20100109

CENNET&CEHENNEM / SÜPER UZAY/HİPER UZAY

<> Ahiretin yapısı da atomik mi olacak?

Süper madde! Evrendeki maddeler "Geçici"dir. Bunlar bir Bigbang ile olur ve DoomDay denen bir kıyametle biter. Bu madde bir üstteki SÜPER UZAYDAKİ GEON denen bir tek YAPIDAN elde edilir. Bir geonu yakalayamazsın.

Çünkü Süper uzayda ZAMAN yoktur. O Allah'ımızın dilediği zaman bu uzayda (Zaman sahibi olup) patlar ve sonra belirli bir ömrü olup ÖLÜR. (Kıyamet)

Geonların böyle zamansız olmasına karşılık , bir üst sistem daha vardır: Hyper uzay (Sarfatti uzayı olarak arayabilirsiniz Web Search) Ya da Wheeler-sarfatti SuperSpace' çifti...

Çifti çünkü: Biri aşağı misal alemi, Ötekisi Yukarı misal alemi...

İşte yukarı misal aleminde HERŞEYİN BİR BÜSTÜ, HEYKELİ vardır ve SABİTTİR. Yani geometro-dinamik yasalar yerine HOLO-STATİK yasalar vardır.
İşte Süper Madde yani hiç bozulmayan ebediyen yepyeni kalan sorduğun o madde, YUKARI
MİSAL ALEMİNDEN tümden ve gerçekten türer.. Cennetler de böyledir.

Cifir denen Kur'an kriptolojisinde şimdiye kadar hiç bir dini kaynakta geçmeyen özel gizli bilim dalları vardır.

Bunlar iki ya da daha fazla kombinezon bilimlerin kombine edilmesiyle oluşur. Ğayb ve Batın birer bilim dalıdır. İkisinden ĞayBatın denen yeni bir SENTEZ ilim daha çıkar. Ya da MİSAL ilmi...

Yani Allah misalleri birer İLİMDİR. Buna İlMisal denir (Cifirde Elif ve Ayn TEK harftir.) Bir de Misal Alemi ilmi var. (Para-Kozmoloji de budur: Jeodezi üstü CHAOS Misal aleminin tünellerden oluşan dokusu=Super Space)

Orada her şey TÜMDEN ve GERÇEK olarak HAZIR bulunmaktadır. Oraya giden biri , tüm evrenimizin "Tümden ve gerçek olarak nasıl yaratıldığını" görecektir.

Misal Alemi İlmi (Ki bunu sadece Alimlerin anlayacağı bildirilmiştir.)

Orada iki alem var:

Alttaki Aşağı Misal Alemi

Yani Geon denen (Küllişey'ler'den kütle kazanmış her bir şey) Geometrik-dinamik yasalar uyarınca herşeyin her an olduğu (Doğum ve ölüm aynı anda aynı yerde, aynı şey) bu alt-süper uzayda Cosmos yoktur. Chaos vardır.

Ve Chaos'un "BİZİM EVRENDE kozmos olması için Corn Hole denen OSMOS tünelleri vardır. (Worm Hole da deniyor, bilindiği gibi giriş ve çıkış uçları birer akdelik-karadelik olan mini-Sur borularına Kur'an ve bizim Omni-bilimimiz "CORN-HOLE demektedir..)

(ZülKARNeyn'in k a r n 'ı>>>>>>CORN=Boynuz, berzah zamanı..)

Cozmos'un yani düzenliliğin olmadığı yerde CHAOS vardır. Bu nedenle aşağı misal aleminin bilimsel yapısından söz ederken, Kozmoloji demeyiz, Kaoloji diyoruz.

Kozmogoni/Kozmogeni (Yaratılış bilim) demek yerine artık "Chaogony,Chaogenie" diyoruz /DiyeCEKler...

Bunlar da bilindiği gibi HUNNES (Kaos) ve Künnes(CKozmos) olarak Kur'an'da yer alırlar. (Daha önce yazmıştım ve anlatmıştım.) Aşağı Misal Alemi böylece bir İLİM DALIDIR.

Kombine edilirse: MisAlem deniyor. (Cifirde peltek se ile normal sin aynıdır, Sad hiç yoktur.) Onun için üç noktalı olarak okumanız gerekmez, Türkçedeki gibi MİSALEM diye okuyabilirsiniz. (Arapça bilenleriniz çok...O yüzden yazıyorum ki, BAŞTAN anlaşılsın)

Burada sonsuz ötesi setler vardır. KARDİNAL sayılar deriz onlara... Ve fonksiyonsuzdur. Yani nominali yoktur.

Non-functional Super Space- ki buna kısaca NONE-NOME>>>NONOM diyeCEKiz. Böyle bir geometride fonksiyon olmayınca elbette geodezi yani eğriler, küresel yüzeyler, eğri uzay modelleri vb. de yoktur.

Orası Jeodezi ÜSTÜDÜR. (Para-geodetical Super Space) Orada geçerli tek matematik Meta-Matriss'dir. Yani bu RAKİM (Rakam) bilimidir.

Ama onun üstünde YUKARI MİSAL ALEMİ vardır:

(Wheeler'in üstündeki super Uzay'a Hyper uzay (Space) deniyor.) Yukarı Misal alemi diye geçer bizde... Aşağıdakinde geometro-dinamik yasalar işbaşındayken, burada ise BLOK yani STATİK yasalar hakimdir. herkesin (Hepimizin, her eşyanın, evrenin, quantın vb.) orada EBEDİDONUK HEYKELİ-BÜSTÜ bulunur.

(Her şey oradan TEKRAR YARATILACAKTIR)

Oradaki yasalarda RAKİM (Meta-Matriss yüksek matematik) yoktur. Yerine KEHF (Geometrik büst yani Ethero-static yasaların bilimi olan GEO-MATRİX) vardır.

Aşağı misal aleminde Holografik Hafızaya karşılık, yukarı misal aleminde "Fotografik Bellek" vardır.

Yani varlığın/eşyanın TAMAMI birer heykel gibi. (Kehf suresindeki "Onları HEYKELLEŞMİŞ olarak öyle görseydin dehşetten dönüp-kaçardın" ayetini anımsayınız.) (Kehf suresine adını veren Ashabı Kehf 7 HİBERNASYONERLERİ)

Hybernation bildiğiniz gibi en yakın kelime olarak "Kış uykusu" demek. Ama bir öteki anlamı da HYBER SPACE(Cave) demek. İşte orada bizim FOTOGRAFİK (Mıknatısın akıları gibi) HEYKELLERİMİZ var!... Ebedi bir KEHF(Mağara) içindeler... Hiç kıpırtısız ve canlı ve/veya cansız olduklarına ilişkin hiçbir fikir yürütemeyeceğiniz bir konumdalar...

Şu anda MESSENGER'a sorduruldu:

"Pekiyi aslında fotoğrafın aşağıda Hologramın yukarı Misal Aleminde olması gerekmez mi?" diye...

(Slm ve slm Mighty, sırtımı ürperttin.) Hemen yazıyorum:

Bizler dört boyutlu uzaydayız. Ve aslında İKİ BOYUTU yaşıyoruz.

Çünkü:

a)Küre yüzeyi İKİ BOYUTLUDUR ve biz kürenin yukarısında içinde (Üçüncü boyutta) değil; İKİ BOYUTLU OLAN YÜZEYE yapışık yaşıyoruz.

Üçüncü boyutu bilmiyoruz. Dördüncü boyut zamanı da... Hele içte kalan diğer 7 boyutu asla... İKİ BOYUTLU UZAY demek, bir tabaka kâğıt alırsınız. Bunun kalınlığı sıfırdır (Varsayılan) ama a=Eni; b=Boyu vardır.x Yani ALANI vardır.

<> ayna gibi mi?

AYNA gibi iki boyutlu...

Kıyamette, 4 boyutlu uzay-zamanın üç boyutlu bileşimi olan 3 boyutlu uzay, bir boyut eksilerek , önce İKİYE inecek.

Hani demiştim ki, bir kazak düşünün içinde ben varım. Bu üçboyutludur. Sonra kazağı çıkarıyoruz ve kazağın içindeki derinlik kaybolduğundan,kazak İKİ BOYUTA iniyor.

Sonra kazağın PERÇEM ya da TOPUK olan uçlarından biri kıyamet karadeliğine ya da iğne deliğine yakalanıp TEK BOYUTLU İPLİK oluyor.

Öteki taraftan yani akdelik ÜFÜRMESİNDEN (Sur borusu) dışarı yine tek boyutlu (Singularity) iplik olarak çıkıyor. Topuk-perçem arası mesafe kısalıyor.

Yani kazak yeniden örülüyor. Ama bu kez BİZ henüz yeniden-yaratılmadığımızdan kazak (Mahşer meydanı, Ayna, Kâğıt) yine derinliği yok ve ikiboyutlu...

Oraya herşey iki boyutlu olarak uzatılıyor: Güneş de açılmış, Dünya da bir yufka gibi çok geniiiiiş bir meydan (İki boyutlu) olmuş.

Artık o Aynaya hapsolmuşuz. Çünkü MEZAR denen yarım metre ile tepemizde bir kaç metre gibi duran Güneş(Ayna yüzeyi olan cam) arasına sıkışmışız.

Mezarımızın altı aynanın SIR denen bölümü. Mezardan Cam kalınlığı boyunca (Rahman-33) biz sıkış tepiş oradayız.

<> Mahşerde güneş nerde duracak? Duracak bir mekanı olacak mı ikiboyutlu uzayda?

Güneş ise Camın bittiği yüzeye upuzun uzatılmış, O da iki boyutlu.

Bu iki boyutludan çıkmak için ya mezarın altını delip gitmek ya da camın (Aynanın) dışına çıkmak gerekir.

Ancak İKİ BOYUTLUNUN Ç A P I (Kutru) olmaz. Sırat köprüsü ENİNE (Horizontal) ve ÜÇÜNCÜ BOYUT (Yukarısı derinlik, yükseklik) ise VERTİCAL olarak birbirine dikgen durmaktadır.

Cennet bölümü bu yükseklik yani üçüncü boyuttadır. Bu da ÇAPTIR. Oraya cinlerin(Enerji) ve insanların(Madde) gitmesi mümkün değildir.

Yine soruldu:

"Orada bir tek ÇAP yok, Aktar=Kuturlar, çaplar var" diye...

Ben üç boyutlu mekanı anlattım. Oysa ALLAH BİZLERİ 11 boyutlu olarak YARATTI.

7 açılmamış ve Planck sabitinin ardında yani Habiblevir ya da Tünel/Hole/Hall dediğimiz yerdeki boyutlar da orada AŞİKÂR olaCAK'tır.

Böylece 11 boyutun bir değil bir çok ÇAPLARI olacaktır. CAK ve CEK mutmain oldu.

Biz Present Continious Tense'imize dönelim:
Dönemiyoruz: Future Tense yeni soru getirdi:
Yanıtı kitaplarımda da var:

1. Kağıt DÜMDÜZ iken ÇAPI yoktur.

Ama CENNET pozitif eğriliğe; Cehennem Negatif eğriliğe sahiptir ve kıvrılırlar.

Sabıkun ise GERÇEK ÖKLİD uzayıdır ve dümdüzdür. Sidre gibi, ARŞ gibi. D Ü M D Ü Z. Orada burada olmayan Eukleides Space var. Yani bir üçgende iç açılar toplamı 180 ve dış açılar toplamı bunun iki katıdır.

Verilen bir noktadan bu düzleme sadece BİR TEK PARALEL(koşut)çizilebilir. (Böyle bir uzay kıyamete kadar hiç yoktur, orada olacaktır.)

Yani Öklid matematik tamamen bir ütopyadır. Ama ARŞ-Kürsi-Sidre vb. de Sabıkun'da GERÇEKTİR...

2. Kâğıt pozitif ve negatif eğriliğe kavuşunca, yani KIVRILINCA(kuvviret ve tekvir ve de Kürre) OLMAYAN ÇAP (Göğün görünmez direği) ortaya çıkar.

Evet Mutmain olundu.

(tşk.ler Jana) (Sen de gelecekte bu satırları ve sana teşekkür ettiğimi OKUYASIN diye yazdım.) (Oku ve bizleri hatırla)

Hiç unutmadım ki...

("Ben yönelttim - ben okuyacağım" dendi.) (Soruyu geçmişte sorduğunu gelecekte cevabını okuyacağını, ama yanıtını şimdiki zamanda öğrendiğini söylüyor Jana.)

Bunları da yazıyorum ki, meşhur hafif çarpık gülümsemen ile 3 asır boyunca gülesin diye...

<> Evren kıyametten sonra akdelikten tekrar yaratılacak demiştiniz. Yeni yaratılacağı yer neresi olacak?

Evrenin ilk yaratıldığı bir akdelik (Big bang BB)
sonra öldüğü karadelik (Doom Day DD)
ve bunun ucunda yeniden AKDELİK var. (Regenesis)

Yeni yaratılacak yer için kısaca:

1. Sonsuz sayıda evren vardır. (Biri bizimki)
2. Tüm sonsuz evrenlerin toplandığı bir tek mekan vardır: Süper uzay (Aşağı misal alemi)
3. Bunun üstündeki Hyper uzay (Yukarı misal alemi) ise sonsuz sayıda SÜPER UZAY İÇERİYOR.

Ve Misal alemlerinin üstünde (Berzah/Corn Hole, Horn Hole yoluyla) gidilecek olan SİDRETÜL MÜNTEHA vardır. (Mekanların bittiği yer)

Sidre Cehennem, Cennet ve aradaki mahşer/arasat iki boyutlu dünyasından oluşmaktadır. Bu üçlü bölge senin sorunun yanıtı.

EvrenLERİN tamamının birleştiği vektör uzay. Burada yer alan SİDRE-tül Münteha Varılacak olan son mekan anlamındadır.

<> Diğer evrenlerin ne olacağı bizi ilgilendirmiyor değil mi hocam?

Bunu şöyle anlatalım:

Koskoca bir evren yaratmış ALLAH'ımız. Halifelik makamı için. Melekler tüm evrenlerin dokusudur, tüm evrenlerde yer alırlar.

Melekleri Halife saymazsak, (Melekler=Tachyon) Sonra ENERJİ yaratılmış (Cinler halife olmuş) daha sonra da enerji MADDE ile eşdeğer olduğundan insan yaratılmış. İnsan yaratılınca (EN SON HALİFE'dir.) Böylece Melekler cinler ve insanlar ile "İkisi arasındakiler" yaratılmış. (Bitki, Hayvan, Yecüc-mecüc vb.)

Seçilmiş halife ise İNSANDIR (Münteha) Dolayısıyla kocaman evrende insan-merkezli bir yaratık tablosu oluşturulmuş. Yaratık tablosu içinde, antropik görüş geçerlidir. (Eşrefi mahlukat=Tüm yaratıkların en onurlusu ile ilgili ayeti anımsayınız.)

Antropik görüş
Antro=İnsan merkezli görüş demek.
 
Yaratık tablosu dışına çıktığımızda
Evren olarak işi ele aldığımızda, "Geosantrik=Dünya merkezli" görüşü terk ediniz. Ya da güneş merkezli, Samanyolu merkezli vb. değiliz. Önemsiz bir evrenin, önemsiz bir galaksisisin önemsiz bir güneşinin, önemsiz bir gezegenine SÜRGÜN olarak geldik. (İngiliz koloniceler ve mahkumların torunları bugünkü Avustralya,Yeni zelandalılar vb.dir.) Avustralya için, "Gardiyanlar ve mahkumlar sınıfı" çocukları diye tanımlayabiliriz. Biz de ALT cennetten sürgün edilerek geldik.

İNSAN ÖNEMLİ fakat dünyamız önemsiz bir hapishane-gezegeni...

Önemini bilmeyen insanlar Cehennemi yeni yurt edineceklerdir.(Geçici ya da sürekli)

Önemi arada olanlar CENNET'e alınacaktır.

Önemliler de TÜM EVRENLERİN bittiği mekan olan Sidre'nin (Mekansızlıkların) bittiği özel bir yere alınacaklar. Bu bölge asansörlüdür. (Rauf, Rafraf, refref) İlahi mekanların bittiği yer olan ARŞ'a uzanır ve Arş'a değdiğinde (Sabıkun & Mukarrebun=Seçilmiş ve yaklaştırılmışlar sınıfı) Onlar da ALLAH mekanına komşu olacaklardır.

Yani bu ÜST Cennet'i ALLAH'ımız alt-cennet gibi "OL" diye yaratmaktan öte, "Dizayn" etmiştir. (Çünkü kendi Arş'ını DİZAYN etmiştir ve bu Cennet de oraya dahildir.)

İlahi sanatın sanatçısına AŞIK diyoruz. İlahi Sanatçı ALLAH(Musavvir>>>Tasvir eden, tasavvur eden) Yani Ressam, Heykeltraş, kelamcı(Nesir, nazım)

ALLAH SANATÇIDIR. Cennet sesleri MÜZİKTİR. Allah bestekardır. Kalbinizin ve kalbi zikrin TEMPOSUNU tutturan da odur. Ötekiler gibi (Şuara) DELİ ŞAİR olup, vadi vadi dolaşanlardan değildir HANİF ozan!"

Allah resullerine VAHY fakat TÜM KULLARINA ilham verendir.

Elham+d demek ilham vermek, esinlendirmek, kişisel diyalog demektir. Böylece Aşık olacak ve La Mevcude İlla HU" diyeceksin ama aynı zamanda ALİM olacaksın ve "La İLAHE İLLALLAH"ın da DİGİTAL matematiğini bileceksin!

Allah hepsini bir kainata (Bizim evrene) dolduracağı yerde HER CANLI takımı için AYRI BİR EVREN yaratmış. (Allah'ın kudretine de bu yakışır zaten)

Melekler tüm süper uzayın dolgusudur, hepsinde ORTAK paydadır. Biz gibi sonsuz sayıda evrende ortak dolgu olarak melek(Takyonlar) yer alır.

Ortak olmayanlar ise her biri için bir BAŞKA evren yaratılarak düzenlenir. Kimi çoktan yok oldu. Kimi daha yaratılacak...

Sonsuz öyle bir rakamdır ki, ŞU ANDA onyüzmilyon bin kainat Bigbang dedi ve/veya elveda dedi ve Doomday ile kıyamete ulaştı.

Zaten Allah'ı her an bir YARATIM üzerinde görmüyor muyuz?

Tüm ihtimaller bitirilene kadar bu yaratılış/yok oluş OL=ÖL devam edecek. Biz de yok olunca uzuuuuuun bir süre geçecek. (Mülk kimindir sorusuna yanıt bizzatihi Allah'tan gelene kadar)

Ama biz bu onyüzmilyonbin yılların farkında olmaksızın, filmin koptuğu yerden tekrar yaratılacağız ve dünyada ne kadar kaldığımızı "Bir kaç saat gibi" komik olarak algılayacağız.

Allah tüm ihtimallerin yaratılımını (Realizasyon/tahakkuk) tamamlayacak ve de NUR'unu tamamlayacak.

O zaman biz İHTİMAL değil, REEL olarak E B E D İ yaşama doğacağız.
Ölümsüz olarak (Tıpkı BAKİ Allah'ımız gibi)
ama Cehennemde ölümsüz
Ama cennette ölümsüz
Ama sabıkun da ölümsüz....
ÜÇ SINIF olarak ÖLÜMSÜZ YARATILACAĞIZ!

<> By von Aiberg Selam..! ve sonrasında Soru : Bir quantumlu alanlar teorisinin renormalizasyonu nedir?

Renormalizasyon için soyut sayılar ve sonsuzu sınırlama kuramlarını biliyorsan konuşabiliriz. Çünkü birleşik tüm alanlarda illa ki paranormal sayılar ve denklemler vardır. Bunlar sonucu sonsuz veren sayılardır. Sonsuz diye bir sayı ise işimize yaramaz.

<> Üstün kütle kuantum sayısı ve Renk dinamiği gibi galiba.

Renormalizasyonda anomali sayılarının birbirini pay ve paydada gidermesi götürmesi önemlidir. Birbirini giderirler.

Mesela bir olayın olması ihtimali B evreninde -60% ise A evreninde % 140 olmaktadır. Bu iki sayı birbirini gideremez/sadeleşemez ve ANOMALİ sonsuz sonuç verir.

Ama quantum alanlarında şunu yaparız: -60% payda yazılıysa ve bu paydada da varsa onlar birbirini götürür ve 1 denen somut (Reel) sayı ortaya çıkar.

Mesela melekte insan SONSUZDUR ama melekte melek (bölü) 1 'dir. Bu takım sayılara ALEPH diyoruz. Aleph normalizasyonda çok önemlidir. Çünkü kendisi Anomali (Paranormal) sayıdır.

George Cantor'un bulduğu bu sonsuz setlerden şunu anlarız: Evrende her bir en küçük birim (Cantor'a göre esir, ileride QUANT) bir bütünün TÜMÜNÜ içerir. (Hologram teoremini ilk kuran Cantor'dur.)

Hilbert aynı teoremi alır ve bu Aleph(Elif) noktalarını PAYDAYA yerleştirir. O zaman QUANTlaşma aralığından (Planck sabitinden) milyarlarca küçük çaplarda birimler oluşur. Ama bu birimlerin tamamı aslında onun 70inci üstel (Exponential) artışıyla EN BÜYÜK ŞEYİN TA KENDİSİDİR. Yani bunu açarsak, evrende EN KÜÇÜK ŞEY ENBÜYÜK ŞEYİN ta kendisidir.

Evrendeki en küçük şey >>>>>>>>>>>>>>>>>BİZZAT EN BÜYÜK OLAN SÜPERUZAY'DIR.

Evren en başta Planck sabitinden trilyonlarca küçük çapta VE DE QUANTLAŞMAKSIZIN, bütünsel/tümel olarak süper uzaydan AKDELİK (Bigbang) odağı olarak doğdu. Bu BİR TEK kuant idi.

Evren sonsuz küçük ve TEK bir anomaliden olmuştur.

Anomalidir çünkü:

1. Daha planck sabitine kadar genişlememiştir-Kİ QUANT DİYELİM! Onun quantum alanı olabilmesi için Planck sabiti eninde olması gerekir. Evren BİR TEK quanttır ama>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>Planck sabitinden küçük olduğundan QUANT da değildir. (Al bir Ha/vet daha)

2. Evren bir tek quantta -1 Kelvin derece sıcaklığı gösterir. Yani evren o sırada Mutlak soğuk dereceden (Sıfır kelvin dereceden) daha SOĞUKTUR. İkinci Ha/vet...

İyi ama diyeceksin, evrende EN SOĞUKTAN DAHA SOĞUK mu var,
bu ANOMALİ DEĞİL Mİ?
Evet anomali...
Onu nasıl normalize edebiliriz?

Şöyle: Onun adını EVRENDEKİ MUTLAK EN S I C A K dersen anomali kalkar yerine normalizasyon gelir. Bu postulat tamamen doğrudur: Evren SONSUZ SICAKLIKLARDAN patlayarak açılmıştır.

Sonsuz sıcak bir BELİRSİZ sayıdır. Ne demek sonsuz sıcaklıklar???? En iyisi ona -1 Kelvin dersin ve normalize edersin. Bu tıpkı % - 50 ihtimal der gibi. Yani Yüzdeyüz ihtimali bitiriyorsun, sonra yüzde sıfır ihtimale iniyorsun. O da yetmiyor ve EKSİ ihtimallere geçiyor ve YÜZDE EKSİ 50 diyorsun.

<> -2 kelvin var mı?

-2'den başlayarak bizim MUTLAK SOĞUĞUMUZA KADAR sıcaklıklar gamı var.

<> (-) ihtimal anlamı, tam tersinin gerçekleşmesi midir hocam?

Eksi ihtimal evrende A ve B olaylarının gerçekleşme fazlarıdır.

%100>>>>>Mutlaka olmuş tek şey (Allah gibi)
%0>>>>>>OLMASI MÜMKÜN OLMAYAN TEK ŞEY
(Şeytan'ın Cennet'e YENİDEN girmesi)
Bu ikisi A EVRENİ limitleridir.

Ama bir de B evreni vardır: Orada ihtimaller (Soyut evrende) soyut (İmaginnary) sayılarla anlatılır. Mesela burada bir fotono kutuplayarak şaşırtırsanız. Görmediğiniz o sübjektif evrende de öteki ÇİFTİ aynı şeyi yapar.

Yani şöyle diyelim: Burada bir fotonu polarizleyerek şaşırtıyoruz. Ayna koyuyoruz. Onun öteki çifti de AYNA koymadığımız ve etkilemediğimiz halde İKİZ davranış yaparak sanki HAYALİ bir ayna ile şaşırtılmış gibi öteki ikizine tıpatıp uyar.

Bunun nedeni şudur: B evreninde -50% ihtimalle AYNA tutulduğu için ödeme-dengeleme hemzemin geçitleri (Quantum köpüğü kuramları) sonucunda iki olay BİRBİRİNİ ödemiştir.

Yani şaşırtmadığınız halde şaşıran fotona ÖTEKİ ALEM görünmeyen bir ayna ile BÜYÜ yapmıştır. Bu da bir anomalidir. Bunu nasıl normalize ederiz? (Büyü, ayna olmadan yapılan bir davranıştan başka bir şey değildir.)

Polarizlenmeyen foton için ÖTEKİ taraftan (B ihtimali evreninden) ANOMALİ (Paranormal sayı, V-1 gibi sayılar) sayıları ile müdahale ederiz.

O zaman A ve B evrendeki İNDETERMİNİZMİN (Belirsizliğin) aslında birbiriyle normalize edildiğinde KESİN BELİRLİLİK(Determinizm) olduğunu anlarız.

Mesela bu evrende bir fotonun ayna tutulmadan şaşma şansı % 50 ise bunun tersine B evreninde bu ihtimal %-50'dir. Bu ikisi birbirini NORMALİZE etmezler.

Bunu quantumlu alanlara uygularsanız şöyle olur: Her iki evren 200% kabul edilir. Bu evrende OLAN şey % 50 ise bunun dışında kalan anomali %-150'dir. İşte bu KADER denen bir şeyin DETERMİNE olarak bizi denetlediğini göstermektedir.

Bir diğer HA/VET de evrenin genişleme hızı... Işık hızı normalizasyon kabul edilirse, evrenin genişleme hızı (ivmesi) ışıktan hızlıdır. Yani genişleme bir LAMBA gibi ışıktan hızlıdır. (Işığın kaynağı ışıktan hızlı olabilir. Ama o lambadan çıkan ışık illa ki C hızındadır.) Ama bu lambanın ışığı ise saniyede 300 bin km yol alır.

Hiçbirşey ışıktan hızlı gidemez derseniz zaten asla renormalizasyon yapamazsınız.

Işıktan hızlı dönen karadelikler var. (Çıplak tekilliklerin nedeni budur.) Ve siz ışıktan hızlı dönen bir karadeliğin üzerinde eksi yönde hareket ederseniz HIZ TOPLAMI sonucu ışığın hızını aşarak GELECEĞE; bunun tersine yönde giderseniz GEÇMİŞE gidersiniz. Karadelik tekillikleri ve kronosferleri zamanın denetlemesine izin verir.

<> İyi ama,ışıktan hızlı giden birşey kendi geçmişine gitmez midir? Yani, nasıl genişler?

Geçmişe gitmek için DÖRT katlı diyagram vardır.

Bir takyon ışıktan hızlıdır ve GELECEKTEN geçmişe gider.
Bir antitakyon tıpkı bizim gibi GEÇMİŞTEN GELECEĞE gider.
(p olumsuz q gibi anımsayınız.)
Madde tıpkı antitakyon gibi geçmişten geleceğe gider
Antimadde ise Takyon gibi Gelecekten geçmişe gider.

Buna dört katlı zaman oku şeması diyoruz. İleride bunu size çizerim.

Evren ışıktan hızlı genişlediği için zaman oku da Geçmişten(nedenden)Geleceğe(sonuca) akıyor.

Evren hızı düşerse ya da ışık hızına kadar yavaşlarsa, (Ki bunun adı birinci sur) sistem dengesi altüst olur. Çünkü genişleme hızı=Zamanın akma hızı=ışıkhızı hepsi AYNI şey olur.

Bu durumda zaman sonsuz genleşir ve gökler kavramı (şişkin balon kavramı) yerine GÖK (bir tek düzlem/de sitter gök modeli) oluşur. Bu zaman yolcusunun TARIK semasında KENDİSİNE ışımasıyla aynı şeydir.

Yani yıldızlar bulanıp düştüğü...
Güneş dürülüp söndürüldüğü....

diye anlatılan tekvir ve inşikak gibi surelerde IŞIKSIZLIK hakim. Işık var ama GRİ (bulanık) Işık var ama sönmüş(Kendine parlıyor, gri hiçlik engelliyor.) Ve de YER de aynı. Yer de uzatılmıştır ve artık dünya ŞİŞKİN balon değildir. DÜMDÜZ UZATILMIŞTIR yani MAHŞER MEYDANI oluşturulmuştur. Ve Mezarlar deşilmiştir. (Mahşer olduğunu iyice anlıyoruz.) Herkes orada DABBETTİR. (Kıskanmayın sizin de dabbetliğiniz olacak.)

<> TEKVİR SURESI
<> (7/81.sure) Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...
<> 1. Güneş büzülüp dürüldüğünde,
<> 2. Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,
<> 3. Dağlar yürütüldüğünde,
<> 4. O bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında,
<> Tekvir suresi 4. ayette şüphesiz develerden bahsedilmiyor... ( gama ışınları ile ilgili izahat kaptanın kitaplarında mevcut)
<> ÇÖKME>>>> DEVE(=GAMMA IŞINI) İĞNE DELİĞİNDEN GEÇMESİ (=KARADELİĞİN yakalama diski ve olay ufku süreci)......(TEKVİR 4. ayette de benzeri anlatım var) ARAF 40.Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılmayacaktır onlar için ve DEVE İĞNE DELİĞİNDEN GEÇİNCEye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırız biz.

Bunlar <> atlayarak c yi geçersiniz ama ya V=c de ne olur?.. sorusunun yanıtıydı. Sema/Tarık Arz/Dabbet statüsü de diyebilirsiniz.

<> anlamak için soruyum...Işığın kaynağı ışıktan hızlı ise kaynağın görünmemesi gerekmiyor mu? Lambadaki kaynağı görüyorum da :))

Kaynak GÖRÜNMEZ çünkü:

1. TARIK semasındaki gibi kaynak KENDİNE ışır. Onu en yakın komşusu bile göremez.

2. Işıktan hızlı giden şey TAKYONDUR.

O halde evren bir takyon (Tahayyül, hayal, hologram)dır. Bu hayal içinde biz kendimizi gerçek(ışık) sanmaktayız.

<> pardon...anlamadım c den hızlı 2c , 3c gibi mi??

Bunun için NUR saçan melekleri görememekteyiz. Oysa onları görmemiz gerekirdi. Çünkü NUR(sonsuz özenerji) ışıktan(Nar, sonlu enerji) HIZLI giden LAMBA KAYNAĞIDIR.

NUR LAMBA'dır/kaynaktır; ama NAR(ışık) onun yaydığı fotondur. Biz NAR'ı (Foton) görürüz ama NUR'u göremeyiz.

NUR>>>>KAYNAK
NAR>>>>IŞIK

2. İnsanın bilinci (Ruh diyelim) TAKYON kökenlidir.
Yani hızı doğal olarak ışıktın hızlı titreşen ETHERİC /esiri yapıya uygundur.

<> madde ışıktan nasıl hızlı gider? galaksiler ışıktan hızlı mı kaçıyor?

Madde ışıktan hızlı gitmez. Burada hızlı giden ANİ ŞİŞME teoremi etkisidir. Evren yaratıldığında (Bigbang) BİRDEN ANİ ŞİŞME (Allah ruhundan üfledi) ile IŞIK HIZINI aştı.

Yani fotonlar birbirinden kopuk davranamadı. HEPSİ AYNI ŞEYİ (türdeş davranışı) gösterdiler. Ani ŞİŞME, IŞIKTAN HIZLIDIR. Işık bu ANİ ŞİŞMEYE yetişememiştir.

Yetişseydi, her bir foton kendi başına kalırdı ve ordu gibi birbirinin aynı şeyleri yapamazdı.

Allah NİCELİĞE (Quantuma) OL>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>DER ve o oluverir.
Ama niteliğe (Quality) ÜFÜRÜR(Ruhundan)

örnek verelim:

Allah Ol dedi GÖK-YER (ikisi mahşer) OLUVERDİ. Ama RUHU yoktu. Yani sonsuz düz cansız bir evrendi. Bu evrenin kalınlığı bir mezar ve bir de bunun üzerinde sen kadar bir şey yani üç metreyi geçmeyen bir kalınlık...

Allah buna OL diyerek yarattı. Fakat ona RUH vermesi gerektiğinde ÜFÜRDÜ ve üçbuçuk metre şey KÜRESEL (Balon) BİR EVREN OLUVERDİ.

Bunun içindeki üflenti çekildiğinde yeniden Sema ve arz MAHŞER BİÇİMİNDE birbirine yapışmış olacak. Ve biz de o mezarlardan çıkacağız ve elimiz neredeyse yine dümdüz uzatılmış GÜNEŞ'e değecek. Aslında O MAHŞER BURASI.

Burası o mahşer. Ama ANİ ŞİŞME>>>>>ALLAH RUHUNDAN ÜFLEDİĞİ için düz değil ve iki boyutlu değil, çok boyutlu.

Evrenin ANİ GENİŞLEMESİ IŞIKTAN KAT BE KAT hızlıdır.
Evrenin genişleme akselarasyonu da IŞIKTAN HIZLIDIR.

Başlangıçtaki ışık daha YARATILMAMIŞ BÖLGELERE ulaşmadığına göre evren ışıktan hızlı ANİDEN ŞİŞMİŞTİR. DİKKAT IŞIKTAN HIZLI GENİŞLİYOR DEMİYORUM.

ANİDEN ŞİŞME (GUT teorilerine bakınız) BİR BİLİMSEL GERÇEKTİR

<> Işıktan hızlı olan karadeliklerin ispatı var mı hocam

Evet ışıktan hızlı karadeliklerin isbatı üç türlü vardır.

1. Seyfert galaksilerinin Ortasındaki kuasarlar
2. Pozitron patlamaları(Bu patlamalar akıl almaz şiddettedir.)
3. Kuasar sandığımız bir AKDELİĞİN yerine ışıktan hızlı döndüğü için AKDELİK /kuasar gibi görünen fakat aslında ÇIPLAK KARADELİK olan, yani olay ufku barındırmayan ve görünür karadelik ile akdelik arasındaki TEK FARK şudur.

Akdelik yıldızı kusar yani iter
Ama çıplak karadelik tam tersine ÇEKEREK yok eder.

İşte bunlar nedeniyle (Messier, Ururs ve bazı yerlerde) ÇIPLAK TEKİLLİKLER olduğunu (Akdelik değil) anlıyoruz.

Ve Çıplak tekillik olmanın bir tek şartı var:

Bir dev yıldız eğer çökme sırasında dönme aksı (İmpuls korunumu vb.) gereği momentumunu korurken kendi ekseni çevresinde IŞIKTAN HIZLI döner. Dolayısıyla ışık buna ayak uyduramaz ve karadeliği göstermeyen OLAY UFKU tutunamaz. Karadeliğin içi GÖRÜNÜR. Artık o kara bile değildir.

Akdelik ile karadeliğin farkı ise:

a) Akdelik Levitation (İtme)
b) ÇIPLAK Karadelik (akdelik gibidir) ise tersine ÇEKME (Gravitation)özelliği gösterip önüne geleni yutar.

Allah'ımız sonsuz tane evren yarattı.

Sonsuz tane, sayın bitmez... Bunların tamamına MELEKLERİ koydu, dolgu maddesi veya ortak madde olarak salt melekleri koydu.

Melekler tüm sonsuz evrenlerin tümünün ilk halifeleridir. Muhalefet şerhleri de vardır: "Yeryüzüne yeni bir fesat mı yaratacaksın" gibilerden konuşabilirler. Bunun dışında meleklerden kim muhalefet ederse, Rabbim onu CEHENNEMLE (Nuru yakan -1 Kelvin derece ile) cezalandırır.

Bu öyle bir derecedir ki, bu sıcaklıkta ZEBANİ dostlarımız bile buhar olurlar. Dolayısıyla meleklerden bundan öte muhalefet beklemeyiniz. Zaten nefsleri de yok. (Onlar matrixtir, askeri birlik gibi biri hepsidir.)

Sonsuz evrenlerin değişmez maddesi olan melekleri "Dışarıda" bırakırsak; biz bu sonsuz evrenlerden birine aitiz. Bildiğiniz bu evren! Buradaki EN SON ve EN MÜKEMMEL canlı biziz.

Bizim ortak paydamız yoktur melekler gibi... Biz sadece Cennet ve Naim Cennet ile nankörler yurdu Cehenneme aitiz bu sistem dışında... Bu sistem içinde (Veya en başta yaratıldığımız Aden ve Firdevs cennetlerinde) TEK VARLIK biziz.

Biz sonsuz tane evrenden BU EVRENE (şimdi genişleyen bildiğimiz evrene) SÜRGÜN geldik. Çünkü bizim sonsuz evren içinde TAPULU arsamız TEK ve SADECE BURASIYDI. 200 milyar galaksiden sadece Samanyolu idi. Ve 200 milyar yıldızdan sadece Güneş sistemiydi. Ve sistemde İLK durağımız, ilk hapishanemiz DÜNYA denen şu mavi gezegendi!

Sonsuz evrenden sadece biz BİZİMKİNİN tapusuna sahibiz. Melekler ise her evrende DOLGU maddesidir. Orada da canlılar var elbette: Ama biz onları görmediğimiz sürece bunu kanıtlayamayız. O halde bizim tapulu malımız BU EVRENDİR.

Biz bu evrenin TEK EŞREFİ MAHLUKATI'yız. (Cinler de maddenin eşdeğeri olan Enerji talukatı) En şerefle EVSAHİBİ biziz. Evsahibiyiz bizler! Ve bizler Muhalefet veya Hilafet eden halifeleriz.

Melekler tümünün ortak paydasıydı. Ama biz PAY'ız, özeliz. Bize SECDE ETTİRİLDİ! Sırf bunun için melekler bize secde ettirildi.

<> melekler secde edince bir değişiklik oldu mu?

Evet melekler ORTAK PAYDADIR, ortak DOKU olarak TÜM EVRENLERDE zaten vardır. Çünkü meleklerin görevi Rabbin işlerini , içlerinde bulunduğu evrenin doğa yasalarına göre yönetmektir. Melekler ortak paydadır.

Secde etmelerinin önemli sonuçları vardı:

Bir kere sistem dışı kalan ve sadece bizim evrenin yaratılışında ÜFLEYEN ve sonra da kıyamette ikinci kez üfleyecek olan İsrafil, sadece bizim evrenin meleğidir. Bize özeldir.

Öteki evrende diyelim ki DEMİR insanlar var. Onların Azraili de başkadır. Cebrail BİZİM CEBRAİL'imizdir. Sidre (Cennetlerin bulunduğu mekan) SADECE İNSAN CENNETİDİR. Cebrail de bize özeldir.

Başka bir evrenin başka bir canlısının da bir Mikail'i vardır. Ama bu ORTAK payda olmasına rağmen, bizim Mikail'imizdir. Çünkü bu evrenin foton, bozon, quant yasaları SADECE BİZE aittir. Başka bir evrende başka bir yasa vardır. Orası klmn koordinatlarından yapıldığı için bizim xyzt dörtlüsünün hiç bir yasası orada yoktur.

Bizim bilebileceğimiz tek evren şunlardır:

1. Bizim ANTİ evrenimiz VAR!

Antimaddeden yapıldığı için, zamanda GERİYE genişledi. Ama AYNI anda genişleme olduğundan, her ikisi de SIFIR kelvin dereceye doğru soğuyor. O zaman her ikisi birbirine DEĞECEK (Mega Gamma annihilation'u) böylece madde(evrenimiz) ile antimadde kardeş evrenimiz birbirini yok edecektir.

2. Bizim ayrıca yine maddi (Antimadde değil) bir paralel evrenimiz daha var:

Biz ona da teğetiz. Aynı havuzda BİRLİKE üflenerek genişlediğimiz için birbirimize değeceğiz! Değme kapısına ARMAGEDDON deniyor. Yaratığın türüne de DECCAL deniyor.

PARALEL EVREN dediğimiz de bunun EVREN çifti olanıdır. Eğer bu evrenden BAŞKA MEKANA İsa/İdris gidiyorsa ve bunlardan biri (isa) geri dönüyorsa, bunun ÖDEME-DENGELENMESİ için gizli değişken "Öteki/Else" devreye girer.

Bu evrenden dışarı İSA gidip tekrar içeri GELİRSE, polarizlenen öteki (zıt mesih) de BU EVRENE GİRMEK ZORUNDADIR.

Tıpkı Cennetteki "Dikensiz Kiraz ağacı"nın ya da "Sündüz" denen derimizin tanımı olmadığı gibi. Ama bilimin görevi tanımlamaktır. Her yöne akan nehirlerden söz ediliyorsa, biliniz ki GRAVİTASYON yoktur yani anti gravitation (Levitation) vardır.

Cehennem anlatılırken, Düşmekten, sırattan aşağı Ğayya kuyusuna veya Sekar' yokuşundan aşağı düşmekten söz ediliyorsa, artık bilimin görevi orada MÜTHİŞ BİR ÇEKİM olduğunu söylemektir.

Bunun için ayrıca "Ayet" beklemek beyhudedir. Zaten o misaller içinde bunlar vardır. Cennet çukurlarından söz edilmez. Ama cehennem çukurlarından söz ediliyorsa, o zaman Cehennemde Dünyadaki gibi (daha da kötüsü karadeliklerdeki gibi) bir çekim OLDUĞU yazılmıştır oraya.

Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment