20100109

BEYİN / ZAR (OSMOS)

ZAR (OSMOS)
 

Terin KİRLİAN fotoğraflarında (Ki makinesi piyasada satılıyor) TER'in bir regülatör olduğu yani keskin renk noktalarını "Homojene" ettiğini de görebilirsiniz. Bu aynı zamanda çamaşıra geçiyor (Olumlu anlamda) Çamaşır bu tedaviyi sürdürüyor. Aspirasyondan sonra duş, eğer önlem alınmazsa zatürre, zatülcenp bile yapabilir.
 
Alt tarafı bir ciğer zarı
Ve üst tarafı beyin zarı
Ama o zarlara bir şey olursa, bağışıklık sistemi yeniliveriyor
Ve Allah'ımız ZAR olayını kutsamıştır.(Osmos)
 
ZAR bir şeyin limitleri, NEFSİdir, varlığın limitlerini çizer.
Cosmos ile Chaos arasında bir OSMOS zarı vardır.
Evrenin yüzeyinde yaşıyoruz ki ZARDIR
11 boyutlu süper sicimlerde de ZAR vardır
Hücreden MAHŞERE kadar herşey MEMBRAN'dır
Mahşer meydanı incecik bir ZARDIR
Rahim cidarı, Mide Mukozası, Cortex falan ZAR olmadan hiç bir şey olmaz.
Ve NEFS==============ZAR'dır
zarın içinde kalan sizin nefsiniz, sizin topraklarınız.
Dışında kalan ise sembioz yaşadıklarımızın topraklarıdır
(Öteki nefisler ve tüm nefisler birbirlerine SELAM ve SELAM demelidirler)
 
 
  
 
BÖLÜM 13
BLOK ZAMAN/UZAY
 

25 Blok Zaman ve Blok Uzay
Vira euzübillahbismillah
Şimdi ÖZETLE biraz yukarılara doğru gidelim. Dünyadan yola çıktık. Valhalla-Allahlaw bağlantısıyla Şi'ra ya ulaştık. Şira'da bize NEGATİF EVREN teğet olarak değdi. Oraya geçtik.
 
Evrenimizin KLONLARINDAN birindeyiz (Anti evren, negatif evren, paralel evren, antiparalel evren vb.) HEPSİ yaşıyor değil, bazıları kıyameti gördü. Yaşayan evrenlerin sayısı, Rahman suresinde sayılan "Bugün Rabbinizin hangi nimetlerini inkar edersiniz?"
 
Bunlardan biri BİRAZ değişik yani tıpatıp tekrar değil. (Onu bir ara bulup bana yazabilirsiniz) O değişik olan BİZİM evrenimiz ile bize karşı gelen Antimadde evreni (İLK KLONUMUZ)
 
Örneğin "Bundan 16 milyar yıl önce saat 12.00'de yaratıldık. İki evrenden biri yani bizimki>>Zamanda ileri; diğeri (antimadde evreni) zamanda geriye gitti ve bugün itibariyle saat 12.00 ayrımından itibaren birbirlerinden 32 milyar yıl uzaklaştılar
 
Bizim evrenimizde zaman reel; antimadde evreninde ise zaman sanal olarak (biri ileri biri geri anlamında) işlemektedir. İki bakışık evren, ikisi de AYNI YERDE (mekan aynı) fakat zaman farklı. AYNI YERDE-AYRI ZAMANDA iki evren genişlemektedir.
 
<> 31 adet rahman suresinde (başka surelerde aynı ayet varmı diye bakmadık)..rahman suresinde farklı okunan >> 59. Fe be eyyi alai rabbikuma tukezziban.
 
Evet o farklı okunan ile baStaten'in SAD okunan SİN'i. İkisi bunun anahtarı. Bast kelimesi SAD (kalın S ile yazılıyor) olduğu halde üzerinde küçük bir SİN harfi var ve KURAL dışına çıkarak SAD okunuyor, pardon tersi.
 
BİRİ FARKLI (nüans farkıyla farklı) tıpkı baSt'ın sad yazılıp SİN okunması gibi. SİN >>Seyirlik demek (Sinema, seyr ve yüzmek anlamında Sail'den seyr'etmek vb. hatırlayınız) (Geminin mesela tam yol SEYRETMESİ... Sanskritçe Sayla, ingilizce to sail-anımsayınız)

BAST'ın geçtiği ayeti bir search eder misiniz?
BASTATEN veya Bestaten diye de telaffuz ediliyor
Arapça bilenler bastaten'in SAD'ı üzerinde ince S (sin) diye küçücük bir harf göreceklerdir-kur'an'da-
<> 002.247] [E0] Peygamberleri onlara işte, demişti: Allah size melik olmak üzere Talutu gönderdi, A! dediler, ona bizim üzerimize melik olmak nereden? melikliğe biz ondan daha lâyık iken; malce bir genişliğe de nail edilmiş değil, onu, dedi: sizin üzerinize Allah intihab etmiş ve ilimde, cisimde ona ziyade bir vüs'at vermiş, hem Allah mülkünü dilediğine verir, Allah vasi'dir alîmdir
<> bakara/247. Ve kale lehüm nebiyyühüm innellahe kad bease leküm talute melika* kalu enna yekunü lehül mülkü aleyna ve nahnü ehakku bil mülki minhü ve lem yü'te seatem minel mal* kale innellahestafahü aleyküm ve zadehu betaten fil ılmi vel cism* vallahü yü'tı mülkehu mey yeşa'* vallahü vasiun aliym
<> [007.069] [E0] Sizi inzar etmek için içinizden bir adam vasıtasiyle size rabbinizden bir ıhtar geldiğine inanmıyor da teaccüb mü ediyorsunuz? Düşünün ki o sizi kavmi Nuhtan sonra hulefa kıldı ve size hılkatte ziyade bir inbisat verdi, o halde Allahın ni'metlerini unutmayıb zikredin ki felâh bulabilesiniz
<> 7/69. E ve acibtüm en caeküm zikrum mir rabbiküm ala racülim minküm li yünziraküm vezküru iz cealeküm hulefae mim ba'di kavmi nuhıv ve zadeküm fil halkı bestah fezküru alaellahi lealleküm tüflihun
<> burada sad ile
 
Üzerinde küçük bir SİN harfi var mı? (Yeri doğruysa mutlaka imla olarak OLMALI) Pekiyi bu imla NEDEN konmuş? Neden böyle bir istisna oldurulmuş? (Kur'an'ın başka hiçbir yerinde böyle bir ŞEY yok) Sin okunacaksa Sin diye yazılmalıydı -mantıken-değil mi?
 
<> 2:247 de bu yok, 7:69 da var
Evet. Bu istisna NEDEN? (İlk anlamı J harfiydi, candaşlar yazdılar) İkinci anlamı BİRİNDE SAF HALİNDE bulunmak; ikincisinde SEYİR etmek. Pekiyi sözlüklere bakınız>>Bestaten (bast, bastı, bast etmek) ne demek? (Bir matematik işlemidir) Matematik deyimidir, pardon terimidir. Matematikte BAST etmek ???????
 
<> bast=1. (i)., (bot). bazi agaçlarin hasir yapmak için kullanilan iç kabugu.,iç kabuk. 2. sak kabugu. lif. elyaf. kitabiye. 3. hasir.
<> bast = kuvvetini hesap etmek?

osmanlıca BAST etmek veya basti ne demek
 
<> kalbin genişliği
<> genisletmek acmak..
<> sadrneşrah
 
TILSIM (Vefk matrisslerinde BAST)

Bunu ince s ile yazarsanız B A S İ T (sade, en kolay) haline geliyor
Yani Bastaten>>>Bistaten oluyor, bestaten.
 
Şimdi if komutu vererek yazalım. Örnek ayet>>>"Kimi yüzlerin kararacağı kimi yüzlerin ağaracağı o gün......" NEGATİF (kara) ile POZTİF (Ak) kimi (if) komutuyla verilmiş
 
Şimdi Fİ olarak yazalım:
Negatif>>SAD; Pozitif >>>SİN
(Bu sayı da olabilir, sembol de )
SAD (Siyah) ile SİN (beyaz)
ANTİ MADDE ile MADDE
Veya anti EVREN ile bu EVREN
biri siyah diğeri beyaz evren
BASTATEN'de iki S'de aynı yerde? (aynı mekanda)
Buyrun yorumlayalım, yorumlar ilk sizden olsun

<> SAD-Negatif(-),SİN-Pozitif(+) if ile fi nin yer değiştirmesi. madde evren ile anti maddenin yer değiştirmesi blok zamandamı oluyor efendim
<> bast-ı zaman
 
İki bakışık evren, ikisi de AYNI YERDE
(mekan aynı)
fakat zaman farklı
AYNI YERDE-AYRI ZAMANDA iki evren genişlemektedir.
biri SAD (saat) yönünde
diğeri SİN (filmin ileri akması) yönünde
<> giriş kapısı (çakışma kapısı / kesişim kümesi) 45 derece açı kesişimi (3 lü vefk çıkarımı) madde ve anti madde karşılıklı olarak birbirinden ayrılmadılar, yani ayrık olma duurmları 180 derece değildi, 45 dereceydi, bu da aynı yerde olmalarını açıklar

Tamamen doğru. O zaman bizlerin "Madde ile antimadde eşit miktarda bir arada vardılar, fakat tuhaf bir şey oldu ve madde, antimaddeye binde-999 oranında baskın (BASTI) geldi" diye bilinen tekerlemeleri birer YALAN oluyor.
 
yani aslında SİN ve SAD (ayetteki gibi) bir arada/aynı mekanda BİRLİKTELERDİ. Madde asla antimaddeden ayrılmadı sadece BLOK ZAMAN yüzünden zamanları ayrıldı diyebilir miyiz?
 
Madde ve antimadde ikisi de tıpatıp aynıdır yani soyut madde gibi EKSİ ağırlıklı değildir, maddeden bir kedi ile antimaddeden bir kedi tıpatıp aynıdır (Renk, ağırlık, kütle vb. değerleri tıpatıp aynıdır)
 
Farklı olanlar M'nin bildirdiği izotropik üçüncü bileşenlerinin TERS olması (Vefk ile örneksediği) bir diğer fark birinin antinötrino; ötekinin nötrino yayınlamayarak bozunması (Yani şeytan vesveseleri TERS duruyor) ve en önemlisi de iki evrenin zamanının BİRBİRİNE TERS olması.
 
Bugün yaratılan madde evreni yarına genişlerken yine bugün yaratılan Antimadde evreni ise DÜNE genişlemektedir. Bugün Çarşamba yarın Perşembe ama antievrende (yarın) SALI, ikisi "Yarın buluşalım" diye saat 12.00'de sözleştiklerinde birbirlerini BOŞUNA bekleyeceklerdir.
 
Şimdi en en önemlisi de her ikisinin elektrik yüklerinin birbirinin TERSİ olması bizim elektronumuz eksi; protonumuz artı iken ötekinin pozitron ve antiproton özelliği ortaya çıkıyor.
 
Dikkat ediniz ki; ARTI ve EKSİ (Sad ve Sin) değişmiyor!!!
sadece elektrik yükleri DEPLASMANA çıkıyor. OK?
<> (yecüc mecüc deggal aynı mekanda farklı evreni yaşıyorlar gibi "bast-ı zaman"... şeytan anti madde evrende doğal olarak galip geliyor>> (Yani şeytan vesveseleri TERS duruyor)

Elbette, şimdi ayete dikkat ediniz:
<> 44. Ve kyyle ya erdubleyy maeki ve ya semaü akliyy ve ğydal maü ve kudyyel emru vestevet alel cudiyyi ve kyyle bu'del lil kavmiz zalimyn
<> [011.044] [DV] (Nihayet) «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Su çekildi; is bitirildi; (gemi de) Cûdî (daginin) üzerine yerlesti. Ve: «O zalimler toplulugunun cani cehenneme!» denildi.
 
«Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi.
«Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi.
SU (elektrik yükleri) DEĞİŞMİYOR
sadece DEPLASMANDALAR
YER ve GÖK iki ayrı öge, ama SU aynı
GÖKTEKİ SU
YERDEKİ SU
Tufan nasıl bitti?
Tufan şöyle bitti: Gökteki su ile yerdeki suyun ZAMANLARI (zaman okları) birbirine TERSİNDİLER.  Gökteki su >>>MADDEYİ, fakat yerdeki su (ÇEKİLEN kaybolan su) ise ANTİMADDEYİ M İ S A L edindiler
 
Nuh tufanı KESİNLİKLE oldu Ama bir şey eksik>>>>> GAZAP SULARI nerede? Her hayvandan bir çift alındı , öteki fosiller nerede? Yüzmilyonlar ölçülen MUTANTlar nerede? Tufan içdenizi (Hazer, Ortaasya gölleri ve çölleri) orada duruyor! Fakat bu kadar mutant nerede? Bunu hiç merak etmiş miydiniz?
 
«Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Birisi zamanda ileri gitti (Hazer denizi halen orada...Baykal ve Balkaş gölleri de orada) diğer SU da zamanda geri gitti, yeryüzünü sayısız cesetten SOYUTLAYARAK geri gitti! O cesetlerden tek tük iz kaldı
 
İki suyun SPİNLERİ birbirinin tersidir, biri saat yönünde öteki buna ters dönü hareketi yaparlar (madde ve anti maddeyi kastediyorum) Biri SUYU (spini) tutmuş öteki de yutmuş....gibi
 
Negatif evren bizim klon ikizimiz ama aynı zamanda ÇÖPLÜĞÜMÜZ!
beni hissettiniz mi?
Tufan öyle bir İKİNCİ yaratılıştır ki paranormaller seri halde vukubulmuştur, her hayvandan BİRER ÇİFT gemiye kendiliğinden girmiştir. Bu nasıl oldu?
 
Bir kocaman gemi düşünün-yüzer hayvanat bahçesi-kapılar açılmış ve hayvanlar DIŞARI çıkıyorlar Ama biz bunu kameraya kaydediyoruz ve T E R S oynatıyoruz: O zaman ne olur?

<> içeri girerler
 
Evet, Hayvanlar BÖYLECE tersinen bir zamanda İÇERİ girmişlerdi. Kimse onları zorla içeri sokmadı. Bunu da hissediyor musunuz?
 
Öteki hayvanlar ve mutant insanlara ne oldu?
DEPLASMAN oldular
<> çıkmadan nasıl girdiler /girmeden nasıl çıktılar?
<> (veya zaten girmemişlerdi... bu sayede çıkmamış oldular)
 
<> ankebut 14. ayette "Nuh binyıldan elli yıl eksik kaldı" ifadesinde yine blok zaman ile ilgili bir ipucu var mı? Ankebut Suresi
<> 14. Ayet: Yemin olsun, biz Nûh'u toplumuna göndedik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar
 
BLOK ZAMANA yavaş yavaş yaklaşıyoruz, evren nabız gibi (impuls) atarak ve kendi üzerine dolanarak genişler.
 
Nabız (pulsation) yani darbeleme demek. Evrenin her NABIZ atışıyla göreceli bir zaman dilimi içerir. Kalp gibi atarak genişlemektedir evren ve kalbin TİK-TAKları onun genişleme dilimlerini (mesela saniye olsun) cinsinden verir.
 
Evren neden düzenli olarak GENİŞLEMİYOR da illa ki tik tak diyerek bir durarak bir atarak genişliyor?
NEDEN?
Çünkü uzay-zaman genişlerken genişleme ivmesi ZAMANI İTMEKTEDİR! Bir salise öncesinden bir salise sonrasına (şimdi) geçiyoruz ama NABIZ gibi darbelenerek. DOĞRUSAL değil diskret-kesintili ve interval (aralıklı) olarak genişlemekteyiz.
 
İki AN (lahza) arasında biz ÖLÜYÜZ!
KASKATI bir fotoğraf gibi öylece durmaktayız (Kehf suresindeki KORKULU anlatımı hatırlayınız) Çünkü o iki an arasında ZAMAN DURMUŞTUR (zamansız evrendeyiz) ve sizler de durmuşsunuzdur, sizler bir enstantane olarak öylece kalmışsınızdır. Bunu daha iyi gözönünde canlandırmak için "Onları görsen arkanı döner kaçardın, onları ölü sanırdır"
 
<> Kehf Suresi 18. Ayet Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
 
dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
iki an arasında (mesela 1 ve 2 'yi tuşlamam arasında
BİZLER ÖLÜYÜZ
Pekiyi ben nasıl tuşladım-ölüydüm ya-
Bunun muhtelif yanıtları vardır:
1. Ben Ashabı kehf idim takvimlerimiz farklıydı
2. Bir platformda bir gün bin yıldır
3. Dabbe olan için bir saniye 24 dakikadır (veya 18 dakikadır-iki durumlu-)
4. vs. vs.
Eğer dışarıdan izleyen gözlemciye/raportöre göre ASHABI KEHF neredeyse ölüm ile uyku arasında yani slow motion durumundalar. Çünkü gözlemci onlara göre SPEEDY'dir
 
Bunun tersine BLOK EVRENE tutulduysanız (yapıştıysanız) Bu kez yeraltı ile yerüstü arasındaki yaşam dehşet vericidir. Yani Dabbe durumunda biri yeşile yapıştığında-ki bizler hepimiz dirileceğimiz gün o yeşili göreceğiz ve yapışacağız) derindeki hareketli ama toprak üstündeki ASHABI KEHF gibi donmuştur (ilk durumun tersi)
 
Birine ulaşmaya çalışıyorsunuz. Siz cep telefonunuzu tuşluyorsunuz, sizin herşeyiniz normal zamanda akarken diğerinin elinde cep telefonu ve her saniyenize karşılık 24 dakika HİÇ KIPIRDAMIYOR. İçinizden birine dokunmak istiyorum. Ben dokunuyorum sorun yok. Ama siz iki impuls arasında BLOKLANDIĞINIZ için bir tür ölü veya ölümsü uyku (katalepsi=Sahte ölüm) halindesiniz.
 
Aman Allah'ım siz ölüsünüz!
Kaskatı kataleptik ölüler
İşte ölüler ve ŞEHİTLER sizleri böyle görmekteler
Çünkü onların iki impuls anı yok!
 
O yeşil bölgede nabız gibi atarak genişleyen bir evren yok, yuvarlak şişen, balon veya semer gibi bir evren yok, DÜMDÜZ bir mahşer var ve siz onun DERİN'liğindesiniz. Orada ışık (beyaz) veya ateş (nar) yok, akkor yok, kızıl, turuncu ve sarı yok. Orada bu renk skalası atlanmış yerine YEŞİL-MAVİ bir renk gelmiştir.
 
Güneş ışığı yok, güneş yok orada! Çünkü orası DÜMDÜZ bir mahşer düzlemi. Orada yuvarlak yok ki GÜNEŞ de y u v a r l a n m ı ş bir globe halinde başınızda dursun. Akkor ışığa sarıdan geçiş yok orada.
 
YEŞİL'DE duracaksınız (bir kere yapışacaksınız-Allah'ın emri-) Yeşil'e yapışmazsanız devam ederseniz ne olur? Hiç! Mavi, Lacivert, Mor ve Morötesine geçersiniz. (Ama bunun için gerçekten ölü olmanız gerekiyor-Şehitler YEŞİL'e yapışıyorlar)
 
Ölümlüler de tüm hücrelerinin son nefeste verdiği yoğun UV (morötesi) son yayınım ile ölüyorlar. Şehitler ise Maviye geçmiyorlar, YEŞİLE yapışıp kalıyorlar Hatta saçları bile yeşil-ciddi söylüyorum- Gözleri-herkesin-yemyeşil Akkor yok; sadece UV var (Ültraviole lambaları hatırlayınız: Bunlar sizi gün ışığı gibi rahatsız etmez ama karanlıkta beyazları inanılmaz parlatır. Ama beyazlar da akkor gün ışığı değildir)
 
İşte yer DERİNLİKLERİNDE d i p l e r i n d e böyle tuhaf bir dünya var  (aslında bir düzlem var) orada evren şişmiyor, kendi üzerine dolanmıyor, impuls gibi atmıyor. İki AN yok, tek an var (bir gün bin yıl veya 50 bin yıl gibi) Bunlar sözlerle anlatılacak gibi değil ama siz candaşlarım BENİ ANLADINIZ MI?
 
BLOK EVREN böyle bir şey
 
Elbette konuyu ilerleteceğiz, bu sadece girişti (25.anlamına)
Bir soru daha sormak istiyorum: ŞEHİTLERİ anladık mı? Neden ölmediklerini, neden aslında ölü olanların BİZ İKİ AN arasında yaşadığını sanan YUVARLANMIŞ (round) evrenliler olduğunu, Şehitlere neden YEŞİL BAŞLIKLILAR dendiğini?
 
Bir şey daha arz ediyorum:
Lütfen MÜSLÜMAN kökenli PHİLADELPHİA experiment crew'i ile ilgili ve de "YEŞİLE YAPIŞMAK" tanımı geçen verileri bulabilir misiniz?

<> The above is an extract from a letter written on January 13, 1965, by Carlos Miguel Allende (also known as Carl Allen), a former seaman, to Dr. Morris Jessup, an astronomer and author of "The Case For The UFO" (1995). The experiment, claimed Allende, was an application, by a scientist called Dr. Franklin Reno, of Eintein's unified field theory (a theory that attempts to connect the fundamental forces of nature). Reno, Allende claimed, had successfully >> http://www.geocities.com/Area51/Corridor/8148/philly.html
<> 22 Temmuz 1943'te saatler 09:00'ı gösterirken elektromanyetik alan jeneratörleri çalıştırılır. Eldridge'in etrafını önce yeşil bir duman kaplar. Gemiyi bu dumanın ardında görmek imkânsızlaşır. Alıcılar geminin kuvvetli bir elektormanyetik alanla çevrelendiğini göstermektedir. Duman çekildiğinde ise deneyin istenenden daha başarılı olduğu anlaşılır. Çünkü Eldridge sadece radarlardan değil, mürettebatıyla beraber "gözden de" kaybolmuştur!
<> 15 dakika sonra şalterlerin indirilmesi emredildi. Yeşil duman yeniden belirdi ve duman çekilirken Eldridge yavaş yavaş yeniden materyalize oldu. Ancak bir şeylerin ters gittiği hemen anlaşılmıştı. Gemiye iletilen telsiz mesajlarına yanıt gelmiyordu.
 
Ve deney sonrası bazı tayfaların (Anelka gibi müslüman olan) YEŞİL'e yapıştığını-tutkala tutulduğunu anlatır. "YEŞİLE YAPIŞMAK"
 
<> Half of the officers & crew of that Ship are at Present, Mad as Hatters. A few, are even Yet confined to certain areas where they May receive trained Scientific aid when they either, "Go Blank" or "Go Blank" & Get Stuck."... The Man thusly stricken can Not Move of his own volition unless two or More of those who are within the field go & touch him, quickly, else he "Freezes".
<> "donmuş lardı mürattebat" deniliyor yukarıda.
 
Evet donmak ya da yapışmak>>>>>Ashabı Kehf'i görseydin....dehşetle kaçardın misalidir. Devam lütfen GREEN kelimesine devam ediniz (Frozen yerine >>>>>>>BLOCKED TİME demek daha doğru) verdiğiniz kaynaklara devam ediniz. YEŞİLE yapışmak, bunu bulacaksınız
 
<> When the actual test was put into motion, a number of unexpected and bizarre side effects occurred. As the electromagnetic field increased in strength, it began to extend as far as 100 yards out from the ship in all directions, forming a large sphere. Within this field, the ship became fuzzy and indistinct, and a greenish haze formed around the vessel, obscuring it from view. Eventually, the only visible object was the outline of the hull of the Eldrid>> <> http://surbrook.devermore.net/herosource/monphil.html
 
MÜSLÜMAN 6 tayfanın söyledikleri>>>"YEŞİLE YAPIŞTIM" "Duvardan kapıdan geçtim" "duvardan kapıdan geçer gibi geçtim" "Tüm demirler bedenime yapışıyorlardı"
 
<> While everyone watched, the Eldridge powered up its field generation equipment. As before, a strange green glow appeared and the ship began to fade from sight. On board, things started to go badly. Sailors became disoriented, couldnt see and some were burnt by the green mist. Others faded into the deck and superstructure of the ship.
<> 5 asker geminin metal gövdesi ile kaynaşmıştı! İkisinin elleri çelik gövdenin içine geçmişti. Ellerini keserek adamları kurtardılar ve yerine protez eller taktılar. Normal durumda olan mürettebatın ileriki zamanda olağan üstü şeylerle karşılaştıkları rapor edilmiştir. Bulundukları yerde birden yokolup başka bir yerde görünebiliyorlardı. Duvarların içinden geçebiliyorlardı. Bir çoğu bu duvarların arasına sıkışarak can verdi.
http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/philadelpdeneyi.htm
<> Even when they return, at a moment's notice a runaway emotion can trigger becoming 'stuck in the green', a sense of displacement as time seems to speed up or slow down for the victim. They have been left with their time axis permanently wobbling.
http://www.onceinoticediwasonfireidecidedtorelaxandenjoythefall.org/merkabah/archives/000751.html
stuck in the green
RGB ye geçelim şimdi. Üç renktir bu. Hangi renkler?
RED>>>>>>kırmızı-turuncu-sarı-akkor dizini
GREEN>>>>>ŞEHİD dizini
BLUE>>>ÖLENLERİN DİZİNİ
<> kaptanım şimdi siz her tür hayvan çiftinin gemiden çıkışları geri alındı açıklamanıza karşın sorduğumuz soruya bu P deneyi ve mürettebetı anlattığınıza göre şöyle mi düşünmeliyiz: Eğer böyle bir evrenin içinde maddenin katlı fazları bulunmasaydı, şaşılırdı.Bu fazların birisinden birisine geçilmesi bir yaşamdan ötekine geçmeye benzer. Boyutlar arası değişmedir yani dünyalar içinde dünyalar olabilir. Manyetik alanların karıştırıcı olarak değişimler yaratabileceğinden kuşkulanılıyordu, Maksatlı olarak, olağan dışı manyetik koşullar yaratılması hem fiziksel, hemde yaşamsal olarak maddenin fazını değiştirebilir.
 
Evet AYNI MEKANDA iki ayrı zamanda AYNI ŞEYLERİN (antisi ve kendisi olan ) EŞLENİKLERİ bir şekilde TAKAS olabiliyorlar.
 
Aslında AŞIRI MAGNETİK bir alan (Bu tünelin ucudur) yuvarlak /eğri evreni >>>>>>>>>DÜZLEM biçiminde açmaya çalışır. O zaman da YEŞİL'in hakim olduğu bir DÜZLEM (mahşer evreni) gibi bir şey olmaya zorlanır evrenin çizgileri.
 
Şöyle de diyebilirim: Aslında mıknatısın çizgileri (akıları) DÜMDÜZ ama evren eğri olduğundan böyle algılıyoruz.
 
Hatırlayınız: Karadelik-Akdelik tüneli HEM BİTİŞİK hem de hortum gibi ÇOK UZUNDUR
 
Hatırlayınız: Suptil Duble'nin göbek kordonu hem bir bebeğinki kadar KISA hem de ARŞ'a değecek kadar, oradan gelecek kadar uzundur. Beşinci boyut Magnetizma, quantum tünelinin AĞZINDA durur (elektrik alan dışarıda ona bitişiktir) (Dışarısı bizim evren; içerisi de SÜPER UZAY=Aşağı misal alemi)
 
 
Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment