20100109

CENNET&CEHENNEM / CİNSAN

<> İNSAN kelimesi ve ins, nas, nisa , (ya)sin kelimelerinin anlamları nedir? Ve bu kelimelerin "insan" kelimesi ile ilişkisi var midir?
 
Kelime kökü İNS. İnsAN onun genellenmiş biçimi. Nisa dişi insan vb. Ya Sin'deki sin harfi ince S'dir. (peltek se veya insandaki Sad değil)
 
İnsan kelimesinin en en en bastaki kökeni GEN kelimesidir. Yani Ademce GENS arapçadaki biçimiyle CİNS bu aynı zamanda BEDEN içermeyen TÜM NEFSİN adıdır.
 
Cinlerin bedeni NEFS'leridir. (Kirlian matrixi) İnsanların bundan başka ayrıca bildiğimiz bedenleri vardır. Bu ikisine ENERJİ ve MADDE bir arada (eşdeğer diyoruz.)
 
GENS içinde Cin (saklı gen gibi) ayrıca ENS (ins=Maddi bedenli) kelimeleri var.  İlk yaratık kuşkusuz CİNSAN denen bir fundemental yapıydı.
 
Nefsin fazları vardır. Saf nefse Cinlerde CİN, insanlarda Hannas dahil türlü isimler veriliyor. Ama insan kendini İNSAN olarak HANNAS'dan ayırmalı, yani nefsini şeytan nefsiyle EŞİT kılmamalıdır.
 
<> Insân, Sin+Elif ile yazılıyor; Nâs ise, Sin ile; doğrusu Sad mı olmalı, yoksa Sad ve Sin neredeyse ayni, başka bir harf mi?
 
Sin yanına gelen elif, eğer üstün alırsa ince harf olmasına rağmen Sa gibi okunur. (Elif olmasaydı se okunacaktı/Arapça bilmeyenler için yazıyorum-ukalalık kabul etmeyiniz lütfen.)
 
GENS(an)da iki harf vardır ki bunlar arapça'da yoktur. Biri G diğeri de buradaki S. Bu sona gelen S. Nebati alfabesinde Ç ile kaynaştırılıyor. Mesela Gens fakat gençe gibi. O yüzden Arapların kafası karıştığında başı SAD'ları sin diye, bazı sinleri de Sad diye okurlar. (BaST kelimesini hatırlayınız.) Bunun nedeni Ç harfinin olmamasıdır.
 
Latinceden örnek: -tion son eklerinde S ve T yer değiştirir veya S okunan ce eki (regence-regentation gibi) oraya bir S harfi sıkışır. Bunun nedeni GENS'deki gibi Sanskritçe liyazon etkisidir. (Daha önce gen, genom, genosid, genesis vb. ile CİN, CENnet, CEN'in vb.nin AYNI OLDUĞUNU yazmıştık hatırladınız mı?)
 
GEN kelimesi içinde salt ENERJİ (zaten cin, Genii, Gnom vb. de cin demek) ama GENS içinde >>>cin+insan yani C İ N S kelimesi hemen göze çarpıyor.
 
C'yi ayırırsanız kalan insan BEDENİ oluyor, her ikisi de CANN içeriyor. CAN’lı kelimesindeki gibi sankritçe bu JAN (Can da okunuyor Jan'da...Janina mesela Canlılık demek CAN ve RUH aynı şey gibidirler. Ruh>>>Üflenen
 
CAN'da üflenenin yeni yuvası anlamında. Yani Allah ruhundan üfler. Nereye üfler? Sizdeki CAN'a buraya kadar da anlaştık mı?
<> JOHN ismi ile ayni kategoride mi kaptanım, yani oradan mi geliyor kelime koku olarak
(Zaten YAHYA adına gelecektim.) Yahya bir lakap/Allah’ın ismini almış ayrıcalıklı biri. Hatırlayınız Allah HAYY sıfatı ve muHYi adına sahipti. Anımsadınız mı?
 
Allah Yahya'ya SIFATINI vermedi, adını(n işlevini) verdi. Yani HAYAT VEREBİLİR'di ve nitekim Isa CAN'landı.
 
<> St John Baptist
Hatta İsa Lazarus gibi bazı ölüleri de CAN'landırdı. (yuHYi etkisi) (veya İHYA etkisi. (İhya etmek hayat vermek demektir. Yahya da budur.))
 
Allah’ın HAYY sıfatı
Muhyi adı
Yuhyi fiili
ve Yahya adı
 
Allah'in ruhundan üflemesi ve GENS kelimesinin Kur'an'daki geçen biçimi: CANN. Bunu da yazar mısınız? (Çünkü bu GENS/Cins adının ortak paydasıdır.) Mesela CANN'ı da ateşten (enerjiden) yarattı..." gibi bir ayet lütfen.
 
<> 19/7 Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adi Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık.
<> 19/7. Ya zekeriyya inna nübessiruke bi gulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya
ona hiç kimseyi (ALLAH ADI OLAN MUHYİ İLE) adaş yapmadık.
Benim sorduğum CANN biçiminde yazılan ve genelde cinlere mal edilen kelime... Bu kelimeyi yarı-yanlış olarak CİN+LER biçiminde çeviriyorlar yani çoğullaştırıyorlar.
 
<> [055.015] [E0] Bir maric ateşten de o cannı yarattı
<> [055.015] [E1] cinleri de maric (halis ateş)den.yarattı;
<> [055.015] [E2] Cinleri de hâlis ateşten yarattı.
 
Evet teşekkür: CANNI yarattı. Bunun arapçası lütfen.
<> 55/15. Ve halekal canne min maricin min narin.
Evet CANN. İşte bu kelime ve ayrıca CİNLERİ de ATEŞTEN yarattı diye devam ediyor. GENS veya CİNS veya cinsan veya C A N kelimesini (canlilik gibi) farkettiniz mi?
 
Maricin min narin Bunu CANN'ın enerji hali olarak çevirebilirsiniz.
Maricin>>>CİN BEDENİ olan NEFS'i (cannı) anlatıyor. (Yani canlı enerji-bunun tersi cansız enerji- mesela elektrik cansız enerji ama Cinler canlı enerji gibi...)
 
Şimdi en başa gidelim:
1. Kûn deyince OLAN cansız şeyler
2.Allah ruhundan üfleyince (ani genişleyen) evren malı canlılar.
 
Yani KUN (ol) üzerine CANLILIK üfleniyor. RUH zaten var olan bir şey. Ama bunun yukarı hologramları (ilahi matriksleri) var. En yukarıda KUTSAL RUH (Ruhülkuddüs) ki Isa Mesih'e üflendi-sadece onda var- o bir KELAMULLAH (Allah kelimesi)dir. Bunun altında KUTSALLIĞI kişinin iradesine bırakılmış üflenen ALLAH ruhu var. (Adem'e üflendi... Mesela İYİ anlamında Habil'e; kötü anlamında Kaabil'e tecelli etti.)
 
iyi>>HALIFE
kötü>>Muhalefet diye algilanacak.
İnsan ikisine açık, ikisi de olabilir. Ama EŞİT olamaz. Yani bir kere iman, bir kere selam vb. yerine mutlaka iki kez bunları pekiştirmek zorundayız. (Bildiğimiz şeyler ama ola ki bilmeyenler veya unutanlar olur diye tekrarladım.)
 
Yani ne idügü belirsiz bir RUH var ve NÖTR halde duruyor. Halifeliği (iktidarı) veya muhalifliği, ihtilafı (muhalefeti) siz özgür iradenizle seçiyorsunuz. İmanınız var -güzel- bizim mesturelerin de rahibelerin de imanı var (aynı) ama ihtilaf ŞERHİ koyuyorlar.
 
Mesela rahibe İMANINA rağmen Ruhlül Kuddüs-baba-oğul üçgeni kurarak bu imanını HALİF değil (hanif değil) muhalif olarak ortaya koyuyor. Ama Hanif biliyor ki: "Ey iman edenler iman ediniz" diye iki kez iman etmesi gerektiğini çok iyi biliyor. Ama mesture bilmiyor. Kredisi bitmiş yani...
 
Bu iyi-kötü potansiyeli altında da GENS (cins cinsan diye bileşenleri olan CANN keyfiyeti duruyor. Ruh'un altında birden CAN kelimesine geldik. Allah'tan başlayarak buradaki NEFS ortak paydasına kadar her saydığım HAYY(at) sahibi diri...
 
Şimdi yukarıdan aşağıya diri olmayan (enerji ve madde olan) bedenlere gelelim. (Cesedi düşünün, diri değil, sadece bir kütle.) (Bu anlamda BEDEN dedim.)
 
<> Saf enerji ,hiç bir madde ile etkileşime girmemiş (nur enerji) aldığı programına göre bu adları alıyor insan-cin-melek diyebilir miyiz efendim?
Evet.
 
RUH+TAKYON BEDEN'i oluşturan NUR enerjisi=MELEK
Yani takyonlar EKSİ kütledir, fakat bu eksi kütlenin de En NOOR denen bir enerji formu var. Bu bizdeki gibi NEFS değil! Kiramen denen bir MİSALDİR. (Kelime kökü hem Kerim adı (ikram, keramet vb.) hem de Sanskritçe KHarma (holoGRAM'ın gram adı buradan geliyor, Krama'nın yunancası Gram)) Şimdiki hintçede Kharma. (belki Web'de vardır, bir bakınız lütfen) Kharma veya karma.
 
<> karma:Etymology: Sanskrit karma fate, work
<> the force generated by a person's actions held in Hinduism and Buddhism to perpetuate transmigration and in its ethical consequences to determine the nature of the person's next existence
<> Budizm ve Hinduizmde insanin iyi veya kötü kaderinin dünyaya daha önce gelişinde yaptığı iyi veya kötü hareketlerinin sonucu olduğunu savunan öğreti; kader, talih. ,karma öğreti.
 
Evet işte bu... Tam karşılığı insanin doğum öncesi olan RÜYET yaşamı. Yani bizim Kalu Bela'nin RÜYET'i gibi. Sen neden iyisin ben neden kötüyüm? İlk Kharma tezahürü Habil ve Kabil idi. Biri Halife olurken diğeri de Kharması itibariyle
muhalif oldu. (Allah'a muhalefet etmek anlamında, ihtilaf anlamında.)
 
Bizim kaderimiz belli değil miydi?
Hani Kalu Bela'da biz unutturulmak şartıyla dünyaya sınav için bırakıldık ve döndüğümüzde KADERİMİZİ ya da fatal choise'umuzu kendimizin seçtiğini görmeyecek miyiz? Cehennem veya cenneti veya üst cenneti kendi özgür irademizle seçtiğimizi ve kendimize KADER yaptığımızı idrak etmeyecek miyiz? ?
 
Kharma işte BU RÜYETIN adı.

Yani yaşam bir hayal (Halo uzay sahnesi) ve bunun Kur'an'daki karşılığı (7 anlamından biri olarak-diğeri Kerim-ikram vb.) KİRAMEN'dir Bir çifttir. Kiramen Katibiyn de bir çift. Kiramen>>>İkram edilen veya Kharma anlamında (Yunancası -gram olan) kelime. Lütfen Kiramen kelimesinin geçtiği bir ayet yazar mısınız?
 
<> 82/11. Kiramen katibiyne.

Evet.. Bunun devamını lütfen
 
<> 12. Ya'lemune ma tef'alune.
<> 13. Innel'ebrare lefiy na'iymin.
<> [025.072] [E0] Ve onlar ki yalana sâhid olmazlar ve lâgve rastgeldikleri vakit kerîmâne geçerler
<> [082.012] [E0] Her ne yaparsanız biliyorlar
 
Onlar bir çift melek. Antitakyon ve takyon olmak üzere onlar sanal x,y,z eksenlerinden olusmuş maddenin tam tersi olan bir HAYAL varlık gibi (bize göre orası hayal. Oraya gidince burası hayal.) ve burada KİRAMEN ve melek birleştirildiğinde HOLOGRAM'ı (holygram, cinlerinki hollowgram) ve de KATİB>Bir katip, Katibiyn>>İki katip. Neden sekreter deniyor veya illaki öyle anlamalıyız?
 
Bir hologramı veya bu evren koordinatlarını NEYE ÇİZERSİNİZ?
 
<> 80/16 daki sefere:yazılı anlamına gelmiyor mu ?
<> Secret record.
Sanskritçe Sferis (yunanca sphere) Riemann uzayın adı. Bunun eş anlamlıları Kubbe, Kürre vb. Ama YUKARIDAki adı Sefere. Sefere altında Kubbe. Bunun altında da Kürre var. Bunların dizilisine (içiçe küreler) veya riemann uzayı katmanlarına aktarissefere (Aktarissemavat gibi) çaplar, kuturlar diyoruz.
 
İkinci olarak sefere kelimesi statik olmayan, yer değiştiren, dönen veya dinamik anlamına geliyor. (Seferiligi de buradan çıkarabilirsiniz)
 
Bir şeye OL der o şey oluverir. O şey NOKTA halinde veya tek boyut veya iki boyut
düzlem halindedir.  Bu haliyle CANSIZDIR
 
<> sphere:Etymology: Middle English spere globe, celestial sphere, from Middle French espere, from Latin sphaera, from Grek sphaira, literally, ball.
 
Ama o KUN dediği şey’e Allah ruhundan üflediğinde o şey birden ÜÇ BOYUT ANI şişer ve CANLANIR, canlı-bilinçli oluverir. İşte bu KÜRRE biçiminde anı şişmeye SEFERE deniyor veya bizdeki modelin adıyla
1. Riemann küresel uzayı
2. Bigbang'den sonraki ANİDEN ŞİŞME teoremi

Bunları 1980'lerde kitaplarımda anlatmıştım. 95 yılına kadar karşı konuldu ani şişme teoremine, ama bugün kanıtlandı... Yani kesinkes kabul ediliyor. Bilimde böyle duraksamalar vardır ve çok komiktir: Mesela bana ÖZEL RELATİVİTE teoreminin yılını ve formülünü bulabilir misiniz? Einstein neyi bulmuş?
 
<> 1905de yayınladığı özel relativite teorisini
Evet. 1907'de kabul edildi. O makalede bir tek formül var. O basit formülü soruyorum. Pekala GENEL RELATIVITE teoremi hangi yıl?
 
<> 1916?
Evet. Belki Einstein biyografisine girerek bulabilirsiniz.
<> Einstein, 1905'te Özel Relativite'yi, 1905-1915 arası Genel Relativite'yi geliştirerek uzay-zaman.. diyor.

Evet birincisi 1907'de ikincisi de Nobel ödülü aldığı, 1921'de onaylandı. Neyse, buna hazırlıklı olmanız gerekiyor. Bunu bir başka zaman ele alalım. (Şimdiki konuyla
bağlantısı yok.) Ama şunu anlatmak istedim: 1905'de özel relativite ile 1915'deki genel relativite arasında kaç yıl var?
 
<> 10
On yılda Einstein, ilk formülünün içler dışlar çarpımını yaparak E=mc2 olduğunu buldu. İlk formülü ise E/m=c kare idi. ;) On yılda bunun içler dışlar çarpımını bulmuş. Komik değil mi? Bu on yıla acırım hep!
 
<> Gelecekten gelen biri bunu bilmiyor muydu?
 
Geleceğin ihtiyacı olan formülleri BU ÇAĞDA buluyor. Ondan sonra gelecek kabul edip öğreniyor. Mesela WEMB kurallarını koyan tek başımıza BİZLER idik, oradan getirilmedi. İbrahim atamız da kuralları koydu-ki bizimkiyle aynı. (Hanif din kuramları) Allah da kabul etti. Yani gelecekten 3M'den 5M'den gelmedi. İbrahim atamız istedi. Allah da KABUL etti. O kuralları Atamızdan sonra BİZLER ve bizlerden sonra da iki boynuzun öteki ucundaki 3M, 3+1M, 5M kabul etti. Bunu hissettiniz mi?
 
Biz birinci CORN (boynuz veya Karn =Zamanız) M'ler ise boynuzun ötekisi 'ikinci corn/karn). NEDEN biziz, SONUÇ onlar. Her ikisinin EŞİTLENDİĞİ durumda da Almighty (Artık Hızır bu adı alıyor.) her ikisi yani zamanın efendisi ya da OL=ÖL birleşmesi.
 
Yani bir günün bin yıl olması ile gelen GENEL eşitlenme. (Hyperrelativity) Kalu Bela bu takvime göre yürür. Yani secde ettiğiniz anda, o salisede hem orada, hem burada hem ölüp dirilerek Mahşer’de aynı salisede oluyorsunuz.
 
Çünkü neden ve sonuç AYNI AN'dalık haline geliyorlar. Yani neden ve sonuç arasındaki C hızı aşılmış, herşey Gri hiçlikteki gibi (Tarık seması) aynı anda herşey olmuştur.
 
Süperrelativity, Süper uzayı (Super Space/Asagi misal alemi kuantum tünel ve köpükleri) kapsar. Orada her an OL=ÖL halinde tüneller oluşum halindedir. Orada sonsuz tane evren olur ve/veya ölür. (Bigbang ve/veya Big Crunch)
 
Ne zaman NEDEN ve SONUÇ ayrışır?
Eğer ışık hızından YAVAŞ giderseniz.
Nasıl yavaş gidersiniz?
Basit: Evren artık mahşer tipi (De sitter) değildir. Aniden şişmiştir. Şişkinlik, yukarı ve aşağı (veya aşağıların aşağısı vb.) kavramları getirir. Böylece bir noktadan ötekine gitmeniz zaman alır. Yani "ZAMAN" alır.
 
Balonu Doomday ile patlatın, yeniden gök ve yer yapışır (birleşir). Böylece SPACE(uzay) koordinatları kalır ama artık ZAMAN içinde bir yere gitmeniz gerekmez.
 
<> Işık hızında olduğu halde notrinolarin kestirmeden dolaşmadan yol almaları bile cinlerle farklı yol kat etmelerini getirir.
 
Rahman33'de GENS (Cinsan)a aktarissemavat çizgilerinden çıkamayacağımız bildirilmiştir. Ama ilahi takvimde bir gün bin yıl olunca cin ve insan (GENS/cinsan) ikisi de EŞZAMANLI olmuş olur. (Synchronization)
 
GUT teoremi uyarınca ANİ şişme 1995'den sonra tamamen kabul edildi. Artık birleşik alanlar yerine Grand Unified Theory kabul ediliyor.
 
(GUT) bu süpersimetri sonucunda evrenin ANİDEN şişmesi gerekiyor. Zaten ayetlerdeki "Allah ruhundan üfledi" de bunun ilahi misali Evrenler (ki sonsuz tane) süper uzayda var. Ama cansız külli sey'in noktacıkları/nun'lar. Onları CANLI kılan bigbang değil.
 
Bigbang=OL emridir. Ama CANLAN emri ANİ ŞİŞME (Ruhundan üflemesi)dir. (Allah ruhundan üfledi, veya Adem konularında.) Bu konuda ayet bulabilir misiniz?
 
<> 66/12 Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem'i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi de içten bağlananlardan oldu.
<> 38/72 "Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin."
<> 32/9 Sonra, ona bir biçim verdi ve ona kendi ruhundan üfledi. İşitme gücü verdi, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükredersiniz!
<> 15/29 "Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın."
<> Enbiya Suresi 91. Ayet Ve o, cinsiyet organını/ırzını titizlikle koruyan kadın. Onun bağrına ruhumuzdan üfledik de kendisini ve oğlunu âlemler için bir mucize yaptık.

Bakınız ki OL cansızı, ruhundan üflemek de CANLIYI yaratıyor. Yani GEN durumundan VÜCUT durumuna geçen bir ani ŞİŞME sözkonusu Cansız için OL emri cansızı canlı kılmak için ise ayrıca ANİ ŞİŞME (Nefhi ruh) gerekiyor. Bunu net anladık mı?
 
<> [003.049] [E0] hem Beni İsraile bir Resul olarak, söyle ki: ben size rabbinizden bir âyetle geldim, ben size çamurdan kus biçimi gibi bir mahlûk biçerim de içine üflerim, Allahın izniyle derhal bir kus olur, yine Allahın izniyle gözsüzü ve abrasi iyi eder ve ölüleri diriltirim, ve evlerinize ne yiyor ve ne biriktiriyorsanız size haber veririm elbette bunda size şüphesiz bir âyet vardır eğer iman edecek iseniz
<> 002.117] [DI] Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah’tır. O, bir işin olmasını dilerse, ona ancak «ol» der ve olur.
<> 2/117. Bedius semavati vel ard* ve iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun
 
(Sünnetullah böyle şeylerdir. Ayetlerdeki misallerin bilim ile AYNILAŞTIRILMASI.)
<> Nefhi ruh, SULTAN ile alakalı mıdır?
Yukarısı (ARŞ ve direkleri, Kürsi=Kürsü)
Bunlar riemann değil, lobatçevski değil. Bunlar doğrudan ÖKLID'dir. Riemann bir kürede küre yüzeyine hapissinizdir ama öklid Düzlem çarpı Z dikmesinde YUKARI alınırsınız. Yani bir düzleme (mahşer) verilen bir noktadan bir tek DİKME (Z=Sultan dikme) çizilebilir. Böylece yukarıya (üç sınıfın İKİSİ yukarıdadır) çıkarılırsınız.
 
Çıkamayanlar
ya arasatta (mahsur meydanında) kalır
ya da negatif dikme ile çukura (cehenneme) düşerler
SULTAN kelimesi burada ÖKLID'i anlatıyor. Oysa riemann gauss ve lobatçevski uzay modellerinde siz küre yüzeyine hapissiniz. Oradan asla çıkamazsınız. Yani bir sultan kuvvet yoktur. Riemann uzayda hiçbir paralel çizemezsiniz, ötekinde ise sonsuz yani yine sıfır paralel vardır.
 
Oysa ÖKLID (kürsi gibi Ars gibi) öklidyan uzayda o yüzeyden çıkıp YUKARIDAKİ düzlemlere (İlki cennet, bunun üstünde de Sidre bunun üstünde de Sabikun ve bunun üstünde de Ars Düzlemi var) çıkabilirsiniz. İşte Cennet'ten Sabikun'a dek bu düzlemlere giden Z dikmesi (asansör gibi) sultan güçtür.
 
Melek bedeni olan takyonlar ve melek enerjisi olan nuru anlattık.
Aşağıda enerji ve bunun canlısı olan NEFS vardı.
Bunun altında da her üçünü barındıran İNSAN (madde) kategorisi var.
 
CİNS kelimesi sadece cinsiyet demek değildir. İki temel öğeyi veya iki bileşenli bir kombinezonu anlatır.
 
Mesela E(enerji, Cin) = m (madde, insan) x C2 (Takyonlar/meleklervb.)
 
İkisi CİNSANdır. (GENS) Zaten genesis>>Yaratılış kelimesi de budur, yani Saskritçe GENS'den gelmektedir. Diğer yığınla türevi var. Zaten GENNEH de cennettir. (G harfi olmadığından ve H yerine Tü yazıldığından) Cennet=Bahçe olmuş. Cenneti bahçeye indirgeyemeyiz.
 
Mesela WEMBERS ve ve VAMPyrs de birer cenah (cennet, cephe, cenah çifti). Allah nizami ile siyonizmin bir çatışması. Yine GEN'den gelen Generation (Zürriyet) ve çok iyi bilinen bir kelime>>>GENERAL (umumiyet) (Her cen) Genetik bilimi, gynosid vb. Yani saysam sabah olur. En bilindik biçimi de CENİN (embrio).
 
Gerçekte cennet nedir biliyor musunuz? ÜTOPYA kelimesidir Yani öyle paradix paradise falan da değil. Utopia'nın sözlük anlamına bakabilir misiniz?
 
<> Gerçekleştirilmesi olanaksız tasarı ya da düşünce; hayal.

KÖKÜ nedir onu da bulabilir misiniz?
 
<> TPY mi?
 
Hayır, yani sözlüklerde bu nereden gelmiş. (Mesela maymuncuk kelimesi yani açkı, maymundan gelmiş, Mouse ise bilgisayarlara Fareden gelmiş)
 
<> Etymology: Utopia, imaginary and ideal country in Utopia (1516) by Sir Thomas More, from Greek ou not, no + topos place Date: 1610
<> 1 : an imaginary and indefinitely remote place
<> 2 often capitalized : a place of ideal perfection especially in laws, government, and social conditions
 
Evet buldunuz. CENNET demek veya arapçasıyla KUTB ????? KUTUB nedir? (etimolojisi lütfen.)
 
<> İşlerin görülmesine veya insanların doğru yolu bulmasına vâsıta kılınan büyük zât. Dünyâ isleri ve madde âlemindeki olaylarla alâkalı olana medâr kutbu (kutb-ül-aktâb), din ve irsâd isi ile vazîfeli kılınana irsâd kutbu denir.
 
KUTUB evliyaların kendi aralarındaki payeler değil. KUTUP'tur öteki kutup. (Esfeli safilinin TERSİNDEKİ yukarıların yukarısı.)
<> Kutup; mıknatıs kutbu;birbirine zıt iki kuvvetten biri;mat. iki vektörün kesiştiği sıfır noktasi. celestial pole kuzey kutbu. positive pole müspet kutup.south pole güney kutbu. terrestrial pole arz kutbu. be poles apart birbirine zit olmak. ,kutup.
 
KUTB zaten arapça... Yani kutup dediğimiz... İşte Ütopya budur. Y+top+ia. ya eki ÜLKE anlamında, baştaki Ü okunan Y harfi>>>ÖTEKİ demek, topluca KUTUP, yukarı kutup, üst kutup.
 
İşte bilinen CENNET budur ve terminolojimize dünyaca girmiştir ve SULTAN'in diğer misal ve bilimsel adıdır.
 
<> U harfi mi Y harfi mi ? UTOPIA... "öteki"- "other" demek kaptanım?
 
Y>>>Ober, Hyperon, Oberon, Overall gibi OVER kelimesi yani topu da öteki ikisi birden (Çanakkale gibi) birleşince KUTUP demek. Kutup+ya (kutup ülkesi gibi) Hologramın öncül şartlarından biri (Katib'in çizdiği hologram) ve ÖKLID bir uzayın tanımıdır. (Bu anlattıklarımın çoğu Matrixçiler için-gelecekte-)
 

Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment