20100102

WEMB/EKONOMİ

HİCR - 20: Ve cealnâ lekum fîhâ meâyişe ve men lestum lehu bi râzıkîn(râzıkîne). Sizin için de, sizin rızıklandırılanlar olmadığınız kimseler için de, maişetler (geçim kaynakları) kıldık.
HİCR - 21: Ve in min şey’in illâ indenâ hazâinuhu ve mâ nunezziluhû illâ bi kaderin ma’lûm(ma’lûmin). Hazinesi bizim yanımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Malûm (bilinen) bir kaderi (takdir edilmiş miktarı) olmaksızın onu indirmeyiz.
HİCR - 22: Ve erselner riyâha levâkıha fe enzelnâ mines semâi mâen fe eskaynâkumûh(eskaynâkumûhu), ve mâ entum lehu bi hâzinîn(hâzinîne). Ve Biz, rüzgârları (yağmur) yüklü olarak gönderdik. Böylece semadan su indirdik de, sizi onunla suladık. Ve onun (suyun) hazinelerini (denizleri, nehirleri, toprak altı ve toprak üstü su kaynaklarını, gölleri) oluşturan siz değilsiniz.
 
Kur'an'da hiç PARA sözü geçmez demiştim
(İki olay anlatırken altın para anlamında DİNAR sözü geçer sadece)... Ve TİCARET sözü geçer, ki çok dürüst ticaretten söz eder. Gayrı dürüst Müslüman tüccarlar için "Mezarlarından şeytan çarpmış gibi kalkacaklar" ifadesi kullanılmıştır.
 
Gelecekte Mighty (Mehdi)nin düzeni, ki şimdiden oluşturuluyor tarafımızca EŞİT eşgüdümlü bir sistem. 12 ana DİL birliği üzerine kurulu, ne vahşi aşırı zengin ne de bir tek yoksul var! Konfederasyonlar birbirini EŞİT olarak destekliyor ve refah açığını BİR HAVUZDA topluyorlar, yani beynelmilel bir İMECE var.
 
Rekabet yok, 12'lik bir ŞURA var.
Onun BloCongreSenate'si yani Monoblok bir Dünya Kongre & Senatosu var.
 
Makrodan öte bir ekonomi.
EcoPolTeCulTour deniyor/Denecek (Ha/vet)
 
Öncelikle çıkar yok, rekabet yok
herkes güle oynaya üretiyor ve eğleniyor.
 
WorlDollar var:
Altın'dan yapılı bir para
(Kur'an'da DİNAR)
 
Herkes bu wDollar'ın milyoneri
ama milyarder yok yoksul yok.
Herkes dolar milyoneri.
DİNAR=Altın para yani
WorlDollar ise manyetik bir biçimde kredi vb. içeriyor.
Kağıt para (Banknot) HİÇ yok!
Altın altındır satarsın, dönüştürürsün
ama kağıdı yakarsın kül olur gider.
 
Para üzerinde yazılı olan miktarı hak edecek bir elementten yapılmalıdır.
 
Bin dolar var ABD'de ama bin dolarlık ALTIN değil kağıt, yakarsan kül oluyor. Günün birinde US $ bizim zavallı TL gibi bir sarsıntı geçiririrse, o bir kağıt fiyatına inecektir.
 
Yani üzerinde magnetik okumalı WorlDollar (Almancası WelTaller)
hem reel, hem sanal bir MADENİ para-aynı zamanda bir kompüter bank.
Kur'an'da bunun adı var DİNAR.
 
Gelelim teknolojiye ki akıllara ziyan:
Dev büyükbaş hayvanlar ve devasa küçükbaş hayvanlar. Bir portakal büyüklüğünde kirazlar (Bunlar Kur'an'da haber verilir: Dikensiz Kiraz diye geçer). HER BİR BAŞAK BİN TANE verir diye Kur'an'da GELECEKTEKİ başaklar/Tahıllar da anlatılıyor. Bakara suresinde fil-dinozor iriliğinde İNEK de var.
 
Bakara 261: Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz dane bulunan yedi başak çıkarmış bir daneye benzer. Ve Allah, dilediği kişi için daha da arttırır. Allah Vâsi'dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir; Alîm'dir, herşeyi en iyi biçimde bilir.
 
Burada bildirilen 7 x 100 = 1 tane.
Yani gelecekte ekolojik kirlilik olmadığı sürece sıkıntı yok.
 
Gezegenler zaten komşu ülkeyi gezmek kadar emrinde olacaktır...
Ve gezegenler ile uzaya AĞIR SANAYİ def edilecek, Dünya temizlenecektir.
Dünya sadece çiftçilerin dünyası olacak.
Onlar da sibernetik robot gibi bir şeyler yani çiftçiler.
İnsanoğlu Cennet örneğinde verildiği ilkelerden yola çıkacaktır.
 
Cennet'te köşklerin çatılarında ORMAN vardır.
Bunun anlamı şu: İnsan nüfusu ormanları yok ediyor, yerine betonları dikiyor. Orman bitiyor, doğa dengesi yitiyor ama düzenli bir kentçilik ve nazım plan dahilinde tüm büyük site-apartmanların bir mahalle biçiminde yukarıdan tek çatı ile birleştirilip oraya fenni gübreli bir ORMAN inşaa edilmesiyle, ORMANI öldürmeyeceksin gelecekte, başının tacı yapacaksın ve YUKARI KATA ÇIKIP/TERASTA, BOLU ORMANLARI KADAR GENİŞ BİR ORMAN İÇİNDE tur atacaksın, piknik yapacaksın. O ayetler bunları anlatıyordu. Apartmanlar her açıdan güneşi görüyorlar. Sadece örneğin yüz büyük apartmandan oluşmuş bir çatı kompleksi üzerinde orman var. Bunun damı tümleşik.
 
Tarımsal alanda toprağa ihtiyaç duymayan,
yani bitkinin istediği tüm minarelleri bir su katmanı içinde,
deniz suyu kıvamında sunan hydra tarlalar
ve de hani şu halı desenleri katalogları vardır ya
renk falan seçersiniz, ya da boya renkleri, mozaik katalogları vardır.
O biçimde TARLALAR düşündünüz mü?
Kat be kat...
 
Bir yerinden (eksenden) zımbalı,
bir tarla yana kaçıyor,
alttaki ışık alıyor,
ya da soğuk hava şartlarında üstüste kapatılıyor.
 
Denizler okyanus çiftliği yapay atlantis çiftlikleri.
Dünyanın besini BALIK oğlu balık,
kaynıyor denizler balıkla, deniz mahsulleriyle...
 
Yani düşünürken bunları çok farklı düşünün.
 
Ay - uzay endüstrilerini...
Orada ağır sanayiinin kurulduğunu. Hammaddenin gezegenlerden sağlandığını, yani sınırsız olduğunu ve ağır endüstrinin uzayı kirletemeyeceğini (çünkü uzayın ekolojisi yoktur) Üstelik uzay bize her noktadan eşit uzaklıktadır. Eko sistemi olmayan uzayı isteseniz de kirletemezsiniz.
 
Yani BASİT düşünmemeye bakalım.
 
Kur'an'da adres bellidir. Sapasağlam dağları BİZ OTURALIM diye yaptı... Ve öyle bir edat kullanılmış ki "Hem üstünde hem içinde” diye geçiyor.
 
O Tibet ve Himalaya sistemi neye yarıyor?
Hiçbirşeye! Ama içini Nevşehir Kapadokya biçiminde dizayn edersen, sıcacık bir yuva oluverir dağlar. Ve dağlar güneş alır. Çünkü dağlar mağmadır/lavdır yani kayaç ve topraktır, kildir, kumdur, silisyumdur. Bundan CAM diye bir şey yapılıyor bilirsiniz! Eğer çok yüksek (fusion) basınç altında bir kayayı dıştan ve içeriden eşit basınç altında tutarsanız, onun adı yeşilimsi bir CAMTAŞI olur, daha büyük basınçlarda ise Tektit denen ve Tarık'ın da lumbozları olan kozmik ışınları geçirmeyen CAMLAR oluşacaktır. Bu camlar öyle serttir ki Boraks gibi en sert bir şey bile onu çizemeyecektir.
 
Bor madeni ise Merkür, Venüs, Mars ve Asteroidlerde bir de dev gezegenlerin uydularında öyle çok var ki! Dünyada pek az var. Olanın yarısı da zaten Türkiye'de...
 
 
Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment