçiminde dışa verdikleri” ve rahatladıkları bildirilir. İkinci bir ayet de "Meleklerden kim ben de varım derse, onu CEHENNEM ile cezalandırırız," biçimindedir. Birer ayet ile örnek lütfen;

<> 21/29. İçlerinden her kim, "Ben O'nun dışında bir ilahım" derse, böylesini cehennemle cezalandırırız. Zalimleri işte böyle cezalandırırız biz.

Evet, bunun arapçası lütfen.

<> ve men yequl minhüm innı ilahüm min dunihı fe zalike neczıhi cehennem* kezalike necziz zalimın

Çeviriyorum:

Kim derse >>> ilahım => ALLAH'LARDAN BİRİYİM. (Özellikle Melekleri Allah'ın oğulları ve kızları sayan ehli kitab için.)

Neczıhi >>> ŞEYTAN bir melekti (Azazil); NEFSİ olmaması gerekirken, NEFSİNİ melekliğe tercih etti. Onun yeri artık CEHENNEMDİR! Tıpkı onu taklit eden ZALİMLER gibi cezalandırız.

Şeytan "BEN ALLAH'LARDAN BİRİYİM" demedi, sadece "BEN DE VARIM, MELEKLERİN NEFSİ YOK, BUNLAR OT GİBİ" diye düşündü. Adem için de "Bu çamur, toprak, buna mı secde edeceğim? Ben ateşten yaratıldım," diye düşündü, karşı koydu.

Oysa ADEM => İNSAN dediği şeyin HAM HALİNDE, HARaret yanında, HURiret de vardı. Bir yanı HOURRİE idi, Hury idi.

EĞER SECDE etseydi şeytan, kendindeki MELEK NUR'u fazlalığı da serinlik ile son bulacaktı. Adem ona HOURRİ yeteneğinden şifa olacaktı. NEFS bir ateştir, onu söndürecekti, beğenmediği ADEM => İNSAN!

Şeytan bilahare, HURİ'lerin düşmanı oldu. Çünkü YY olan bu doğayı AYARTAMADI, bunların hiçbiri yasak ve lanetli ağaçtan yemediler. (Ödül olarak orada kaldılar.)

Ama XX'i ayartabildi İblis... X'ler ORTAK payda olduğundan, iki CİNS (iyet) (XX ve XY) yeryüzü sürgünü oldu.

YY anayurtta kaldı; fakat Y A P A Y A L N I Z kaldı. Onlara ne bir insan ne de bir cin eli değmedi artık!

Onlar XY ve XX'in dönüşünü büyük bir susuzluk ile bekliyorlar. Yeniden İNSAN üçtebir’lerinin toplanmasını iştiyakla bekliyorlar.

XX ve XY için en en en büyük ödül Cennet'tir.
Pekiyi Cennet'tekiler için en büyük ödül nedir?

Huriler zaten Cennetteler => Ödül içindeler? Bu en büyük ödül olamayacağına göre, onların ödülü nedir/ne olmalıdır? (Ayet sırrı: Rahman ve Vakıa: “Ne bir cin ne de insan eli değmemiştir.”)

<> cennetlikler
<> 55/74. Daha önce onları ne cin kirletmiştir ne de insan.
<> Ayrıca 3/47; 19/20.

Evet CENNETLİKLER! Cin ve İnsan hurilerinin (erkek ve dişi ikisini birden kastediyorum) en en en büyük arzuları, YALNIZLIKLARINI giderecek bir el/dokunuş.

Biz (xx ve xy) onları ÖKSÜZ bıraktık. Eğer bizlerden birileri GİDERSE ve o HUR denen ateşlerini DOKUNARAK teskin ederse, o zaman Hourri olacaklar.

<> kalu belada yaratıldıktan sonra cin ve ins olarak imtihan istedik.cennette yaratıldık diğer huriler gibi. Hata yaptık dünyaya sürgün geldik. Hata yapmasaydık ne olacaktı. Şu an cennetteki hurilere imtihan yok mu? Cennet imtihan sonucu bir ödül değil mi?

Aslında HURİLER cezalı!
Yani "Koza artığı/Posa" ürünü.

Nasıl ki melekler NEFS istemediler, imtihandan kaçındılar, Huriler de NEFS fakat yanında "CENNETTE emniyet/selamet" istediler. Böylece BİRİNCİ sınıf değil; ikinci sınıf İNSAN oldular.

Yani şeytan da ebedi cehennemi istedi-düşen melek olmasına rağmen- Zebun (Zebani) denen melek takımına da CENNET, ö l d ü r ü c ü etki yapıyor.
Zebanilerin CENNETİ>>>>>>CEHENNEM'in ta kendisidir.

Huriler, "Cennetin sahipleri değil; domest'leridir. "
Sahibi insanlardır! (XX ve XY iki cinsidir.)

YY ise hizmetlilerdir, MÜLK içindendirler. Rabbim sizleri bir gün -ergeç biiznillahi- cennete koyduğunda, göreceksiniz ki, ve diyeceksiniz ki

"İYİ Kİ HURİ DEĞİLMİŞİM"
"TÜM GEZEGEN BENİM MALIM. ONLAR DA BENİM HİZMETLİLERİM"

Yani Hurilerin seçimlerinin bir bedeli var! Meleklerin de öyle, insanın iki cinsi gibi MALİKÜL MÜLK olamıyorlar, mülkün bir parçasılar., (MeLeK>>>>>Mülk şahıs demek)

Huri (Aryaca ve latince Chorus) da bir sanat topluluğu görünümünde. chorus ne demek?

<>koro

;) Evet, KHORU (arya) dan geliyor. Her türlü topluluk demek. Eğlendiren zümre demek.

EĞLENEN ise insanın erkeği ve dişisi. (Nisa) Yani şükür ki, biz MÜLK değiliz, Mülkün sahibi MELİK'iz. Melek ve Huriler de >>>>MÜLK (memluk)

Önce soralım: mutmain oldunuz mu?
<> kaptan peki hata yapmasaydık cennette, ne olacaktı?

Cennette ne olacaktı sorusunun yanıtı "Şeceretül Melune ve onun incir yaprağı" sırrında... Ama bunları RABBİM bildiğinden, sürekli Adem Z Ü R R İ Y E T İ demekteydi. Nasıl kovulduğumuz ile ilgili ayetleri yazabilirseniz açıklarım.

<> bakara 35 Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik
<> bakara 36. Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.
<> bakara 38. Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.
<>Araf Suresi 22. Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti.
<>Araf Suresi 27. Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık
<> taha 120. Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: "Ey Âdem! Sana, sonsuzluk ağacıyla eskimez-çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?"
<> taha 121. Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etmiş,
azmış, ziyana uğramıştı.
<> taha 122. Sonra, Rabbi onu arıtıp temizledi, onun tövbesini kabul edip kendisini iyiye ve doğruya kılavuzladı.
<> taha 123. Allah dedi: "İkiniz birlikte inin oradan! Birbirinize düşmansınız. Benden size bir hidayet geldiğinde, benim o hidayetime uyan artık ne sapar ne de bedbaht olur."
<> taha 124. Kim benim zikrimden/Kur'anımdan yüz çevirirse onun için zor, sıkıcı bir hayat şekli/dar bir geçim vardır; kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz.
-------------
121. Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etmiş,
azmış, ziyana uğramıştı.

Yukarıdaki ayeti düzeltiyorum: ikisi (Üçü değil, Huri yemiyor) o yasak ağaçtan (Kalu Belada nefsimizin sınandığı açlık ağacı) yediler. Bundan itibaren "SAKLI organlarını" gördüler. (Çirkin diye bir şey yok) Sündüzlerinde (Cennet derisidir) açılan bu gediği yapraklarla kamufle etmeye çalıştılar. Şimdi saklı organları nasıl keşfedersiniz? Cennet'te herşey ÇOK BOYUTLU (11 boyutun tamamı) fakat bir tek LANETLİ AĞAÇ üç boyutlu.

Çünkü CENNET ehli (huriler) doğal dansçılardır. (Ne zannediyorduk? Hepsi hantal kadın ve erkekler mi?) Hurilerin doğasında DANSÇILIK vazgeçilmez bir yetenek olarak vardır.
 
Çünkü onlar zaten yetenekliler ve görevleri iyi olmak, sabretmek vb. Yani Cennet ehlinin hasletlerini taşımak.

Mesela bir huri gidip asla kocasını aldatmaz. (O zaman Cennette ne işi var diye sorarlar adama?) Ama aynı garanti Havva anamız için YOKTUR! Evet tuhaf ama bu garanti yoktur
ADEM ve HAVVA tek idiler, iki kişilerdi. Üçüncü kimseler yoktu ki...

Eğer olsaydı (Mesela Adem ve Madem Havva ve Mavva dörtlüsü) Nereden bilecektik, yine birbirlerini TERCİH edeceklerini? Ya Madem ile Havva; adem ile Mavva kaçamak yapsaydı.

Fakat Hurilerin böyle bir eğilimi yoktur. Kime aitlerse ona mutlak ve katiyyetle bağlıdırlar. Cennet'te kimse kimsenin Hurisini baştan çıkaramaz. Huriler mutlaka TEK kişiye bağlıdırlar.

Oysa dünyalı kadın için bu böyle değildir. Mesela evlilik yapan bir kadının kocası ölür ikinciyle evlenir. Ama birini tercih etmek zorundadır. İkisi hatta altısı birden çok iyi olabilir.
Dünyalı kadına HANGİSİNİ istediği sorulur. Sonra da istediği erkeğe "Sen bu kadını istiyor musun?" diye sorulur. Belki o erkek de üç kez evlenmiştir ve talep eden kadın yerine bir başkasını istemektedir. Hatta o istediği kadın da kendisini değil, bambaşka bir erkeği Cennet'ine eş olarak istemektedir.

(Orada evlilikler>>>iki cennetin birleşmesi, büyütülmesi, ikisinin de her türlü inanılmaz mal varlığının birleşmesi esasına dayanır.)

Aslında bu konulara da girmek istemiyorum, uzadıkça uzayacaktır. Hatta sizleri mutsuz bile kılabilir...

<> Konu çok ilgi çekici
Fakat bitmez tükenmez bir konu. Burada anlatmak istediğim HURİLERİN böyle karmaşası yoktur. KİME aitlerse ebediyen ona aittirler. Huriler DOĞUŞTAN "İyi huylu" diye bildirilmiştir Kur'an'da. (sırf bu nedenle) Fakat Cennet kapısında cennet koalisyonları için epeyce çıngar çıkacaktır. Beni hissediyor musunuz?

<> EVET
Hurilerin böyle bir kusuru yok! Üstelik kıskanç da değiller. Eşiniz ve onlar birlikte. Elbette TERSİ de var. Yani Dünyalı kadın ve kocası ama bunun yanında Huriler! Unutmayınız ki burada haram olan herşey Cennet ortamında o platformda HELALDİR veya tersi (Orada namaz kılmak, oruç tutmak, Zekat vermek, Hacca gitmek Haramdır-daha önce siz etmiştim.)

Orada ticaret de haramdır. Cennet demirbaşlarını satıp veya nimetlerden büfe açıp para kazanmanız söz konusu değildir. Kime Hamburger satacaksınız? Orada ticaret gibi, ibadet gibi çalışmak da HARAMDIR. İnsan niçin çalışır ki? ;)

Görüyorsunuz bu konular uzar da gider ve bitmez. Haramlar ile helaller yer değiştirmiştir Cennet'te. Eğer oruç tutmaya kalkarsanız hemen kulağınızı çekerler.

<> Cevap verebilir miyim?
Evet candaş buyrun.
<> Plank uzayının soyut özelliğindeki tamamlayıcısı olan, 7 boyutlu vektör Hilbert uzayından, tünelden, nur çekerek kendini şekillendirmesi, bende çekimin olmadığı bunun yerine itimin olduğu, uzaya girebilirim diyebilmek için.

Evet, bu doğru. Cennetteki her birey TEK BİR HÜCRE gibidir. Organları organelleri yoktur. Tek parça bir bedenimiz olacaktır orada. Nur'dan şekillenmiş bir beden ama tek parça.
<> Entropinin tersi.
Bunun Beslenme (Cennet nimetleri yemezseniz kulağınızı çekerler ve siz Yasak ağaçtan yemek zorunda kalırsınız) ve üreme ile ilgisi var ama Savunma içgüdüsü olmayacaktır orada. Yani ne saldıran ne saldırılan olmayacaktır.

Fakat Beslenme ve Üreme duyguları işbaşında olacaktır. Yani bu konular gerçekten dünyayı aşıyor ve kökenimiz olan Firdevs ve Aden planetlerine taşıyor.

Biz insanoğlu gerçekten DÜNYALI değiliz. Hep uzaylıları merak ederiz ya, aslında UZAYLI biziz. Hayvan, bitki ve (Cin, Yecüc Mecüc vb.) bu dünyanın YERLİLERİDİR. Bizler gerçekten saf uzaylılarız. Tuhaf şekilli Alienler değil. Bizler GERÇEK uzaylıyız. Bir bölümümüz kaynağımız olan YERDE kalmışlar (Huriler), iki bölümümüz de buraya sürgün gelmişler.

Hurilerin inanılmaz sadakatine karşılık bu dünyada gerçekten kadın ve erkeğin sadakati
kuşkuludur. Annelere sözüm yok. Havva Annemizdir. Aişe ve Hafsa da annelerimizdir. Ama efendimiz babamız değildir. Bunun yerine İbrahim babamızdır. (Atamızdır.)

Tüm insanların birincil atası ADEM, ikincil NUH'tur, fakat gen'e değil de HANİF ahlaka bağlı tek atamız İbrahim'dir. Biz de onun milletindeniz. Bizim adımız MİH'tir.


Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment