20100108

HIZIR / GERÇEK (A-B-AB-0 ) ALEM

Ortancalar ortaya çıktı ama siz farketmemiş olabilirsiniz. Kur'an'da ayette Allah şöyle vaad ediyordu:
 
"Ey firavun son nefesinde tevbe edenlerin tevbesi kabul edilmez. Seni böyle Secde etmiş bir halde binlerce yıl sonra yine bu sahilde (Denizin yarıldığı yerde) böyle korumuş olarak ve ibret olsun dile kıyıya vuracağız. "
 
Bunlar kaçırdığınız ORTANCA alametler. (Londra'da... Firavun dördüncü Ramses olduğu söyleniyor) Secde durumunda.... Onu HIZIR cezalandırdı. Nasıl cezalandırdı???? Musa niçin Hızır'ı aradı? Balık hangi ÇATAL yerde "Canlandı", "İşte aradığımız işaret buydu" diye döndüklerinde kimi buldular?
 
Hızır'ı buldukları yer ise "Gelecekte DENİZİN YARILACAĞI" yer idi. Yani Musa ve ümmeti (Beni İsrail) o Kur'an'da adı geçen KAYA'dan denize yürüdüler. Deniz ikiye ayrıldı. Arkada'da bizim Londra'lı Ramses... Sonra deniz Hoooop üstlerine kapanıverdi ve boğuldu Firaevun ile ordusu ....
 
Hızır TARİF etti: Deniz bu, şu kayadan İsrail oğulları denize yürüsün. Arkadan geçeni de ben cezalandıracağım. İşte böyle oldu bu işler...
 
Urfa'da 7 peygamber mezarı olduğu söyleniyor. Bir Türkiye için 7 resulullah Mezarı çok çok yüksek bir rakam. Yani lehimize. Hz. İbrahim'in mezarının Urfa'da ve balıklı göl altında olduğunu"Hızır Tezkiresi" de yazıyordu. Urfa=Arapça ODA (Türbe) demektir aynı zamanda
 
Yahya DİREKT ölümü erteler. (Böyle olmasaydı isa doğmadan ölecekti.) Fakat hızır bunu yapamaz yani gidip zamanla oynar A,B,AB,0 diye dört tür yuşa falan oluşturur.
 
Zalim bir adam vardı. Anne ve babasını yoldan çıkarmış, katil ve canavar ruhlu. Musa onu öldürmüş ve katil olmuştu. Derken "Anne-babanın hayır duası" diyeceğimiz bir QUANTUM BİLGİSİ zamanda geriye gitti ve bir tünelin ucundaki yeri manüple etti.
 
Orası tüm kuantum bilgilerinin yazıldığı Levhi Mahfuz yani matrix alanı. Orada her şey determine, yani kesinkes belli. Ama daima %-50 karşılığı olan bir %+50 çiftiyle birlikte...
 
%-50 ve %+50 Adı levhi mahfuz. İkisi arasında % 100 fark olduğundan İKİ İHTİMAL DE OLMAK ZORUNDA. Ve DUA denen quantum bilgisi karşılığında OLUŞMUŞ olan A ihtimali zamanda geriye giderek OLUŞMAMIŞ OLDU.
 
Ama yerine bir Gizli değişken (Hidden Variable) koymak ve bunu kuantum tünelinden (Compansating Tunnel) ödemek dengelemek gerekiyor. O zaman Katil Musa, Zamana hükmedebilen HIZIR ile buluşuyor. Hızır gidip o zalim adamı daha çocukken ÖLDÜRÜYOR, beşikte boğuyor. Musa Katil olmuyor, Hızır katil oluyor!
 
Fakat %+50'ler ve %-50'ler de çiftti. Biz bir takımı kullandık. Öteki ikisi devreye girmeden işlem tamamlanamaz. (Allah acze düşürülemez) Bu kez öteki şık devreye giriyor (A1) diyelim. İyi bir evlat isteyen anne babaya Allah Hızır'ın ÖLDÜRDÜĞÜ aynı evlatı YENİDEN VERİYOR. Bu kez bu çocuk, bu bebek ÇOOOK İYİ BİR İNSAN. Büyüyor ve Musa'nın en iyi arkadaşı (Yuşa) oluyor.
 
İşe bakın ki, Musa'nın da Yuşa'yı öldürmesi gerekmiyor. Musa ve Yuşa yola koyuluyorlar. Hızır'a rastlıyorlar. Hızır zamanda GERİ gidiyor. Mesela 17 yıl geri gidiyor. Yuşa ise zaten 17 yaşında. Yani sıfır yaşına geliyor ve HİÇ DOĞMAMIŞ oluyor.
 
Hızır ve Musa da birlikte gidiyorlar ve B2 şıkkını gerçekleştiriyorlar yani YUŞA MADEM YOK ORTADA Zamanda geriye giderek kendi kötü ikizini de iyi yapmış. (Polarizlemiş ve onu da iyi olmaya zorlamış.)
 
O zaman B2 ihtimali gerçekleştiğinden yani dördü birden gerçekleştiğinden
 
Hızır da boş beşikte olmayan bebeği öldürmemiş oluyor.
Musa da zalim Yuşa'yı öldürmemiş oluyor.
Yuşa da ölmemiş, yaşamış oluyor
 
Ortada katil ve maktul yok böylece... Herkesin günahı affolmuş durumda. Kötü bir adam/ve onun bebekliği yok artık. Kötü adamı öldürerek katil olan MUSA da katil değil. Ama Kur'an HERŞEYİ YAZMAK DURUMUNDA OLDUĞUNDAN Musa'nın katil olduğunu da yazıyor. Hızır'ın bir bebeği öldürdüğünü de. Ama o yuşa ve o ölmedi ki, kimse onu öldürmedi ki? İşte sana Kur'an'dan BİR EV ÖDEVİ bunun üzerine iyi çalışırsan KUR'AN'IN MUCİZE olduğunu göreceksin.
 
Kur'an'da herşey DETAYLI, en ince ayrıntısıyla, eksiksiz ve noksansız, hazır bulunmaktadır. Ona dört elle sarıl. O en büyük BİLİM kitabıdır. O paradokslarımızı MİSALLER vererek AÇIKLAR ve çözüme ulaştırır. O Kur'an'dır, Allah'ın konuşmasıdır. Sesine kurban olduğum Allah'ımın... HU! HU!
 
Eğer bir pili ışık hızına yakın bir hızda ileriye gönderirseniz, pil GEÇ biter ama mutlaka BİTER! (Şeytan, Hızır, Yahya/Misakçı vb. herkesin pili GEÇ de olsa bitecek ve ölecektir.) Hz. İsa(Mesih)in kabri bile hazır, GERÇEKTEN ölecektir. Deccal ve Arz debelenicilerinden Yecüc mecüc de... Külli nefsünzaikatül mevt! Hatta ölümsüz idris bile ÖLÜM TADDIRILIP, ÖLÜMDEN GERİ alındığı için obile ölüdür. Misak MUAVİNİ Yahya (John the Baptist) bile ÖLDÜRÜLECEKTİR. Allah'tan başka hiçbir şey (Huri, Azrail vb.) kalmayacaktır. KÜLLİ ŞEY'İN BİLE ÖLDÜRÜLECEKTİR.
 
> Ankebut( 29) 57 Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.
 
Çünkü Allah Vahid (Tek kalıcı) ve Kahhar'dır (Kendinden başka her şeyin öldürücüsü ve illa ki YENİDEN yaratıcısıdır.) Eğer Allah'ımız BİZİ YARATMASAYDI, bu onun yaratabilme/en azından yeniden yaratabilme yetersizliği olurdu ve o zaman da O Allah olamazdı.
 
Herşeyin PİLİ bitecektir. Bu zamanda ileri giden herşey için geçerlidir. Pekiyi zamanda geri giden Anti evren dışında/ ya da zamanı ışıktan hızlı olan melek/takyonlar gibi nesneler ne yapar? Pilleri zamanda geri gider. Yani azalıp boşalacağına; tersine DOLUM yapar ve YENİ alınmış bir pil gibi olur. Ya da yola çıkmadan amacına ulaşmış olur.
 
> Önce cam kırılır sonra taş atılır.
 
Evet! Şimdi 1692 yılına G E R İ gidelim! Ya da o yıldan zamanda ileri gelelim. Geldiğimizde ENERJİMİZ (batarya şarjı) azalacaktır. Şimdi yeniden geri dönelim: Yani filmimizi her zaman ki gibi ters oynatalım, rewind yapalım BATARYA pil yeniden dolacaktır.
 
Evet, çünkü enerjinin sakınım ilkesine göre, ENERJİ düzeyi konumunu koruyacaktır. Pekiyi bu enerji FAZLASI 1692 yılında evrene FAZLADAN olarak girmeyecek mi? Enerjinin konservasyonu ilkesine göre bu FAZLA enerjiyi nakletmek gerekiyor. Nasıl nakledebiliriz?
 
1. Karadelikler zaten nakleder... Ama karadelik yok elimizde...
 
2. Uzay sadece bize ait olamayacak kadar büyüktür: Dolayısıyla ACABA başka uygarlıklar var mı? Olsaydı , Kur'an yazardı! Şu sistemde şunlar var diye...
 
NEFSİ olan (Melek vb.nin nefsi yoktur) Cin, insan, Yecüc Mecüc dışında bize HİÇBİR canlı (Alien) olmadığı bildiriliyor. Üstelik ÜÇ canlı türü birden AYNI dünyada değişik fazlarda aynı anda yaşamaktalar. (Benim arz'ım geniştir ayetini anımsayınız)
 
Deccal ise BU evrenin yaratığı değil, PARALEL evrenin (Çiftimiz)yaratığı... Yani o şu yıldızdan filan değil, ŞU başka evrenden...
 
O halde bizim evrenimizde sadece DÜNYADA yaşam var. Enerji(Cin) canlı(İnsan, hayvan, bitki) ve İZDÜŞÜM olarak (Y-Mecüc) herbirimiz AYNI dünyada (The world, die Welt) yaşamaktayız. O halde bizden başka bir canlı daha yok.
 
Üstelik sadece İ N S A N dünya dışına çıkabilir! Kolonileri sömürgeleştirebilir. (Dominyon daha doğru kelime) İnsan SEMA 'ya da çıkabilir, DABBET (Arz altındaki İZDÜŞÜM dünyasına)da inebilir. Bu ikisi arasında yani SEMA ve ARZ arasında SEMAVAT vb. var.
 
7 gök /kaburga omurga spiralleri, helisleri var. Eğer insandan başka bir canlı daha olsaydı tıpkı DECCAL gibi AYRI BİR PARALEL KAİNATA KONURDU, yine bu bizim dediğimiz kainata konmazdı.
 
BİZ TEKİZ. TEK HALİFEYİZ! Diyeceksiniz ki, "Çooook geniş bir evren sadece antropik olarak bize mi verildi.. E V E T sadece bize!
 
Melekler ışıktan hızlı, Cinler(enerji) ışık hızında ve ışıktan yavaş(Madde kaydındaki biz insanlar) sırayla HALİFE olduk yeryüzüne... Biz üstelik Hatemül Hilafetiz. Biz SELEF değiliz son HALEF'iz. Işıktan yavaşız... Hız gamının esfali safiliniyiz, en aşağısıyız. Allah bizi AŞAĞIYA koydu.
 
Çünkü takyonlar(melek, ruh vb.) ışıktan hızlı; ışığın kendisi (cin gibi) JUST ışık hızında fakat MADDE just enerji olmadığı için ARZ'da...
 
Pil geri gitti... Ne oldu? Şimdi bunu anlamaya çalışalım.
 
Işıktan hızlı olunca (melekler) ya BİR TEK OLUP CÜSSECE (Soyut kütle)olarak DEVLEŞİYORLAR (Cebrail'in bir noktası kainattan ağırdır) ya da MULTİKOPYA ile (Saf, haf, tavaf) halinde ORDU (Rabbin askerleri>>>>MATRİX halinde) çoğalıyorlar.
 
Bir pil iki, iki pil dört , 8, 16, 32, 64 oluyor. Yani ORDU oluyor ve hepsi BİR TEK örneğin MELEĞİ olduğundan bir tür klonlanmış gibi İŞARETLİ (Tek bir pan-klonun) örneği oluyorlar.
 
Ya da biz insanlar kendimize benzer bir CANLI bırakıyoruz. Ama melekler baba-anne olacak yerde, KENDİ KENDİLERİNİ kopyalıyorlar yani sonsuz özeenerji(NUR) bir tek pili AZALTIP 1/2, 1/4 yapmıyor tersine 2-4-..... yapıyor. Ona da meleklerin saf tutması saffat vb. diyoruz.
 
Bunu anladığımızı varsayalım ve bu önbilgiden sonra şimdi ZAMANDA TERSİNE giden yani meleklerin YÖNTEMİNİ izleyen zaman-geri-gezmenlerine bir bakalım:
 
Bir tek insandan SAF tutan KOLANLAR olur mu? Evet olur. Uygun bir halka-disk tekillikli karadelik eşleğinden zıt yönde GERİ gelirseniz, siz yola çıkmaya hazırlanan kendinize rastlarsınız. Yolculuğunuzun nasıl geçtiğini SİZ KENDİNİZE anlatabilirsiniz. İki adet SİZ YOLCULUĞA yeniden çıkarak döner ve yine yola çıkmakta olan iki adet kendinize rastlarsınız. Oldunuz dört İŞARETLİ melek gibi bir şey! Cüneyt Arkın gibi tek başına ordu! Herkes Cüneyt Arkın!
 
Ve sizi işaretlememiz i ş a r e t l e m e m i z gerekiyor. İlk yolculuğa çıkan TEK SİZ, kendinize rastladığınızda İKİNCİ siz, birlikte gidip döndüğünüzde rastladığınız İKİNCİ TAKIM İKİ ADET siz.(Toplam 4)
 
Bermuda ve bunun laboratuar düzeyindeki Philadelphia deneyleri. Bunun devamı JKLM deneyleri. Özellikle:
"Kaç Paul kaç"
"Sen kimsin?"
"Ben SEN'im"
"Hangimiz asıl ben?"
"İşaretine bak, BENDEN sonraki BENSİN sen!"
 
Bu konuya girmek konuyu bölecektir. O yüzden bunu kitaplarımdan (Kitaplarımı reklam etmekten öte bahsetmekten bile NEFRET ederim.) okuyan bilir. Ben kitaplarımı değil kendimi reklam ederim: Kitaplar kısıtlıdır, Hans ise kısıtsızdır. Allah'ın ayetlerini anlamayanlara ANLATIR! Hans Şanstır. Reklamlar bitti.
  
Şimdi gelelim yolları çatallanan bahçeye.
 
A ve B ihtimali vardır. Birisi bu evrende olunca diğeri KARŞI evrende oluşMUŞTUR! İnançlar şunlar:
 
1. BELİRSİZLİK İLKESİNE GÖRE: Sonsuz sayıda sonsuz evren içinde HER olasılık vardır. 2. HİDDEN VARİABLES: (Hide gizlenmek) Gizli değişkenler ilkesine göre ise sadece birbirini ödeyen İKİ İHTİMAL vardır.
 
Biz bu İKİNCİSİNE İNANMAK ZORUNDAYIZ.
Çünkü: Hızır bir gemiyi deldi: iki ihtimal vardı:
 
a) Bu gemiyi delmezsem....
b) Bu gemiyi delersem...
 
Yani SONSUZ ihtimal yoktu. Zaten o durumda kaos doğar.
Evren ise Kaostan kozmosa yol alır. İki ihtimal vardı.
 
a) Çocuğu öldürürsem
b)Öldürmezsem
 
a) Duvarı yıkılmaya bırakırsam
b) Duvarı onarırsam
 
a) Tahtı İfrit getirsin
b) Tahtı ben getireyim
 
A ve B daima % 50'dir. Bu normaldir. Ayrıca anomali olan KARŞIT bir çift daha vardır: %-50 A ve %-50 B
 
Bu dört ihtimal TÜMÜ BİRDEN OLMAZSA, toplamları (Enerjinin toplamı) SIFIR olmaz. Sıfır olmayan yerde ise KOZMOS olmaz...
 
Çünkü kesinsizlik ilkesi (Heisenberg prensipleri) ışık hızına kadar GEÇERLİDİR. İyi ama, öte yanda takyonlar ve DÜŞÜNCE de IŞIKTAN hızlıdır. Işıktan hızlı olunca elektronun çapı da sıfır olur ve elektronun kendisi sonsuz özkütle olur. Elektron zarfındaki belirsizlik (Yer, zaman ve hızın aynı anda belirlenememesi) ihtimali ortadan kalkar. Noktasal olarak üçü de aynı anda belirlenir.
 
Işıktan hızlı dönen bir karadelik olgusu var. (En az benim bildiğim 16karadelik ışıktan hızlı dönüyor.) Takyon soyut kütledir. Yani düşünce KALIBI odur. Işıktan hızlı genişleyen bir evren var. Bunlardan elbette kesinsizlik ilkesi kalkıyor.
 
Alternatif gelecekler yok ama A ve B iki seçenek var. (Hiddenvariables) Bu seçeneklerin HER İKİSİ DE polarize EVREN'de oluşuyor. Bu evrende oluşan eğer İPTAL edilirse, o öteki evrene polarizleniyor.
 
Polarizlenmiş iki fotonun davranışını biliyorsunuz zaten... Birini şaşırttığında öteki şaşırtmadığınız da buna AYNEN uyuyor. Bunu organize eden GİZLİ DEĞİŞKENLER var ki Bohr fiziğinin tersine bu TÜNEL süreci DETERMİNİSTTİR.
 
Mesela TEVBE ediniz şimdi... Hemen o yaptığınız ŞEY iptal edilerek polarize evrene nakledilir. Ve siz AFFA uğramış olursunuz. Ama bir daha aynı şeyi yaparsanız, ORADAN BURAYA YENİDEN o günah naklediliyor. (Hızır'ın Musa yolculuğundaki GİZLİ DEĞİŞKENLERİ yazmıştım, hatırlatmama gerek var mı?)
 
Bir basit örnek ile: Eğer Musa katil olduktan sonra tevbe edip de sonra BİR kere daha adam öldürseydi NE HIZIR çocuğu öldürüp cinayeti üstlenirdi ve Musa'yı MASUM kılardı ne de Yuşa İYİ BİR GENÇ OLARAK KÖTÜ YUŞA YERİNE doğmuş olurdu.
 
Musa iki kez cinayet işlemeyince GİZLİ DEĞİŞKENLER işbaşında kaldı. Konu biraz karmaşık ama İPUCU veriyor değil mi?
 
> Hızır'ın orada karar vermesine sebep oluyor: Tamam ya da Devam..
 
Evet. Musa eğer bir daha cinayet işleseydi SADECE A VE BİHTİMALLERİ olduğundan yani C polarizasyonu olmadığından TÜM CİNAYETİ KATLANMIŞ biçimde geri dönecekti. Yani bu biraz da anlayan için TEVBE nin ve anne baba duasının ne kadar GEÇERLİ olduğunu kanıtlıyor. Geçmişi değiştirip gizli değişkenin ötekisini gerçekleştiriyorsunuz.
 
(Musa'nın öldürdüğü/ ve veya HIZIR'ın öldürdüğü ve ve ya ikisinin de öldürmediği ve katil olmadığı YUŞA'nın anne ve babası hayırlı evlat isteyerek,GEÇMİŞİ değiştirdiler.) Dolayısıyla gelecek değişti.
 
Kader değişmez değildir. "Allah dilediğinin ömrünü uzatmaktadır" ayeti gereği böyle... Ya da MUSA KATİL Mİ? Yoksa Hızır mı onun yerine Katil oldu? Ya da Yuşa öldü mü ölmedi mi? KADER bu durumda NASIL bir şey?
 
Basit: Baştan yazılır. Ama bu DUALARLA veya salih amellerle değiştirilir. (Beşikteki çocuğu öldüren Hızırın eylemi değil, anne ve babasının çocuk hakkında hayır dilemeleridir.) Hayır duası gibi Salih ameller de KADER'i değiştirir. (Hızır der ki: O gemiyi deldim, çünkü onlar çok iyi salih amelleri olan insanlardı.)
 
Pekiyi Kader böyle değişebilen bir şey ise Bu Allah'a GÜVENSİZLİK doğurmaz mı? Yani Levhi Mahfuzu bir Hacker cyberpunk vb. takedown mı etti. Takedown nereden çıktı şimdi?
 
Hayır, Allah buyurur ki: "KADERİN DEĞİŞMESİ DE KADER OLDUĞUNDAN" "EN SON BİÇİMİ KADERDİR"
 
Mesela A kaderinde Musa YETİŞKİN YUŞA'yı öldürüp katil olur. B kaderinde Yuşa YETİŞKİN olmadan çocuk iken HIZIR TARAFINDAN öldürülür.
 
Musa Katil>>>>KADER A iken
Hızır Katil>>>Kader B olmuştur.
 
Ama Yuşa "Zamanda geri gidip" yeniden doğunca, sıfırlandığından, ne Hızır ne musa tarafından ÖLDÜRÜLMEMİŞ olur. Ortada ne katil vardır ne de maktul. (Katledilen) O halde suç yoktur. (Günah İSMET sıfatı nedeniyle) SİLİNMİŞTİR. Ama A ve B olaylarının yani Kaderin İKİSİ BİRDEN vuku bulmuştur. Şimdi bir fikir jimnastiği olarak soruyorum: Yuşa'nın KADERİ HANGİSİ????
 
Kader PAYLAŞILIR bir kavramdır. Yani ÇİFTLEŞTİRİLEREK yaşanır. Kaderler işbirliği yapar birbirini etkiler. Bir bileşke-bileşik KADER rotası çıkar ortaya...
 
Örneğin EVLİLERİN birbirini SEÇMESİ tamamen KENDİ İRADELERİNE kalmıştır. Bu kazadır, özgür seçimdir. Hatta self determinationdur. Ama bu evlilikten doğan çocukların "ırkı,geni vb. yanında rızkı, ömrü" ALLAH'tan verilmektedir. Artık bizlerin çocuklarımızın KADERİ ile ilgimiz sıfırlanmıştır. Ama eşimi ben seçerim. O da beni seçtiği sürece "Muta+baakat/Nikah" yapmış oluruz. Böylece eşimin özgür seçimi kendisini de etkiler.
 
Ya A insanı ile evlenir
(O köylü bir gençtir, ve hayatı boyunca o köyden çıkmazlar.)
Ya da B insanı ile evlenir
(Mesela-yabancı bir ülkeye yerleşir.)
 
Çocuklarının rengi (Göz, saç vb. yanında kalıtsal hastalıklar vb.) BU SEÇİMİMİZDEN ortaya çıkar. Diyelim ki benim üç eşim var: Beyaz, Zenci ve Moğol. Çocuklarım da FARKLI olarak genetik özelliklerini taşıyacaklardır. Bu çok basit misalden yola çıkarak, daha karmaşık olan Kur'an misallerine bir göz atalım:
 
1. HIZIR'ın kaderi
2. Musa'nın Kaderi
3. Yuşa'nın kaderi...
 
Bu üç alternatif 24 AYRI kader örgüsü verir. Her biri ayrı ayrıdır. Katil Musa, Masum Musa, İSMET sıfatıyla cinayet günahı SİLİNMİŞ Musa... Hızır'a rastladığı için kaderi üç kez değişirken, Hızır da aynı durumdadır:
 
Katil hızır
(İnanmazsan Kur'an'a bak, çocuğu öldürüyor)
Katil olmayan Hızır
(Ölen BİRİ YOKKİ!!!!)
 
Ve Yuşa
 
a) Zalim Yuşa ve YETİŞKİN>>>> MUSA onu öldürüyor.
b) Sabii-bebek YUŞA
(Daha Musa'nın öldüreceği kadar BÜYÜMEMİŞ,onun katili HIZIR)
c) Hızır'a rastladığında zamanda 17 yıl kadar geriye giderek "SİLİNEN" ve yeniden DOĞAN YUŞA
 
Yuşa dikkat ediniz kaç kez öldü veya zamanda geri-ileri gitti? Allah KÖTÜ Yuşa'yı MUSA eliyle öldürüyor. Ama öte yandan, "Anne babası DUA etmişler" "Ya Rabbi bu BEBEK hayırlıysa bize ver." Dua kabul olmuş.
 
Bu öyle bir dua ki "İLERİDE ANNE VE BABASINI DA DİNDEN ÇIKARACAK, KAFİR YAPACAK OLAN YUŞA yani ÜÇÜ BİRDEN BERAAT EDİYOR. Anne-baba ve Yuşa...
 
Anne baba da ÇOCUKLARI kadar aslında KENDİLERİNE de DUA etmişlerdir ama farkında değillerdir. "Kendilerinin de DİNDEN ÇIKMASI" önlenmiştir. Bunun için duayı ÇOĞUL olarak yapınız diyorum. Dua ettiğiniz içinde SİZ de olun, ama dolaylı olarak.
 
Böylece kompleks biçimde KADERİN nasıl etki ettiğini ve nasıl değiştirilebileceğini anlamış oluyoruz. Sadece Yuşa-Musa-Hızır üçlemesinde 24 AYRI kader var. (Yuşa'nın anne ve babasını da katarsanız, binom açılımı 24 oluyor)
 
Belirsizlik ilkesi bir tür ĞAYB tümcesidir. Rabbimizin Hasib olmasının Muhsi>>>Her şeyi tek tek sayıp kaydetmesinin bir ESMA TALİMİDİR. Herşey TEK TEK ve BİRLİKE işlev başındadır. Bütün bu mekanizmayı denetleyen yegane kuvvet/güç illa billahi Azim Allah'tır.
 
Belirsizlik ilkesinin BİR ARADA çalışmasıyla oluşan bu DENETLENEMEZ bir ardalık ve ahenklere ĞAYB ALEMİ demekteyiz. Bir vücudun parçaları gibi, her bir hücrenin kendi görevini, BİZİM BEYİN komutlarımız D I Ş I N D A yapmasının ifa etmesinin örneğinden başlayarak; taaa paralel evrenlere (Sonsuz sayıda evrenler çiftliklerine dek) KONTROL sırrı ALLAH'ın, o yegane büyük kudretin kontrolündedir. Ve bu konuda yardımcısı da yoktur. Yardımcısı olması demek, -haza-Rabbin acze düşürülmesi demektir.
 
Onun ğaybına kimse muttali ve ortak değildir. O YÜCE arş'ın sahibidir ve O (Hu) Arş'ı istiva etmiştir ve kendisinden başka hiçbir kuvvet/ortak daha yoktur. Allah'ımızın HİÇBİR ŞEYE İHTİYACI yoktur, O Samed'dir. İşte belirsizlik ilkesi BUDUR! Allah'ımızın kontrol sırrıdır! Sonsuz ötesi sonsuzların tümünün BİR ARADA kontrolüdür bu.
 
Allahüekber derken bunları düşünmemiz gerekir. Schrödinger kedisini de bunun için bilmemiz gerekiyordu. Pekiyi Allah bizlere nasıl "Ğayb'dan BİLGİ devreder?" Hani Allah kimseyi ortak etmiyordu? Bazılarını nasıl bilgilendirmektedir?
 
O bazıları Kur'an'da yer alan "Kullarımızdan bir kul" veya "Zülkarneyn" veya "Lokman, İdris, İsa, Üzeyir vb. " Yahya ve Hızır! Bir de Dabbet olan+lar! Bir de Ashabı Kehf. Bir de "İki bağ sahipleri" Bir de işaretli "Şehid"ler.
 
Kullarımızdan bir kul>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>bu ne demek?
Bileniniz var mı? Şifredir bu, ana giriş şifresi!
 
> Tarık semasına çıkanlardan biri.
 
Yaklaşım doğru: Kullarımızdan bir kul
 
İKİ KEZ KUL
İKİ KEZ İMAN gibi
iki kez selam gibi
iki kez islam (Hanif) gibi
İkiNCİ KEZ cennet gibi
 
Kullarımızdan bir kul>>>>>>>>Büyük sır kapısıdır. Kulumuz değil;  Kullarımızdan bir kul! Kullarımızdan bir kul hangi ayette geçiyordu?
 
> Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. (KEHF / 65)
 
Evet Kehf ve bir de Kullarımızdan bir kul>>>>>>Rahmet almış+ilim edinmiş demektir. Rahmet ve ilimi birlikte aldığınızda siz kulların içinde HAS KUL olursunuz. Rahmet Allah'tan NİYAZ ile istenir. İLİM İSTENMEZ! İlim "Rabbi zıdni ilmi" diyerek GİDİP O KATTAN ALINIR! Kimse "Rabbim beni ALİM KIL diyemez" "Rabbim ilmimi artır" diyebilir!
 
Kullarımızdan bir kul>>>>ŞEHİDLER SİLSİLESİNDEN, zincirinden bir KUL demektir. Kullarımızdan bir kul olmaya NİYET ediniz. Lütfen şimdi ediniz bu niyeti. RAHMET İSEYİNİZ hemen şimdi! Rahmet isteyiniz. Rahmeti Allah verecektir. İlmi siz alacaksınız, Allah verilmesi için şifreyi bildirmiş: Rabbi zıdni ilmi! Şimdi bunu yineleyin.
  
Allah sizleri "İki kez öldürüp iki kez diriltsin" iki kez şehid etsin. İki cihanda sizleri HANİF kılsın. (Diğerinin özelliği dini aşıyor ve İbrahim makamının komşusu oluyorsunuz. Bunun için yazdım) Allah sizleri "İki kez öldürüp iki kez diriltsin" iki kez şehid etsin. İki kez "KULLARDAN BİR KUL" olunuz.
 
Has kulların da HAS'ı olan kul olunuz. Hızır gibi Siz de Hızır’ı bulunuz. Yahya'yı bulan ve Hızır'ı bulan KULLAR var aranızda... Bu bir üstünlük derecesi gibi alınmamalı.. Sadece doğru zamanda doğru yerde olmanın hele hele sırayla bu kerametleri yaşamanızın bir SIRASI var.
 
Allah'tan Rahmeti isteyin. Allah'a gidin ve İLMİ alın.
İşte ilim burada.
 
> Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik. (Kehf, 65) >> Ayette sözü edilen HIZIR, ancak onun da İSMİ geçiyor.
 
"Kullarımızdan bir kul buldular" bunun anlamı nedir? Yoksa o kul Edip Yüksel'in saçmaladığı gibi bir MELEK Mİ? Meleğe inanıp da Hızır'a inanmamak bence çelişki. O zaman meleklere de inanmamalı...
 
Şehidliğin (Yani bir şekilde zarar vermenin) SIRRI, elbetteki Kehf suresinde Hızır ayetlerinde...
Zarar verme biçimleri:
1. Hızır gemiyi delerek zarar veriyor.
2. Hızır bir çocuğu beşikte öldürerek zarar veriyor.
3. Hızır bir duvarı sağlamlaştırarak, yağmacılara zarar veriyor.
 
Yani kelebeğin kanat çırpışı dediğin gibi..

Şimdi bu HIZIR müdahalesini hiç duymamış gibi yapalım:
 
1. Gemi sağlam, buna zalim bir kral el koyuyor. TARİH BUYDU, böyleydi.
 
2. Yuşa denen bir zalim, Musa dahil bir çok kişinin katili bir gaddardı. Musa onu öldürene kadar sayısız cinayet işledi ve ailesini de yoldan çıkarıp kafir etti. TARİH BUYDU, BÖYLEYDİ ASIL TARİH!
 
3. Bir baba, büyük bir mirasını iki küçük çocuğu bulsun diye duvarın altına gömdü. Çocuklar çok küçüktü, duvar iyice çöktü. Altından gömü ortaya çıktı ve onu kasaba halkı yağmaladı, yetimler de öldü. Tarih buydu böyleydi.

Ya da şöyle diyelim:
Aslında TARİH BÖYLEYDİ dediğimiz, herkesin çoğunlukla yaşadığı ortalama akış/vektör/arayöneysel bileşke.
 
Tarih böyleydi dediğimizde bu GERÇEKLEŞMİŞ A ihtimali;
Tarih DEĞİŞTİRİLDİ dendiğinde
"Ötede gerçekleşmiş iken, bu tarafa aktarılan" B ihtimali.
Gemi delindi, kral onu kusurlu buldu ve el koymadı (B)
 
Elbette, bir çift fotonun şaşırtılmış polarizasyonunu biliyorsun. Birini şaşırtıyorsun bu normal de, ötekine ne oluyor ki, şaşırtılmadığı halde, mesela önüne yansıyacağı bir ayna konmadığı halde hayalet bir ayna varmış gibi geriye yansıyor?

İki fotonun bu davranışını açıklamak için, başa dönelim.
 
Biri madde diğeri antimadde olan iki parçacık birbirini yokedip bir çift gamma fotonuna dönüşüyorlar. Birbirlerine zıt yönde ikisi yol alırken, birine polarizatör koyuyoruz, burada ARA FAZ (45 açı derecesi) biçiminde çıkıyor. Bir de ayna koyuyoruz ve bu aynadan geliş açısına eşit açıyla yansıyor. Buraya kadar tamam!
 
Ötekini polarizlemedik, ayna da koymadık, pekiyi o nasıl bu simetrik hareketi yaptı? Üstelik nedensel de değil! Yani biri ötekine baktı onu sonra taklit etti de diyemeyiz. Öncelik-sonralık sıralaması olmaksızın aynı anda bu hareketi yapıyorlar. SENKRONİZELER!
 
Bunlar zaten ışık hızıyla hareket ediyorlar. Zıt yöndeler ve birbirlerini aynı paralel harekete zorlamaları için IŞIKTAN HIZLI hareket etmeleri ve birbirleriyle zaman (Tarih) içinde haberleşmeleri gerekir.
 
Zaten ışıktan hızlı gidildiğinde ZAMAN OKU tersine döner. Şöyle düşünelim: İki fotonun arasındaki mesafe ne olursa olsun, film tersine çevriliyor, ışık konisi açısında geçmişe gidiyorlar ve ilk çıktıkları noktaya BİLGİ veriyorlar. Sonra yeniden zamanda ileri giderek paralel davranışı yapıyorlar.

Demek ki A ve B fotonları arasında bir GİZLİ DEĞİŞKEN var.
 
Bunu ilk öngören kişi ZigZag'dan Rothskilde'dir. Daha sonra Nathan Rosen ve Podolsky de bu görüşe katıldı ve Einstein da Bohr'un karşısına dikilmek için bu görüşe başvurdu. Bu uzun bir süre fantazi olarak askıda kaldı. Ama günün birinde bizden olan Sommers ışıktan hızlı giden virtüel quantları (Bilaniuk bunlara Tachyon diyecekti sonradan) öi ZigZag'dan değil de ZickZack'dan olan John Wheeler, MİSAL alemi dediğimiz "Super Space=Üst uzay/süper uzay)ı buldu. Bizimkiler bunun üzerine yönelince, quantum köpüğü ve bunun dokusu olan quantum Tünel süreci ortaya kondu.
 
Böylece her paralel davranış arasında "Tünel denen ve ışık hızından bağımsız sıfır ve/veya evren çapında uzunluğu olan bir yapıyla her paralel birbirine quantum geri-bilgisi aktarılarak direkt ulaşıyorlardı. Wheeler'in ardından Sarfatti Candaşımız, süper uzay üstünde hyper uzayı buldu. Bu noktada ben bacaksız da büyüdüğümden, Aiberg uzayını önerdim.
 
Benim diğerlerinden farkım şuydu: Gerçek olan bizim dışımızdaki herşeydi.
 
Evrenimiz ve bilinç boyutları ise HOLOGRAM olarak vardı. Biz gerçek değildik. Biz geçiciydik, fani tardyonlardık. Gerçek olan hiçbir zaman ölmeyen TACHYON'lardı.
Tachyon yani HAYAL Yani Hologram, Hülya, Halo uzay vb. Tanrı bizi "HAYAL GÖSTEREREK" yaşadığımıza madde olduğumuza ikna etmişti. Yani Kalu Bela'daki gerçek-üstü gerçekliğimizi ve sözlerimizi unutmuştuk.
 
Bizler Süper uzay denen bir tarladaki üzüm asmalarıydık. Her bir salkımda sayısız evren tanesi vardı. Sayısız/sonsuz ihtimal... Üstelik Rabbimiz, her an her ihtimali yaratıyordu. Geriye hiçbir ihtimal bırakmadan "Sürekli bir yaratım üzerindeydi" Böylece nurunu tamamlıyordu ve karanlıkta kalmış açığa çıkmamış hiçbir ihtimal kalmayacaktı.
 
Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan başkası değildi. diyor YUŞA! Şimdi Yuşa'yı Hatay bölgesindeki bir çocuk gibi düşünün ve büyük sırrı vereyim: (Ayetin 49 açıklaması var, el değdikçe birer sırrını veriyorum)
 
YUŞA kaç kez öldü-dirildi. Musa onu erişkinken öldürdü. Hızır onu bebekken öldürdü. Musa öldürmemiş; hızır öldürmüş olacaktı ki-YUŞA Musa ile çıkıp geliverdi! HIZIR'ın onu TAM öldürdüğü AN var ya!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
 
Yuşa'nın şeytanının TAM DÖNEMEÇ noktasında olduğu AN idi. YUŞA'nın yetişkin-çocuk ve genç olarak ÜÇ yaşamı var. (İkisinde öldürülüyor, birinde sağ kalıyor) Bu üç yaşamda da AYNI ŞEYTAN mı kullanılmış (herkesin özgün bir şeytanı vardır-resulullah dahil-) Yoksa üç ayrı şeytan mı? Nereden bu kanıya vardık?
 
İpucunu yazayım: HIZIR ile MUSA rastladıklarında zamanda 17 yıl geriye gittiler! Yani Yuşa da bu yaştaydı ve dolayısıyla DAHA doğmamış oluyordu. Henüz doğmamıştı. Şeytanı bile yoktu! Çıkarabildiniz mi? Fikriniz var mı?
 
Evren sisteminde (Kaderin değiştirilmesinde, ömrün uzatılmasında vb.) A ve B iki ihtimal vardır. Her iki ihtimale İKİ AYRI şeytan bağlanır.
 
Biri iyiyse (meleğini daha çok dinleyen USLU çocuk)
diğeri kötü (Şeytanını dinleyen ve anne babasını dinden çıkaracak olan çocuk)
 
A ihtimali bir adaysa; B ihtimali paralel sistemde oluşmuştur ve biz onu göremeyiz. Burada olan Schrödinger kedisinin SAĞ (veya iyi çocuk) olması, ötede ise Ölü. (Kötü ) Burada ne olmuş?
 
A ihtimaliyle KÖTÜ olan bir Yuşa Musa'yı öldürmek üzere iken, Musa onu itip kakıp öldürdü. Bu Musa ile yaşıt gibi bir YUŞA idi. Ama A ve B ihtimalleri YER DEĞİŞTİRDİ. Yani Musa'nın katil olması engellenip; B ihtimaliyle B ihtimali DEVREYE alındı.
 
Devreye alınma noktası neresi? Polarizlenmiş fotonların şaşırtıldığı nokta. Yani Hızır henüz doğmamış ve ileride büyüyüp de Musa'nın katledeceği çocuğun ŞAŞIRTMA noktasında işbaşına geçer. O kötü insan, daha küçükken öldürülür.
 
Ayet diyor ki: "Anne ve babalarının hayır duasını almıştı" Onun yerine DAHA hayırlı bir evlat vermek istedik. BU >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>B ihtimalinin devreye girdiği SÖYLEV ve sır! Ama bu kez hayırlı olan evladın=iyi Yuşa'nın YETİŞKİN olması gerekiyor. (Yerine koyma metodu)
 
O çocuk ise MUSA'nın yanındaki İYİ çocuktu. Musa'nın yardımcısıydı. Ama HIZIR ile rastladıkları anda... Zamanda 17 yıl geriye gitti ve HİÇ DOĞMAMIŞ oldu. Böylece A ve B'nin yer değiştirmesi O ANDA MÜMKÜN OLACAK-idi
 
Hızır, aslında zamanda geri giderek doğmamış gibi olan çocuğu değil A ihtimalindeki çocuğu öldürdü ki- yerine B ihtimalindeki YUŞA gelsin. Yani İYİ YUŞA!
 
İyi yuşa neredeydi? Gayet basit! Musa ve Hızır ayrılınca-zaman yeniden ileri çalışınca-hızla KÖTÜ yuşa yerine İYİ yuşa kondu. Böylece Hızır'ın kötü yoldaşı YUŞA yerine (Pardon Musa'nın) zaman aberasyonu sonucu İYİ YOLDAŞ olan ve artık kendisinden söz edilmeyen YUŞA kondu. Böylece Anne ve babanın dileği kabul edildi. Böylece Musa ileride kötü yol arkadaşı olan Yuşa'nın katili olmadı.
 
Böylece Hızır da A ihtimalindeki Yuşa'yı öldürdü. (Schrödinger'in kedisi ÖLÜ olmak zorundaki, öteki B kedisi SAĞ olsun) Böylece katil-maktul de yoktu. Kötü yuşa da yoktu. Olan şapşal şeytana oldu: Aklı karıştı. (Halen de toplayamamıştır aklını.) İşte şeytan UNUTTURDU sırrı BURADAN çıkıyordu.
 
Orada gelecekte DENİZ yarılacaktı ve musa'nın ümmeti oradan karşıya geçeceklerdi. Ama daha bunu Musa ve yuşa bilmiyordu. Elbette Hızır biliyordu. Çünkü zamanın efendisinin gelmesi demek uzayın yürümesi demektir. Yani uzay size yürür. Ama buna aşağıdan bakarsanız garip bir durum çıkar: Kayalar yürür. (Aynı mantıkla Bermuda üçgeninde gemiler uçaklar da yürür. konu elektromagnetizma) (Bence kayanın yürümesi küçük mesele, koca şileplerin kaybolması daha büyük bir gösterge)
 
Elektromagnetik alan nasıl bu paranormalliklere neden olur? Mekanizması nedir?
 
1. Normal (mizan=Denge) alanda elektromagnetik kuvvetin iki bileşeni yani elektrik alan ve magnetik alan ikisi yatay düzlemde bitişik ve yapışıktır.
 
2. Eğer elektrik alanı yüksek elektrik verirseniz yatayda tutarsınız. Ama verdiğiniz elektriğin eşidi kadar ve dikine (dipole) bir MAGNETİK alan oluşur.
 
Yani iki alan birbirine dikgendir. Magnetik alan, elektrik alanın tersine YUKARI (Sultan güç Z ekseni dikmesi , h yüksekliği) doğru dikgen olur. Yatay olan Elektrik alandaki dalga (ki birbirinin ikizidir) ile bu dik dalga, birbirlerine düğüm noktasında bitişik; fakat karın noktasında EN uzaktırlar.
 
Yani bir kitabın bir sayfasını yatırmayın dik tutun... İki alan birbiriyle aynıdır ama  birbirlerinden dik açıyla AYRILMIŞLARDIR. İşte deniz böylece YARILMIŞTIR.
Zaten kaya ve kayanın gözeneği bu YARILMANIN işaretini ayette açıkça vermiştir.
 
Hızır bundan etkilenmez. O dipole olmak yerine başka bir şey olur>>>Polarizasyon düzleminde 45 açı derecesi. Dikgen de rahmaniler fakat 45 derece polarizlenmiş em alanında ise "ŞEYTAN" düzlemi vardır. (Şeytan bunu bana unutturdu gibi sırları daha önce açmıştım.) Polarize düzlemde biliyorsunuz iki şeyden birini şaşırtırsanız. Şaşırtmadığınız parçacık da aynı hareketi yapmaya zorlanır. Şeytanın zamanı önce ileri; sonra geri osilasyon yaparak akmaktadır. İster istemez bu alana da Yuşa kapılmıştır. Ve o panik ta ki 45 derece yerine 90 dik açı olunca (rahmanidir) Hızır görünmüştür.
 
1. Yuşa zalim bir hükümdar olur ve anne-babasını yoldan çıkarır, gemilere el kor
öksüzün hakkını yer.
2.Bu zalimi Musa denen biri ÖLDÜRÜR.
3.Öteki %50'de ise bu zalimi daha zalim olmamışken çocukken Hızır öldürür.
 
Böylece zalimlik fiili ve Musa'nın katillik yaftası ortadan kalkar. Ama Yuşa VAR OLMALI! Yani Yuşa'yı kimse öldürmemeli. Pekiyi bunu nasıl sağlayacağız? 3. Üçüncü % 50'de ise Musa ve hızır'ın katil oluşları birbirini götürür. O zaman:
 
4. Yuşa her ikisine de olan borcunu onlara yoldaş olarak öder.
 
Nasıl öder? Musa ve Hızır buluşunca zaman tersine işler. 17 yaşındakmi Yuşa 17 yıl geriye giderek Gerek Musa'nın gerek Hızır'ın kendisini ÖLDÜRMESİNİ engeller. (Anne babanın hayır duası) Ölen de öldüren de olmayınca 0 kangrubu evreni oluşur. 0 kangrubu aynı zamanda AB ile bakışıktır. (Biri sanal diğeri reel) Teknik olarak ikisi aynıdır. (kutuptur) Zaten AYETTE Yuşa "Genç yoldaş" "Şeytanın unutturduğu bir mnemonic hafıza) vb. gibi AB evrenlerinin BİRLEŞİK durumunu aynı zamanda yaşamaktadır. (İzleri üzerinde geriyea dönmek>>>>Zamanın peryodik ve osilasyonuk olarak ileri-geri çalışması>>>cpT simetrisi)
 
AB durumunu şöyle izah edelim: HER İKİSİ de olacaktır. (Gizli değişkenler) Ama ne olursa olsun giren ve çıkan enerji >>>>toplam >>>SIFIR (kangrubu) o l a c a k t ı r.
 
yani Yuşa katil olmayacak
yuşa maktul olmayacak
yuşayı kimse öldürmeyecek vb. vb.

O zaman ortada BİR ŞEY YOK!
(Sıfır kan grubu bu demektir)
Ama bir şeyler var>>AB
 
Yahu Musa katil olmamış mıydı? Hızır bu çocuğu öldürmemiş miydi? Evet onların hepsi oldu ama Enerjinin sakınım ilkesi uyarınca toplam SIFIR oldu. Ölen yok öldüren yok, zalim Yuşa yok gemiyi delen yok vb. vb.
 
İyi ama Kur'an bunları yazıyor! Evet AB olarak yazıyor. AMA 0 kangrubu olarak değil! Biliyorum bunlar zor şeyler ama hissedebilirsiniz. Zaten bu ayetler olmasaydı işim  çoooook zordu. Hiç değilse Allah'ımızın bu örneği ile bir şeyleri anlatıyorum.
 
Ben içimizden birini tanıyorum: Onu A evreninde öldürdüler ama B evreninde öldürmemişlerdi. Allah diledi. A ve B'nin ölü ve dirisinin. (Schrödinger kedilerinden biri A evreninde diğeri b EVRENİNDE OLDUĞUNU BİLİYORUZ) Bu iki kedinin yeri değiştirilirse NE OLUR? Ölen kedi hidden variables kanalıyla ödeme dengeleme gereği şaşırtılmış polarize foton gibi öteki evrene gider, ve cenaze yerine buraya o söylediğim içimizden biri gelirse o kişi ölmemiş oluyor.
 
Ama o kişinin C diye bir Lüksü daha yok. Yani burada İKİNCİ KEZ öldürülürse C, D diye bir kan grubu olmadığından TEMELLİ ölür veya ADLER olur. Kısacası Schrödinger kedisinin İKİ CANI var.
 
Quantum belirsizlik ilkesine göre
1. Ölü kedi
2. Diri kedi
3. Hem ölü hem diri (AB) kedi
4.0 (sıfır) kedi...

Yani dört yuşa=Schradinger kedilerinden ibaret. Şrödinger diye okunuyor. Biliyorum karmaşık ama hissetmeniz için Allah yanınızda...

1.ÜÇGEN>>>>Yuşa zalim bir hükümdar. Yuşa öyle zalim ki bu kanal evreninde MUSA'yı öldürecek kadar zalimdir.
2.ÜÇGEN>>>>Yuşa'nın Musa'yı öldürmesini engellemek için çözüm: Musa Yuşa'yı öldürsün.
3.ÜÇGEN>>>>Hayır bir MİB devreye girsin. Ne yuşa zalim bir kral olup Musa'yı öldürmesin ve/veya Musa onu öldürmesin.
4.ÜÇGEN>>>>MİB(Hızır) Yuşayı daha çocukken öldürsün.

5.ÜÇGEN>>>>MIB KATİL OLDU, AMA OLMAMALIDIR (Sadece Zero-N Mib'leri katil olabilir, karşıt taraftakiler MİB yerine zülkarneyn olurlar.) Yani ayet uyarınca. "Dedik ki, "Ey Zülkarneyn, dilersen bunlara AZAP eder(öldürürsün) dilersen İ Y İ L İ K L E davranırsın" (MİB'sin ama Katil değilsin) HER ZÜLKARNEYN iyilik yolunu tercih etti. Zülkarneyn olmanın ilk şartı ve tek şartı KATİL OLMAMAKTIR. (Barışçı insan nasıl katil olur??????)
 
Bir ZÜLKARN olan (ZülmkarnEYN değil) HIZIR da k a t i l olmamalıydı. Çözüm 6. ÜÇGENDİR. Hızır bunu nasıl başardı?
 
Ölen çocuğu B evrenine attı ve 0 başlangıcındaki (Anne babasının hayır duası) AB kutbuna gizli değişkenlerle takas oldu. A ve B yuşası (iyi ve kötü yuşa) yer değiştirdi, çocuk öldürülmeden YERİNE KONDU. Hızır, Musa ve Yuşa üçü de katil olmadılar.  (Biliyorum çok zor ama, bundan açık nasıl anlatayım bilmiyorum.) :((
 
HİSSETMENİZE GÜVENİYORUM!
 
A L E M L E R ?
Alemlere ZULÜM?
Ne demek anlaşılıyor mu??
 
“Bunlar sana Allah’ın ayetleri. Hak olarak okuyoruz sana onları. Allah, alemlere zulüm istemiyor.”

Bunlar Allah’ın delilleri. HAK (doğru ötesi doğru) olarak okuyoruz. (Doğrular: A, B, AB ve 0.) HAK??? Levhi Mahfuzda KADER edilen EN SONUNCU ALEM ihtimali olan şıktır.

Düşünün ki, Levhi Mahfuz CEHRİ (fatal) bir YAZGI olsaydı, hiçbir şeyi değiştiremezdiniz. Musa Katil olurdu ve ebedi öyle kalırdı. Yuşa Cehennemlik bir zorba olurdu, öyle kalırdı. Hızır yine çocuk katili olur, öyle kalırdı.

Cehriyyecilik (Fatalizm). İslam’da hep tartışılır ya, KADERCİLİK, CEHRİ görüş vb. İşte bu İslam Ortodoksluğunun da sonunu getiriyor. Cehriyeciler derler ki: “Rüzgar eser, yaprak kıpırdamaz.”

A ihtimaline göre yaprak kıpırdamıyor. Ama yaprak yerine B ihtimali olarak >>> RÜZGAR kıpırdatılıyor (yani estiriliyor). AB ihtimalinde ise yaprak kıpırdıyor, ama rüzgar esmiyor. 0 ihtimalinde ise NORMAL olarak rüzgar esiyor ve yaprak da kıpırdıyor. Bu dört doğru içinde biri HAKK olan doğru oluyor. Demek ki fatalizm iflas etmiş bir görüş. Eğer öyle olsaydı -yineliyorum-;

ALEMLERE örnek;

1. Musa ve Yuşa >>> Katil-maktul var mı gibi...
 
2. Kan grupları olan paralel alemler >>> 0-A-B-AB...

İkisini birleştirip örnekseyelim:

A aleminde Musa katil. (Yuşa’yı öldürür.)
B aleminde Hızır Katil. (yine Yuşa’yı öldürür.)
AB aleminde hepsi birbirine girift olur. (İki ayrı karışımdır çünkü.)
0 (sıfır) aleminde ise ne Hızır, ne Musa katildir, ne Yuşa öldürülmüştür, hepsi EN İYİLERDİR.

AB aleminde ise Yuşa bir canavardır. Anne babasını dinden çıkaracaktır, zalim bir eşkiya hükümdar olacaktır... Yani –Haşa- Rabbimiz fatalizmi dayatsaydı, bir kere hiçbir tevbemiz kabul edilmeyecekti ve illa ki bir cehennemi boylayacaktık.
 
İşte bu durumlara Borges, “Yolları çatallanan bahçe” diyor. Kuantumcular ise “Schrödinger kedisi paradoksu” diyorlar.
 
Şimdi “ALEMLERE zulmetmek istemez” üzerinde duralım >>> “Bunlar sana Allah’ın ayetleri.Hak olarak okuyoruz sana onları.Allah, alemlere zulüm istemiyor.”

Allah’ın DÖRT GERÇEĞİ, ama bunlardan bir tanesi (sonuncusu) HAKK oluyor, diğerleri iptal oluyor. (Musa ve Hızır katil olmuyorlar, yani AB PARADOKSU.)

AB’ye paradoks dememin nedeni var: Aynı kağıdı kaç kere yakabilirsiniz?? Yuşa’yı kaç kere öldürebilirsiniz?? Yani bu öldürülmüş ise, ikinci kişi KATİL olamaz. Peki bu süper uzay durumu nasıl çözülür?

Basit: Birinci adamın öldürmesini engelleyip geçmişe gidersiniz ve o kişiyi katilden önce öldürürsünüz. Yani katil siz olursunuz. Burada anlaştık mı? Ama halen ortada bir çift katil var! İki katili birden nasıl kurtarırsınız? (Aslında Yuşa ipucunu veriyor: “Balık canlandı ve gitti” diyordu ;)

> Maktülü ortadan kaldırırız.
> Yuşa’nın yaşaması gerek, katil(ler)in olmaması için.
> Yerine iyisini koyarak.
> Doğmamış öldürülemez.

Hepiniz doğruyu söylediniz. Cehri görüşün tersine, dört doğrudan bu sonuncusu  SEÇİLİYOR ve O HAKK (gerçek üstü gerçek) oluyor. Bu LEVHİ MAHFUZA yazılıyor ve KADER bu sonuncusu oluyor. Yani Yuşa İYİ ve sağ, ortada çifte katil de yok. Herkes sütten çıkmış ak kaşık!

Kaderin değişmesi de bir KADERDİR, hatta bunun da değişmesi bir kaderdir. YANİ şu: En son seçilen HAKK olan doğru, asıl KADERDİR.

Yuşa’nın anne ve babası eğer HAYIR duası etmeselerdi, bu da Arş ve Levh’i sallamasaydı... Ve de Hızır da Levh görevlisi olarak bunu görünce, A (Musa Yuşa’yı öldürdü), B (Hızır daha önce yuşayı öldürdü), AB (Chaos), 0 (Kimse öldürülmedi)...

Kur’an’da sık geçen İKİ bağ savaşları da bu esas üzerine yapılır. Yani A ve B ihtimalleri, arada bir “Vektör ihtimal” ve DOĞRUNUN galebe gelmesi (Sıfır ihtimali). Bu iki bağ mensuplarına “İki zamanlı” deniyor. Bu geleceğin dilinde >>> 2KAPI anlamına geliyor. Yani Zülkarneynler de ÇİFT (iyi ve kötü bağ).

2 Kapı, Siyonistler için JB (joackin ve Boaz), iki sütun olarak belirlenmiştir. (Jaeckin ve Boas vb diye de yazılıyor.) Bunun karşıtı olan WEMB için Two-Doors diye biliniyor ve Tudor diye isme saklanılıyor. Yani ZulKarnEyn’in bir tür geleceğe dönük çevrimi ve/veya geçmişe taşınmış ismi!

İşte bu DÖRT (kan-grubu gibi) ihtimaller ALEMLER evrenleri, geçmişe gelen tüm Tudorlar’ın diğer JB’ler ile savaşımından ibaret. Dünyada tarihe müdahale edilmeseydi, Dünya bilinen bir geçmişi ve geleceği yaşayacaktı. Ama JB ÖNCEDEN geliyor, tarihe müdahale ediyor, tarihi değiştiriyor.

Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment