20100109

ADEM&HAVVA / BİLİNÇ

Bu sistemi (Odanızı, kentinizi, dünyayı vb.) HIZLANDIRIN. Bitki, hayvan türleri, tüm insan popülasyonu ve eşyalarınız ve de SEVGİLERİNİZ (Allah'a, Resulüne, Eşinize, anne-babanıza, çocuklarınıza ve sılayı Rahime olan tüm sevgileriniz, tutkularınız da SİZİNLE BİRLİKTE A Y N E N korunur. Çünkü asıl olan Enerji ve madde (E ve m değil) C2=RUH'dur
 
Yani sevgileri tutkuları belirleyen enerji/madde beden (ceset) değil; doğrudan RUHUMUZ(Bilincimiz)dur. İster onlar yavaşlasın (Maddeye secde etsin) İster tersine biz hızlanalım (Enerjiye dönüşelim) sonuçta duygularımızı zihinsel boyut yani BİLİNÇ oluşturmaktadır.
 
Bazıları o kadar tutkuludur ki ve de tutkundur ki, İnsana aşık olabilirler, sanal evlilik yapabilirler (Beyindeki seks merkezlerini irrite ederek) Bu da onların çok tutkulu olduğunun göstergeleridir ve Gayrı resmi TIB konusudur. Tıb bunu ŞİMDİLİK kabul etmemekle iyi etmektedir. Çünkü bilimin gelenekselliğinin bozulmasına en başta ben karşıyım. Bilimin(Tıbbın da keza) sceptic olması çok yerinde bir durum
 
Cinleri beyni yoktur.
Bunun önemli bir sonucu vardır:
Beyin amaç değil araçtır.
Yani Ruh'un, cinin BEYNİ olmadan BİLİNÇLİ olması gösteriyor ki,
BEYİN SAHİBİ olmak şart değil...
 
İnsandaki beyin sadece vücut ile bilincin bir ARAYÜZÜ'dür. (Bilgisayardaki FACE gibi) Bilinç, cesedi (Bedeni) İŞGAL eder, böylece o bedene sahip oluruz. Şu andaki bedenlerinimizi İŞGAL etmiş bulunuyoruz. Çünkü üflenen ruh, üflendiği NESNENİN işgalcisidir. Zaten Cennetteki bedenimiz bu değildi.
 
Bu sadece Maymunlar gibi "DÜNYA ŞARTLARINA" uyumdan ibarettir. Tüm hücrelerimiz, aslında BİRER tek hücreli mikro organizmadır. Arı kovanı gibi, Karınca yuvası gibi SEMBİOZ olarak ortaklaşa bir araya gelmişlerdir. Hücrelerde de öyle mitokondriler hücreden bağımsız başka bir HAYVANCIK'tır.
 
Yani beden fonksiyonlarıyla birlikte RUHUN bir arayüzüdür. Hiç bu açıdan bakmayı denediniz mi? Vücut bizim değil (Demir tozları) emanet. Acaba Doktorlarımız bu bakışa nasıl bir tepki vereveklerdir?
 
Herneyse. Cinlerde BEYİN yoktur(Yani beyin salatası olarak, sakatat olarak çıkarılan beyin bulunmaz.) Beyin ARAÇTIR, ışıktan hızlı olan bilinci arayüz olan NEFSE (Işık hızındaki Kirlian bedenimize) ve oradan da CESEDE amortisörler gibi HAFİFLETEREK ulaştırır
 
<> İnsanın ruh boyutunda cinlerle rezonans olması halinde beyni kullanmaz mı?
 
HIZLI olan onlar. Onlar kullanabilmeye daha avantajlıdırlar. (Vesvese veren şeytan, vesvasil Hannas(ı anımsayınız) Biz(Madde) onlara (Enerjiye) vesvese ve vehim veremiyoruz Ama onlar verebiliyor. Dolayısıyla BEYNE hakim olmaları daha kolay. Bir çok Ruh hastalığının nedeni bu şeytani telkinlerdir. (Paranoya gibi)
 
Akıl hastalıkları ALLAH'tan'dır ve kişi sorumlu değildir, çocuk kadar saf ve günahsızdır. Ama Psikolojik hastalıklarda CİN etkisi vardır. (Psikopati, Psikoz vb.) Elbette buna bizim vücudumuz da katılır. (Örneğin pisko-nevroz'un nevroz=Siniri ilgilendiren bölümü gibi) Psikoz kendi başına vesveseden etkilenirken, psikonevroz'da kendi katılımımız da vardır. Histeris (İsteri ve tetari) ise Cinlerin sinir sistemine etkilerinden meydana gelmektedir.
 
Nörolojik tarafımız elektriksel (Pion elektriği) olduğundan romatizma, lumbago, siyatik, gut vb. gibi acılı rahatsızlıklarım ise klasik deyimiyle YEL (Cin=Enerji rüzgarı) sonucudur. Ama bunlar tedavi edilebilir.
 
Ara Bölüm
Alternatif Tıp
 
Amino salisilat asitleri, Kirlian bedenimizi (Nefsim, fotoğrafı çekilen ara yüzümüz) üzerinde kanı sulandırıcı etki nedeniyle bir rahatlık yaratmaktadır. Çünkü tüm rengarenk kirlian noktaları, şampanya rengine doğru homojen bir karışım halinde görünmektedir.
 
Kısacası Aspirin denen şu meret , tüm sinirsel ağrılara iyi gelmektedir, kanı (ve dolayısıyla Kirlian bedeni) regüle etmektedir. Aspirin anı kurtarır, iyileştirmez. Mesela kansere iyi geldiği söylenmektedir. Oysa aspirin doğrudan PSİKOLOJİ bir regülatör olarak KİRLİAN bedenimize (Nefsimize) DİREKT etki etmektedir. Aspirin sanıldığının tersine PSİKOLOJİK bir ilaçtır. Kanseri vb. TEHİR etmektedir. Kirlian bedenimiz (Nefsimiz) Kodein, Kafein, Karoten ve Kakao'yu da aspirin gibi yatıştırıcı ve regülatör ilaç kabul etmektedir.
 
Oysa Tein (Çay) böyle değildir. Çay içildiğinde Kirlian beden (Resmi çekilebilen Nefs) yatışmamakta, tam tersine çiçekli ve cırtlak desenler oluşmaktadır. Tabii her etkinin bir tepkisi vardır. Mesela Amino salisilat gruplarında mide, sübop görevini oynamak istemektedir. Bu da gastrid hatta ülser sonuçlara neden olur.
 
Kafein ve Peyote otunda METİL oranı aynıdır. Thein maddesi bu bakımdan metilenden değil Etilenden sayılagelmektedir. (Kirlian alan resimleri görüntülenebildiğinden bunları kolayca tes edebilirsiniz. Etil alkol ile metil alkol farkı gibi , Çay ve Kahve baş başka tabiatları vardır. Kahvenin zihni açıcı etkisi vardır. (Alkole oranla çok azdır, Alkolün MENAFİ=Yararlı yanlarından biri de budur)
 
Bunları biyolojik olarak değil; biyo-elektromagnetik olarak RESİMLEMEKTEYİZ. Dolayısıyla ilaçlar ve eczaların etkileri, aslında KİRLİAN ALANI regüle etmekten geçiyor.
 
Uyuşturucular METİLEN ALKOL gibi davranıyorlar (Öldürücüdür) Ama içki ETİL ALKOL olarak regülatör olarak katılıyor. Her meyveden her sebzeden bu alkolü zaten alıyoruz. 7 kilo üzüm (Ki helaldir) yerseniz ve mide asidi onu mayaladığında artık "Sarhoş" olduğunuz için namaza yaklaşamazsınız. Evin yolunu zor bulursunuz ;) İçmeden sarhoş olursunuz... En iyisi üzümü 6 kilo yemek ve bir litreden az sirke içmek gerekli (Fazlası sarhoş ediyor, Hans söylemedi demeyin, karışmam! Allah'ımız S A R H O Ş sevmiyor. Benden söylemesi!)

Ara Bölüm
Algı
 
Gelecegin tibbinda "Koloni hastaliklari" yaninda bir de "Zaman vurgunu, zaman sok dalgasi sendromu, zamanda VEN (Toplar damar=Zamanda geriye yolculuk) Zaman gezmeninde apopleks Ve beyin ile ilgili üçyüz kadar yeni terim de var.
 
Yeni bir çag yeni bir hastalik literatürü olusturur. Bilimin tikanmasi=EL ALIM (tanri) IN HIÇ YARATILMAMIS OLMASIDIR. O yoksa bilim de tikanir ya da hiç baslamaz.
 
Alginin mekanizmasi nedir?
Beyin merkezleri mi?
Göz yanilsamalari veya görme bozukluklari mi?
ALGI (sezin ve idrak)
 
 
Cinler gittiler Ay'a ve orada KEHF ve RAKİM oldular. Krater (Soğumamıştı) içi sıcak ortamı çok sevdiklerinden, KEHF oldular. Bir de o bölgeye RAKİM (Bir anıt ) bıraktılar. Dünyadan bakılınca görünür ümidiyle... Ama elbette görünemezdi. O garip yapının resmi var. Ayda'ki o acaip tepenin fotoğrafı ya da linki var mı sizlerde? (Cinlerin Rakim'i) Hani gölge oyunlarıyla insan başına benzeyen.... Anıttan öte bir koca tepe o!
 
Cinler (Süleyman hikayesinden biliyoruz) ayetlere göre çok güçlüler. İfrit denen bir grup var ki, Dalgıçlık yapabiliyor, deniz dibindeki maden yumrularını ve kayalarını getirebiliyor, dev HEYKELLER ve eşyalar yapabiliyorlar... (Süleyman Cinleri böyle teshir etmişti. Ayetlere bakınız.) Neyse onu bulursunuz. En azından bir yerlerde görmüş olmalısınız. İki gözü, burnu ağzı olan bir insan başı. Koskoca bir tepe
<> Ağzı açıkk insan yüzüne benziyordu
Evet o, bir doğa harikası değil. Bazı şeyler YAPAYDIR. Yapaylar konusunda hem Süleyman'ın ayetleri hem de Kehf suresinin RAKİM bölümü ipuçları vermektedir. Eğer candaşlar Kehf suresinde 7 uyurların bittiği bölüme doğru olan ayetlerde "Bir mescid yapalım, bir bina yapalım" kelimesini anamsarlarsa YAPAY Harikalar (Rakim'in 7 anlamından biri bu) dünyasıyla tanışacaktır.
 
<> Böylece, Allah'in va'dinin hak oldugunu ve gerçekten kiyametin, kendisinde süphe bulunmadigini bilmeleri için (sehir halkina ve sonraki insan kusaklarina) onlari buldurmus olduk. (Onlari görenler) Kendi aralarinda durumlarini tartisiyorlardi, (bir kismi) dedi ki: "Onlarin üstüne bir bina insa edin, Rableri onlari daha iyi bilir." Onlarin isine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmaliyiz" dediler. (21)

Ne diyor?
Şimdi, bunun altına hemen Kamer suresinin 50-51.ayetlerini yazmalısın
<> Bizim emrimiz, bir göz kirpma gibi yalnizca 'bir keredir.' (50)
<> Andolsun Biz sizin benzerlerinizi yikima ugrattik. Fakat ögüt alip-düsünen var mi? (51)
<> . Kiyamet saati yaklasir, ay yarilir; onlar bir delil gorunce hala yuz cevirirler ve: "Suregelen bir sihir" derler. 54/3. Yalanlarlar da kendi heveslerine uyarlar. Ama her isin karar kilacagi bir sonucu vardir. 54/4. And olsun ki, onlari bu hallerinden vazgecirecek nice haberler gelmistir. 54/5. Bu haberlerin herbirinde ustun hikmet vardir; ama uyarmalar fayda vermiyor
 
Şimdi parantezlerden arındılım:
Böylece, Allah'in va'dinin hak oldugunu ve gerçekten kiyametin, kendisinde süphe bulunmadigini bilmeleri için onları buldurmuş olduk. (BULDURMUŞ!!!!!) Kendi aralarinda durumlarini tartisiyorlardi, dedi ki: "Onlarin üstüne bir bina insa edin, Rableri onlari daha iyi bilir." Onlarin isine galip gelen ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmaliyiz" dediler.
 
Kur'an C İ N L E R İ N de Kur'an'ı
Resulullah efendim onların da Resulullah'ı
Şimdi Kehf'i ve Kamer'i bir de C İ N açısından düşünelim. Aya gidildiği oraya BİR İMZA / İŞARET bırakıldığı apaçık bellidir. Ay'a imza konmuştur. Bu imzalar türlü türlüdür. Mesela bir tanesi. Onlarin isine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmaliyiz" dediler. (21) uyarınca yapılan ANIT-TEPE'dir. Ayetin insanlara özgü diğer anlamları da bu kadar şaşırtıcı. Ama onları bir başka söyleşimize erteleyelim.
 
Unutmayınız ki AY (The Moon) sadece bizim ay değil; her gezegenin AY'ını kapsıyor. Mesela Jüpiter topraksı değildir, gazsı gezegendir ve çekim öyle güçlüdür ki, neredeyse her şey orada iki boyutludur (Pestil gibi basılmıştır, kalkanbalığı gibi olurdu filler ve dinezorlar) Ama İO ve Europa gibi topraksı AY'larda insanlar konuşlanacaklardır. Her gezegenin kutupları mutlaka SU içerir. Kanallar oluşur.
 
Yani ARZ =TÜM GEZEGENLER'dir (Necm=Yıldız'a ayak basılmaz, Güneş de bir yıldızdır.) AY'da gezegendir, yani ARZ'dır. Tüm K A M E R 'lerde güneş uydusunun uydusu anlamına gelir.
 

Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment