20100109

CENNET&CEHENNEM / ŞEYTAN

Rabbim Şeytan'a(Enerjiye) gel SECDE et! (Adem=Madde ve madde enerjinin çok yoğuşmasıdır.) der.

O etmez. Allah üsteler de üsteler...

"Cehennem'den kurtarırım seni"

Şeytan "Hayır ben EBEDİ CEHENNEMDE KALMAK İSTİYORUM yeter ki, ŞU ADEM ve zürriyetinden BANA İNTİKAM fırsatı ver.

Melekler İblis'i kendilerinden sanmakta olduğundan Allah'a habire yalvarmakta ve kurtarmaya çalışmaktadırlar...

Rabbim her duayı kabul edici olduğundan (EL MUCİB)

Rabbim yine ŞEYTAN'A üsteler ve her seferkinde aynı yanıt: "Cennet senin olsun, bana izin ver, Ademoğullarını GİDECEĞİM CEHENNEME GÖTÜREYİM, CENNET DEĞİL İNTİKAM İSTİYORUM. AFFINI DEĞİL İNTİKAM İSTİYORUM."

Ve gerekli vize verilir...

ŞEYTAN bunu SOMUT olarak yüzyüze RABBİ ile yaptıysa, bizim SOYUT olarak görmediğimiz Rabbimiz'e karşı neler yapabileceğimizi siz düşünün...

Şimdi diyelim ki Sonsuzda-bir ihtimalle, Şeytan CENNETE girecek yeniden! Ya da sonsuzda bir ihtimalle, Hurinin biri cehenneme konacak...

Eğer bu sonsuzda bir ihtimalleri karanlıktan kurtaramazsanız, o zaman Allah ACİZ olurdu. Yanlışlıklar olurdu. Ne var ki, Rabbimiz Kadir ve Kaviyy'dir. Aciz değildir.

TÜM ihtimalleri yaratınca, tüm ihtimaller BİTTİĞİNDEN, İHTİMALSİZLİK kuramı devreye giriyor: (% 0 demek) O zaman Şeytan Cennet'e numara yapıp giremiyor ve vaad edildiği gibi Cehennemi boyluyor.

Bu nedenle Rabbimiz, DAİMA BİR YARATIM üzerinde ve NURUNU tamamlayacaktır.
tamamlayaCAK'tır.

Ayet CAK'tır diyor. Dikkat ettiniz mi CAK gelecek zaman.... Bu mantığı anladık mı?

Şeytanlardan sanatçı çıkar mı? Çıksaydı, o güzelim Cennet'ten hiç kovulmak ister miydi İblis? Cennet onun için TOPRAK ve SU idi. Onun Cenneti olsa olsa yanardağ dipleri olurdu. Toprak ve SU'ya düşman bir ATEŞ idi İblis. Adem'e düşman! Maddeye düşmandı.

Eğer Secde etseydi Adem'e, kendisi de CİSİMLENENECEK yani Enerji>>>>Madde halinde BEDENLENECEKTİ. E=mc2 uyarınca BEDENİ olacaktı.

NÖTRİNO beden beden değildir, HİÇBİR ŞEYDİR adı üzerinde ŞEY'dir. ŞEY'den yapılma anlamında onlara ŞeyTIn>> Şeytan diyoruz. Şey demek tanımsız demek. Kendisinde bir beden yok ki bedensiz bir ŞEY işte... Onun için verdiği vereceği kendi gibi bedensiz bir YEL>>>>VESVESE'dir.

<> Cisimlenmekten neden bu kadar korkmuş.. Bedenlenmenin nasıl bir aşağılık tarafı var?

Halifelik savaşı bu. İktidar kavgası. Halef-selef meselesi.

<> Şeytanın cehennemi nasıl dr?

SİCCİN diye bir yer. Ona özel bir cehennem katmanı. (Şeytan Allah'a iman etmektedir, Allah'ın adaleti gereği en kötü yerde değildir.)

En kötü yer İNKARCI ALİMLERİN sekarı'nı saymaz isek, Münafıkların bulunduğu çukurlar (Ğayya, Veyl, Hutame vortexleri)

Siccinde sadece Şeytan sınıfı olan İblis mültikopyaları ve sadece KÖTÜLERİN kayıtları bulunur. Çünkü Cehennem ateştir.

Cinlere göre Cennet olması gerekirdi Ama öyle olmaması için Yüksüz nötrinolardan oluşan şeytan sınıfı cinler ŞIHAB ile eziyet görürler. Çünkü iblisleri yakan tek şey kozmik primerlerdir. Siccin öyle bir yerdir.

Siccin'in bir başka özelliği de Şeytanın zamanı artık bir ileri bir geri gitmiyor: Düz olarak ileriye akıyor, tıpkı sabıkun ehli gibi.

Oysa Cennet ve Cehennem ehlinin zamanları bir ileri-bir geri biçimde SONSUZ EBEDİLEŞİYOR.

Fakat İlliyyin katında bulunan SABIKUN ve bunun tam tersinde aşağıların aşağısında bulunan SİCCİN'de zaman SÜREKLİ ÖNE AKMAKTADIR.

Bu farkı da Hanifcanlar öğrenmiş oldular Kur'an'dan...

MÜ'MİN'İN GÖZÜ AÇILDI MI
ŞEYTAN
EYVAAAAHH DİYE EN KESKİN ÇIĞLIĞINI ATAR.

Şeytana Çığlık attırınız. O meleklerin EN SEVDİĞİ SESDİR. "Way bana demesi" Meleklerin en sevdiği sestir.

MELEKLERİ ALDATMIŞTIR CENNETTE.
ŞEYTAN MELEKLERE KÜLAHI TERS GİYDİRMİŞTİR.
MELEKLERİN ONDAN ALACAKLARI VAR.

"Eyvah, vah bana" diye çığlığı attı mı, melekler hamdediyorlar. (Melekler doğup ölmez, o günden beri KIYAMETE kadar yaşayacaklar. Şeytanı TÜM MELEKLER ÇOK İYİ TANIR. ONUN İÇİN MELEKLERDEN SÖZ ETTİM.)

ALLAH DİLEMEDİ ADEM ve HAVVANIN cennetten kovulmasını, Kabil'in Habil'i öldürmesini... Dileseydi, insanları CENNET'te değil; dünyada MAYMUNLAR ile birlikte yaratırdı.

ŞEYTAN ŞEYTANLIĞINI YAPAMADAN ALLAH dilemez. Şeytan başardı, Allah da diledi.

Gelelim şeytanın öyküsüne,
yani İblis’i anlatıyorum şimdi:

Bu çocuk cinlerdendi, ama cinlerden farklı bir parabiyolojisi vardı. Cinler birbirini yakabiliyordu, ama bu çocuğu yakalayamıyorlardı. Tam tersine, o yüksüzdü ve canı istediğinde elektrik yükünü (toplamı olan sıfırın iki kökü olan) iki ayrı silaha çevirebiliyordu. Yani cinler tek tabanca, bu iki tabancalıydı.

Cinler buna karşı birleşince, bu da kendini korumak ve cinleri kurtarmak amacıyla seri cinayetlere, toplu katliamlara başladı. Tek başına bir katliam makinesiydi. Katrilyonlarca cinden geriye sadece milyarlarcası kalmıştı. Her biri ıssız bir yerde saklanıyordu.

İblis’in öteki özelliği de çok ilginçti:
Cinler birbirine “Elektriksel” mesaj ve iletim kurarken, bu çocuk, kendi doğasındaki NÖTR ELEKTRON (ki nötrino diyelim) nedeniyle elektrik yükü yerine NÖTRİNO AKIMLARINI kullanıyordu. (Bir tür telepati sanki.)

Cinler ona bir şeyler yapamıyordu, ama o cinlerin anadepolarına (Nefslerindeki göğüs boşluğu) (Kehf matematiği) istediği gibi giriyordu. Onlara VESVESE vererek (mesela paranoya oluşturarak) birbirlerini öldürmeye veya intihar etmelerine yol açıyordu. Onun vesvesesine hiçbir cin karşı koyamıyordu. Zaten doğaları gereği akıl hastalıklarına duçar olmalarının, üstüne üstlük bir de dış etki olarak çıldırıyorlardı.

Kollektif çılgınlıklar ile birbirlerini yok ediyorlardı.
Mesela, gökteki yasak bir mevkiiyi, bu genç çocuk, “İşte orası senin çıkış kapın, oradan kurtulacaksın” diye vesveseyle ikna ediyordu. (Şeytan bilirsiniz, yasak ağacın meyvesini de bize aynı yöntemle yedirdi ve kovulmamızı sağladı.) Ve kalabalığın ortasında o cin o noktaya çıktığı anda, Elif noktasından oluşan bir şıhab (10 üzeri 27 GeV) o cin kentinin üzerine nükleer bir bomba gibi düşüyordu.

İblis’i yakalamayı denediler. Daha büyük ittifaklar kurdular. Fakat İblis’in bir özelliği vardı ki şaşılacak bir şeydi: Direkt ışık hızıyla gidiyordu. Kendileri ise çekim alanlarında ve uzay burulmalarında tutuklanıyor veya geç kalıyorlardı.

İblis hepsinden hızlıydı. Ona yetişmeleri mümkün değildi. İblis Melei Ala’ya rahatlıkla çıkıyordu. (Nötr olduğundan Şıhab onun için oluşmuyordu.)

İblis tüm cin ırklarından daha hızlı olduğu için relativistik olarak hep GENÇ kalıyordu. (Cinler yaşlanıp ölürler.) Ve İblis bu haliyle tekbaşına bir başka ırk ve cinsiyetti.

Çünkü baştan söylediğim gibi, cinlerde ırkları HIZLARI belli eder, hızlarına göre RENK ve biçim alırlar; fizyolojileri bu relatif hızlara göre biçimlenir; özellikleri hız sistematiğinden kaynaklanır. İblis tüm ırklar içinde EN HIZLI olan ünik biriydi. Tekbaşına bir ırktı.

Cinsiyeti de ÜÇÜNCÜ cins idi. (Cinlerde xx, yy, xy yoktur.) Erkek görünüşünde kadın ruhu taşıyordu. Yakışıklı ve efemine bir erkekti veya erkeksi bir kadındı. Kendine aşıktı, kendi kendiyle yetiniyordu.

Ve bir de şu özelliği vardı: Nötrino kaynaklı olduğundan karşıt cinse ihtiyacı yoktu.

Melekler gibi kendini matrize ediyor, kendinin mültikopyalarını (Melei ala çizgisinde) oluşturabiliyordu. Melekler onun cinsiyetsizliği yanında bu özelliğini de KENDİLERİ ile benzeştirdiler. Ve İblis yeryüzüne huzur ve barışı getirmişti. Kanlı da olsa bu işi başarmıştı.

Yeryüzünden CİNLERİN h a l i f e l i ğ i kaldırılmıştı.

Melekler Allah’a “Onu Cennet’e alalım, Halifeliğine oradan devam etsin” dediler.
Meleklerin nefsi olmadığından, NEFSİ olan İblis’in iç niyetini asla bilemezlerdi. Ve meleklerin nefsi olmadığından, sürekli vesvese yayan İiblis’in vesvesesini duymuyorlardı. Allah’tan başka bilen yoktu bunu elbette. Melekler onu HUNNES sayıyorlardı, oysa o HANNAS idi.

Rabbimiz bir gün meleklere, “Yeryüzünde yeni bir Halife yaratacağım” diyerek “programına” başladı.

<> 2(Bakara)30; Bir zamanlar Rabbin meleklere, “Yeryüzünde bir halife atayacağım” demişti de, onlar söyle konuşmuşlardı: “Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz.”

Allah söyle dedi: “Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim.”

Allah söyle dedi: “Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim.”

Allah söyle dedi: “Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim.”

Allah söyle dedi: “Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim.”

Meleklerin bilmediği neydi?

Bilemedikleri, yani nefsleri olmadığı için ALGILAYAMADIKLARI >>> VESVESE, yani vehim değil kötülük!!! Hannas elbette...

Ve ayete baktığımızda, cinlerden sonra insanın oraya atanması ile melekler aynı cinlerin bozgunculuğu senaryosunu bir daha yaşayacaklarını sanmışlardı.

<> 2(Bakara)310; Ve Adem’e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere göstererek söyle buyurdu: “Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz.”

Adem yaratıldı.
Ne melekler ne de cinler gibi değildi. Onlarda olmayan üstte bir şeyler vardı: İLİM yapmak. Harf (Rakim) matematiğini bulmuştu veya biliyordu.

Adını veremediği tek şey >>> tek ŞEY >>> ŞEY (Nötrino kaynağı olan Hannas ŞEY*TAN) idi.

<> 2(Bakara)32; Dediler ki: “Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alîm’sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakîm’sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin.”

<> 2(Bakara)33; Allah buyurdu: “Ey Adem, haber ver onlara onların adlarını.” Adem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle buyurdu: “Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaibini en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim.”

(Böylece ayetlerden konuştuğumuz da tescil ediliyor ve VESVESE mekanizması da...)

Adem’in isimlendirmesi, taaaa İbrahim ırkına kadar, TEK dil biçiminde sürdü gitti. Bu dili İdris zenginleştirip, tense’ler, gramer vb koydu. Yazı (edebiyat ve şiir) dilini de İdris buldu. Ama isimleri tek tek ADEM saymıştı.

Adem’in dili ARİA dilinin atası olan “SanSkritçe”dir. (Sankritçe ise Arya dilinin alt dalıdır ve Hint-Avrupa dillerinin atası olan dildir.)


Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment