20100109

BEYİN / ARAÇ

<> Hala günümüz tıbbı bilinç, olayını açıklayamamıştır. Beynin içinde limbik sistem ruhumuz: zevklerimiz,isteklerimiz, cinsellik, öfkeyi kodluyor ancak bilinç beyin sapında Retiküler Formation denen çok grift henüz anlaşılamamış sibernetik sinirsel ağlardan oluşmaktadır. Bilinç Allah'ın bir lutfudur.

Dediğiniz gibi beyin bir araçtır amaç değildir.
Beyin asla ve asla düşünce üreten jeneratör değildir.
Bir örnek vereyim:
Bir kedi ile bir köpek bilirsiniz birbirinin düşmanıdır. Kediyi seviyorsunuz, bu arada deney gereği birden kurt köpeğini içeri alıyorsunuz. Kirlian alanında, kedinin içindeki o ışıklı kedi (Nefsi) kamburlaşıyor ve saçakları diken diken oluyor. Yaklaşık 2,2 salise sonra bu intikal süreci bedene taşınıyor. Önce sanki fantomu kamburlaşmış olan kedinin, bu kez de fizik bedeni kamburlaşıyor ve korkutur bir hal alıyor.
 
Örneğin beni birdenbire korkutuyorsunuz. Benden önce parmağımın ucundan çektiğimiz rengarenk aura, birden sapsarı oluyor. Sonra da benim ten rengim sararıyor. Ya da tersine, beni sinirlendirdiğinizde ya da utandırdığınızda, önce parmak fotoğrafım kızarıyor, sonra da yüzüm kızarıyor. Halbuki sararmak ve kızarmak tansiyon değişmesiyle (Düşmesi ve çıkmasıyla) bağlantılı değil midir?
 
Yani beyin sadece bir aracı. Ancak o olmazsa hiçbir şey olmuyor, çünkü bedden bir makine ve makineyi yöneten ise sanal şoför olan Ruh'un, direksiyonu olan beyin.
 
Beyin araçtır, amaç değildir.
<> Önce ruhta yaşanıyor sonra beyin aracılığıyla bedene yansıyor, doğru mu?
 
Evet bu böyle, bize sonradan yansıması, bedenin ruhu yönetmediğini tam tersine bilincin bedeni yönettiğini gösteriyor.
 
<> Hocam bahsettiğiniz durumlar hayvanlar için geçerli. Ancak insan düşünebiliyor bunun nasıl oluştuğunu henüz bilemiyorlar. Frontal korteks düşüncenin merkezi. Ama düşünce süreçi nasıl başlatılıyor belli değil
 
Hayvanlarla ortak bir düşüncemiz var:
İyi bir hipnozitör, rastgele (sokaktan geçen) bir köpeği hipnoz ediyor, ona "Şu eve gir, şu fırını aç içindeki, telefon rehberini bana getir" diyebiliyor. Köpek de mutfak kapısından giriyor, fırının kapısını ağzıyla açıyor ve telefon rehberini getirip hipnozitöre veriyor ve hiçbirşey oylmamış gibi yoluna devam ediyor. Çünkü o bir sokak köpeğiydi.
 
Düşüncenin harflerle anlatılan bir dili yok. Düşünce bir RESİM yazı gibi. Hipnozitör esir içinde bir resim çiziyor. Köpeğe hiç girmediği evin , fırının, rehberin RESMİNİ çiziyor. Yani düşüncenin bir dili yok. Biyosfer olarak her canlıyla (Bitkilerle bile) paylaştığımız bir yapısı var.
 
Bitkiler de düşünüyor, korkuyorlar, endişeleniyorlar. Kendilerine bakan kişi hastalandığında onlar da hastalanırlar. Bu biyosfer (Kur'an'da Tayyar sema=Uçucuların üst limitine kadar süren bölge) bizim akvaryumumuz gibi.
 
Telepati de orada vukubuluyor. Bir aslan saatlerce oturup bir sürüyü izliyor.
İlginç olan şu, ölümü hisseden daima hasta bir hayvan oluyor. Aşırı huzursuzlaşıyor. Fazlaca hareket ediyor. Sürü koşuyor ve onu aslan ya da aslan ailesi yakalıyor. Av ve avcı arasında bir telepatik bağ var. Avcı zevk için değil, doymak için yiyor. İnsan ise zevk için öldürüyor:-((
 
Bu kadar ayrıntı içinde şunu söylemek istiyorum: Hayvanlarla birlikte Vital olarak aynı şeyleri (Beslenme, savunma üreme vb.) düşünüyoruz.
 
Ama ön alın lobundaki bir boşlukta sanki gizli bir "Görünmez beyin var"
Zaten düşünce denen şey, çabasız bir süreçtir. Şu anda düşünüyoruz, kalori gerekmiyor, gece rüyada düşünüyoruz, (Aksi halde rüya görmezdik) Ömürboyu düşüneceğiz, öleceğiz, düşünen mekanizmamız olan bilinç DÜŞÜNMEYE devam edecektir. Kabir azabında ya da sefasında, alemi Ervah'ta, hep ama hep düşüneceğiz. Yeniden yaratılacağız yine düşüneceğiz. Ebediyen cennet ve cehennemde düşüneceğiz. Düşünmek için hiçbir çaba gerekmiyor, O kendinden olan bir süreç. Bakın şu halinize/halime hep düşünmüyor muyuz?

İnsanın hayvandan farkı şu:
BİLİMİ düşünebiliyor.
Bilimin, uygarlık oluşturmanın, görgünün ve sosyal boyutların kesinlikle içgüdülerimizle (Üremek gibi) ilgisi yok. Sadece insana verilmiş bir yeti. Eksi bedenimiz (Bilincimiz, Kur'an Ruh diyor) aynadaki bir görüntümüz ama ters : kalp mesela sağda.. Buna suptil duble deniyor.
 
Onun bizimle iki bağlantısı var. Birincisi beyinle ortak bir kesişim/bilmeşim alanı oluşturuyorlar. İkincisi çok tuhaf ama bir GÖBEK bağı. işte bu ikisiyle fizik beden (Ceset) ve para-fizik beden birbirine bağlanıyorlar.
 
<> Madde ile Maddeötesi bedeni bağlayan GÖBEK bağı ne anlama geliyor açabilirmisiniz?
 

Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment