20100109

CENNET&CEHENNEM / KADIN

Kur'an'da sanki kadınlara karşı bir tavır var mı?
Evet VAR!

Ama nedeni de var:

Bir NEFS'den (proto-insan)yaratıldık. Bu ilk insandır. Bu insan adeta bir yumurta gibi düşünürsek, kabuğu-zarı, akı ve sarısı vardır. İşte bu ilk insan İKİ BAZDA, ÜÇLÜ kombinezon ve DÖRTLÜ-SEKİZLİ BİNOM AÇILIMLAR içeriyordu.

Önce ikili BAZ:

1.Yumurtanın sarısı
2.Kalanı/diğer bölümleri

Örneğin Civciv, yumurtanın sarısı içinden EMBRİYO olarak büyür ve ne zaman çıkacağını bilir: Yumurta içindeki saydam besin bölümü (Pişince yumurtanın akı olan bölüm) besin içeriğini tüketince, artık besini dışarıda aramak üzere kabuğu gagalar...

Yumurtanın AKI ve KABUĞU vb. olan kısım için bizler parabiyolojide "YY" cinsini oluşturacak materyal diyoruz. Yumurtan bir hücre ise, bunun çekirdeği anlamına gelen sarısı, temelini bu YY'den aldığı için, sarısı içinde Y öğesini de taşımaktadır. Ama yumurtanın sarısı X özelliğindedir.

YY materyaline bizler HURİ (Hourie, houri, kyrie, küri) diyoruz. Eğer YYx ise bu dişi huridir (Huriye, Vildan, Valküri) Eğer YYy ise bu erkek huridir (Ğılman, German) Bu iki cinsi şimdilik gözardı edelim.

Gelelim Yumurtanın sarısına yani XXXY (XY) olana...

Bu ERKEK-İNSAN demektir çünkü XY içermektedir. XX olsaydı, Y içermeyecekti ve sadece KADIN-İNSAN (Nisa) olarak kalacaktı. Ama amaç bu değildi. Erkek ve kadının oluşması için ERKEĞİ temsil eden XY esas alınmıştır. Ama varlık daha çok XXXY olduğundan SANKİ
DİŞİLİĞİNİ TEMSİL EDEN X'den üç tane vardır. Y ise tek başına kalmış gibidir. Buna rağmen o yine de ERKEK-İNSANDIR. Bu bir çelişki değil mi dir? Hem dişiliği ÜÇ misli fazla hem de buna rağmen ERKEK sayılacak?????

ASLINDA HERŞEY, SADECE "MEMELİ" SINIFINDAN OLMASI İÇİN planlanmıştı. Bunun için erkekler de MEMELİDİR (Mammalia)

İşte üç adet X (Yani XXX) ilk insanda (Yani XXXY'de) bunun için vardı.

Aslında o sadece PROTO İNSANDI, Pre-human idi. Daha erkeklik dişilik YÜKLEMEMEMİZ gerekecek. En başta ilk primitive varlıkta X değil Y doğurgandı. (Şimdi bunun tersi)

XX cinsi (Kadın diyelim) içinde Y unsuru olmadığından ancak yine kendisi gibi KADIN olan
bir XX oluşturabilir. Bu da amaca uygun değil!

Fakat, XY cinsi (Erkek diyelim) içinde X unsuru olduğundan KADIN (XX) da ERKEK (XY) de oluşturabilir. (Bu, amaca uygun!)

En başta DOĞURGAN olan ne tuhaftır ki ERKEK idi. Bundan SONRA da hep DİŞİ doğuracaktı.
Böylece "Tavuk mu yumurtadan; yumurta mı tavuktan çıktı?" sorusunun da yanıtını bulmuş oluyoruz.

İlk pre-insan, XXXY kombinezonu taşıyordu. İkiye AYRIŞARAK bölündü:

1. ADAM (Adem=XY) ve
2. OYA (Havva, eva=XX)

Yağ tabaka, sinir ağının çokluğu, dişi genital organları rahim ve göğüsler ile estetik denge değerleri kadına ayrışırken; Kas tabaka, az sinir ağı, erkek genital organları erkekte kaldı. Göğüs güdükleşti, kalça daraldı, Rahim yok oldu vb.

OYA iki adet XX taşıdığından son derece sinirli ve buna bağlı olarak aşırı duygulu, aşırı duyarlı, panikçi, bol gözyaşı ve (Kas azlığından gelen güçsüzlüğünü telafi etmek için) mızmızcı ve kıskanç bir yapıya TAPU aldı. Kadın artık mağaranın bekçisi ve içişleri bakanıydı.
Erkek ise Kaslı olduğundan fazlaca kaba ve agresif, az sinir yapısı dolayısıyla hoyrat ve duyarsız, mızmız yapamadığından kadını döven ve ayrıca söven, ağlamayı beceremeyen, sanıldığının tersine az kıskançtır. (Erkek erkeği kıskanmaz, ama kadın kadını hiçbir erkeğin
anlayamayacağı kadar kıskanır. Özellikle rakibe ise her türlü ince hesapları yapar.) Erkek dışarıda kaslarıyla nafaka için çalışan dışişleri bakanı olarak misyonunu üstlendi.

Cennet'teki sünnetullah şudur: Aile/içişleri BAŞKANI kadındır. Yani ailenin reisi dişidir. Cennet düzeninde anaerkil aile söylemi emredilmiştir. (Başta Yahudi ve Araplar, büyük çoğunluk bunun tersini yapmışlardır.)

Artık Pre-erkek ve pre-kadın dönemi başlamıştı. (X)ler güzelliği temsil ettiğinden kadın İKİ KEZ güzeldi. Erkek ise bir kez güzeldi (Sadece yakışıklı/handsome ama cinsi latif değil)

Bakın ADALET daha buradan bozuldu!
Kadın en büyük silahı edindi, GÜZEL oldu.

Erkek bir daha üretken olamadı, doğurgan olamadı. Rahimi yoktu, göğüsleri süt vermediğinden eşine yardımcı sütanne bile olamıyordu. Bakın ADALET daha en baştan bozuldu.

Kadın sıcak mağaranın içinde her tehlikeden korunmuş ve rahat iken, erkek doğa şartlarında Mammutlarla boğuşuyordu. Çoğunlukla kolu bacağı kopmuş olarak dönüyordu veya ebediyen dönemiyordu.

Bakın adalet baştan bozuldu! Kadın sürekli güvenlik ve konfor içinde. (Ama bakıyor çocuklarına, günlük işleri o yapıyor)

Kadının çift XX kökenli yapısı onu ÜÇ kez cinsel doyuma ulaştırıyordu: Hem beyin, hem genital, hem klitoral orgazmı üçünü birden yaşıyordu. Erkek ise sadece bir tek orgazm tanıyordu: O da kadındaki klitoral orgazm. (Sözkonusu organ kadının mini-erkek organıdır.) Üstelik kadın sınırsız ilişkide bulunurken (Erkekde beyin orgazmı olmadığından ve materyal tükettiğinden) sınırlı ilişkide bulunmaktaydı. Bakın adalet baştan bozulmuş!

Sadece bu mu? Erkekte üreme içgüdüsü yine BİR TEK'dir. Kadında ise üç içgüdüdür: Erkek "Babalık içgüdüsü" diye bir şeyi hormon olarak hiç bilmez, (Sadece lafta bilir) asla tanımamıştır. Ama kadında "Annelik içgüdüsü" diye ekstra bir içgüdü var. (Diğerleri iltifat edilme=beğenilme ve himaye motifleridir) ve Bu erkekteki üreme duygusundan BAMBAŞKA bir motivasyondur. Biyolojik, organik, harmonik bir EXTRA tad/lezzettir, inanılmaz bir keyiftir.

Hz. Süleyman'ın annelik içgüdüsü yoktu. Ama huzuruna gelen iki kadın "Bu bebek benim" diye iddia ettiler. (Bakara 282 içindeki kadınları ilgilendiren bölüm, aslında Süleyman'ın adaleti kıssasında yer almaktadır.)Bu gerçek annedeki ANNELİK içgüdüsünü ve yalancı olanında ise "ANNE OLAMAMAKTAN doğan evrensel KISKANÇLIĞI.

Candaşlarım şu sırrı iyice inceleyiniz: İki kadın bir bebeğin annesi olmak iddiasındaydılar. O dönem savaş vardı. Saraydaki erkekler dahi savaştaydılar. Süleyman ise müttefiklerinin gelecek ordularını beklediği için geride kalmıştı. O sırada iki kadın "bebek benim" diye başvurunca, önce Süleyman adreslerini istedi. Sonra o adresten kadın şahitler getirtti. (Erkekler savaşta) sayısız kadın şahit gerçeği SÖYLEMEDİLER, "Biz görmedik, karışmayız vb. diye şahitlik yapmadılar. Hatta birisi anneleri bile karıştırdı. Bunun üzerine Süleyman ss, bebeği ikiye bölme ve her bir parçasını bir anneye vermek gibi bir yol bulduğunu söyleyince sahte anne buna razı oldu. gerçek anne "İstemem onun olsun, benim yavruma kıymayın" dedi. Bu İBRETLİ ŞAHİTLİK kıssasını en az üç kere düşünmenizi arz ederim.

Dönelim konuya:
Pekiyi bu extra motifleri erkek niye bilemez/anlayamaz?

Çünkü erkekte Rahim yoktur. Yani ALLAHIN EL R A H İ M adı yoktur erkekte! Adalet baştan bozulmuş! Erkekte neden bu mübarek ismin adresi olan rahim ve ötesi organlar/üç karanlık ve Nefhi Sur armağanları YOK! vb. vb. vb.

Tabii adaletin denkleştirildiği durumlar da var: Mesela erkek seçicidir. (Evlenme teklif eden, kadının peşine takılıp, izleyen ve kur yapan odur-hem de binbir naza karşılık-) Bu adaletsizlik-gibi- Oysa kökende, bir tek YUMURTA, yüzmilyon sperm içinden birini SEÇMEKTE ve içeri almaktadır. Yani kökende seçici olan kadındır. Erkeğin bu avantajını da elinden almış! Erkek, over'e Türkiye nüfusu kadar "erkekçik" gönderiyor. Hiçbirinin SEÇME hakkı yok.

EVET, bu saydıklarıma bakınca, KADIN ü s t ü n d ü r ! HAKEM olun bakın, kim üstün?

Kim diyebilir ki, Allah kadınları necis, hor ve aşağılık yarattı diye? Hele ki Havva ss koskoca Adem soyunun ANAERKİL başkanıyken!

Gelelim ilk oluşumdaki CİFİR (numerolojik) değerlerine. Sayı takımımız 1 ve 10 (0)olduğunda, son sayıdan ilk sayının kare farkları olan EŞLENİKLER alınır.

10 kare-1 kare = 100-1 = 99
9 kare- 2 kare = 81-4 = 77
8 kare- 3 kare = 64-9 = 55
7 kare- 4 kare = 49-16= 33
6 kare- 5 kare = 36-25= 11

(Bunun devamı sanal matematiktir 5 kare - 6 kare gibi)
(Bunun nedenlerine girersem iki kitap olur. Çünkü konu cifir denen çok değişik bir yüksek matematik.)
Bilmemiz gereken şu:

En küçük değer olan 11 bazında bir eşlenik olup,
99, 77, 55 sonuçları HURİ cinsi için YY (YYy, YYx)
İnsan tabanı ise 33
Cin tabanı da 11 sayısıyla sembolize edilir.

Bizi insan tabanı ilgilendiriyor: Yani 7 kare - 4 kare = 33 durumu...
Kadını temsil eden XX>>>iki adet 16x2=32'dir.
İkisi de reel olduklarından üsüste toplanırlar 32 ederler.
Erkekteki X'de 16'dır. Ama Y=49'dur.

Aritmetik olarak sanki toplam 65 gibidir. Fakat, x ve y burada biri artı diğeri eksi olduğundan 49-16= 33 cebirsel toplamı olarak sonuç verir. Veya XX/XY (veya tersi) denkleminde x'ler gider geriye x ve y kalır. 16/33 gibi (veya tersi olan 2 tam 1/33)
 
Cifire göre bir erkek (33) bir kadının (16+16=32) durumunda iki X'den bile 1 fazladır. Üstelik X kadında toplamayla toplanırken, erkekte Y'den çıkarılmaktadır. (Çıkarılmayan tersine toplanan Y'ler Huri cinsi içindir. Burada da yukarıdaki diyagramı yürütürseniz sanal/imajiner matematik başlar. Zaten ÖTE taraf bize göre sanaldır.)

Erkeğin iki üstünlüğü vardı:
1. Baştaki DOĞURGAN-bir kereye mahsus-ERKEKTİR.
2. Bir erkek CİFİRSEL BAZDA İKİ KADINA EŞİTTİR!
ANCAK>>>>>>Cennetliklerin erkekleri 33 yaş kadınları da 16 yaş görünümünde olacaklardır. Ama bu da erkek aleyhine bir ADALETSİZLİK olup, yukarıdaki iki maddedeki erkek üstünlüğünü gidermektedir.

3. Şeytan direkt olarak ADEM'e etki edemedi. Endirekt olarak Havva'yı ayarttı, Havva'da Adem'i ayarttı. Çünkü erkekteki Y unsuru Huri unsurudur ve şeytana karşı koyar. Ama XX ögeli kadın karşı koyamamıştır. Adem'in X'inden yararlanarak, yasak meyveyi yedirmiştir.

Erkeğin soğukkanlı, daha ciddi (moda cahili) daha heybetli ve vekarlı oluşu yanında, paniklemeyip o ana göre değil, uzun vadede ileri görüşlü olmasının nedeni Y ögesidir.

Mesela bir hanım fare gördü mü panikler ve çığlıklarla masa üzerine çıkar. Ama erkek (askerde) o fareyi yakalayıp bir de yemek zorundadır. (Ben Eğridir'de tutup yedim.)

Şu üçü dışında geriye kalan, aklınıza gelen HER NE VARSA daima KADIN ÜSTÜNDÜR!
Sırf bu yüzden Vildan denen HURİLER -kadın olduklarından- en üstün cennet varlıklarıdır.

(Ancak, sadece insanla üreyebilirler, oradakiler multycopy kardeşlerdir erkeklerle... Aralarında evlilik ve üreme bağı yoktur. Bu bakımdan Huri ırkı İNSAN cinsini iştiyakla
beklemektedir. Orada ne bir insan ne bir cin eli değmemiş huriler'den söz eden ayetlerin anlamı budur)

Allah kadına iki kez MODA bahşetmiştir. Cennet'te Libaslar (Elbiseler) ve SÜNDÜZLER. Kadın kuşkusuz modayı izleyecek. Cennetten yadigar. Ama erkeğin (Bakım dışında) böyle bir zorunluluğu yok.

Eşlerimize, kız çocuklarımıza ayda bir kaç kez elbise alırken zavallı Hans halen üç yıl önceki takım elbisesini giyer. (Yoksulluktan değil, kendime cimriyimdir. Herkese ise son derece eliselekim. Bilen bilir. Reklam değil.)

Sündüz ve libas

Bu iki TERİM kadına Modayı helal kılmıştır. Helal de olsun! Çünkü önce NEFS (İnsan) yaratıldı. Bunlardan iki cins çıktı. Kadın kendini görmek için ayna kullanırken erkek ise kendinden ayrılan o güzelliği hep karşısında görmektedir. Yani kendini seyretmektedir. Kadın erkeğin aynasıdır, özlemidir, tek bir beden iken ikiye ayrılmasındaki Karşıt cinsidir.

Kadın ve erkek birbirine aşık olmaz! Sadece "Öteki yarısını bulur" birleşmeye çalışır yeniden İNSAN olmak için. Bunlar gizil duygulardır.

Her sayının bir kodeksi var. Ben bunları "İç-dış/yukarı-aşağı" diye tasnif ettim ki laf uzamasın diye...

Ama çok merak ediliyorsa bunları cifir olarak da kodlarım:

Bir deneyelim: 9 sayımız var. Bunların ortasına 5 düşüyor. (Cinsiyetsiz nötr) 5 aynı zamanda determinanttır. (Det.360 anlamında-ki 360'ın türlü özelliğini biliyorsunuz, son derece evrensel bir rakam ve bir fazlasıyla (361)19'un karesi) 5 rakamı erkek ve dişi değildir. (Homo-neutral sex)

Beşten büyük rakamlar erkeği; küçük rakamlar ise dişinin pysche'sini kodlamaktadır. 9 ve üstündeki toplamlar da her iki cinsteki ve her canlıdaki beslenme-savunma-üreme içgüdülerini temsil eder. (Ruhu hayvani de deniyor)

Ancak, bunun ötesinde ortak olmayan şeyler var.

1-kod: Kadında BEĞENİLMEK ve İLTİFAT EDİLMEK içgüdüsü vardır ve Güzelliği sık sık vurgulanılmalıdır.

6-kod: Erkek bu duyguya yabancıdır. Hiçbir erkek iltifatı dişinin anladığı biçimde beklemez.
Hatta ısrarcı iltifatlardan sıkılır. (Anneler oğullarına çok iltifat ederler, bu evlatlara ter döktürür, gına getirir.)

2. Kod=Kadın=Himaye edilmek içgüdüsü: Kadının doğasında kesinkes "Himaye edilmek" içgüdüsü vardır. Yani kadının adı "GELİN"dir, (Gidici anlamında)

7. Kod: Hiçbir erkek himaye edilmek istemez. Gülünç gelir, komik gelir. Erkeğin görevi "Himaye etmektir, himaye edilmek" değil. (Elbette burada ekonomik koşulları konuşmuyoruz. Örneğimiz bu çağlara göre değil; mağara yaşamı SADELİĞİNE göredir.)

3.Dişi kod: Annelik içgüdüsü (Geçen Chat'de değinmiştik)

Kod-8 Erkek : Anlamı babalık içgüdüsü yoktur. Bunun yerine Annesine olan bağlılık vardır. (annesi tarafından doğurulmak, vücuttan özdeşlik almak ve anneden süt emmek vb.) Tüm erkekler annelerine aşırı düşkündür. (Bu Oidipus kompleksi değildir.) Ama kadınlar babalarına düşkündür. (aşırı değildir.)

Kadınlardaki ekstra duygular=Kod/4
Bunlar bekaret korkusu (İnanılmaz abartırlar)
Hamile kalma korkusu (Yaşamlarını zehrederler)
Ve üç yönlü üç katlı doyum olayı.

Ve aslında biyoseksüel doyum-ki bunu hiçbir erkek bilemez ve yabancıdır. Bu beyinde biter. Bu üçüncüsü son derece ruhsaldır ve çok gürültülü patırtılıdır. İşte beyindeki özel bir merkez (Cifir tablomuzdaki 7-49-77 zigzagları) söz konusu rakamlar boyunca bazı noktalar erkekten fazla uyarı alır. (91=G noktası (son nokta) 13x7=G noktası direkt kadın beynine bağlıdır.)

Bütün bunların dışında bir başka doyum da vardır ama nötr/cinsiyetsiz ve doğal olmadığından (5 kodeksi) konumuzla ilgili değildir.

Erkekte XY doğasındaki x sadece üreme içgüdümüzle ortak payda oluşturmaktadır. Kadındaki öteki X ise Y karakterindeki erkeğin meçhulleridir. Bunlar vital anlatımlardı.

Mekanik olarak da bilinçaltı şöyle konuşmaktadır:

Kadın, güçlü kuvvetli erkek ister. (Himaye edilmek içgüdüsü)
Erkek ise "Ne güzel bir kadın" diye düşündüğünde "Çocuklarım güzel olacak" demektedir.
"Saçları çok gür=Hormon yapısı çok iyi, kısır olma riski yok"
"Gögüsle ve kalçaları çok iyi=Çocuğumu emzirecek sağlıkta ve leğen kemiği geniş yani doğum yapacak özellikte"

Elbette bu bilinçaltı konuşmaları ve konuşturmaları sonsuza kadar gider. Burada amacım "Kodeksleri" anlatmaktı. Erkek ve kadın ayrımının garip bir penceresinden baktım ve baktırdım sadece...

Bu arada konu ile ilgili sorularınızı alabilirim. (Makul-mantıklı soru lütfen)

<> Cennet de var mı bu doyum?

Evet Cennet'te Allah özellikle erkeklerdeki 2/3 oranındaki noksanlığı giderecektir. Kadın ve erkek 3/3 (Tam) ve sürekli doyumda olacaklardır.

<> Öteki dünya da üreme olmadığı halde bu doyumun amacı...?

Cennet mekanında bildiğimiz anlamda BESLENME yok. Yani bir kuşu vurup, pişirip yemiyorsunuz ve tuvalete çıkmıyorsunuz. Acıkıyorsunuz, o kuş size yönleniyor, bir biçimde içinizden canlı olarak geçiyor ve size inanılmaz lezzetler veriyor. (O kuşu dört parça halinde öldürüyorsunuz sonra da çağırınca o yeniden toplanıp yoluna devam ediyor.)

Buna şaşırmayınız, çünkü CENNET yasaları büyük patlamadan esinlenmeden daha önce OLUŞTURULMUŞTUR.

Kuş örneğini şunun için verdim: Cennette yemek yok ama KUŞ var. Üreme içgüdüsü yok ama seks var. Bu özdeşliği anlamanız için örnek verdim. OK??? Üreme içgüdüsü olmaksızın seksüalite ve yemek olmaksızın doymak fiillerini anladık mı?

<> (kodex in türkçe karşılığı var mı?)

Decode da deniyor.
Açımsama
Açılım
Şifre çözümleme
Deşifre etme

Zip Code DİYE BİR ŞEY DUYDUN mu?

<> Şifreyi açabilmek için gereken kodlar mi?

Ben ZİP'leri (Genetik kodların psikolojik yansılarını) açtım. Mesela 91 asal değildir. Ama asal iki sayının çarpımı olan bir bileşendir.

<> Şimdi, Kodex 91 = 13 x 7 denildi.Buradaki 13 ve 7 neyi temsil ediyor hocam?

Bunlar 7 (Memeler) ve 13 (Klito) çarpımı 91=G noktası (Tüm erkekler g noktası cahilidir.)

G'ye yapılan akupress (Basınç) sadece kadındaki seks merkezini dolaysız direkt irrite eder.
Yani bir tür akupunktur gibi etki eder falan filan... Onun için konulara girmiyorum.

<> hocam yemek olmaksızın doymak sebepten önce neticeyi yaşamak mıdır.?

Sevgideğer, bir kuşun dört parça edildiğini ve çağrıldığını söyledim. Toplanıp geldiğini anlattım. Bunu bir yerden anımsıyor musunuz?

<> hz. ibrahim

Evet ... O kuşun durumu Cennetteki beslenme biçimimize bir GÖSTERGEYDİ. O kuşların adı (Bıldırcın falan deniyor) ve yanında Kudret helvası vb. Bunu da hatırladınız mı?

<> evet meyveler de var.

Ve su da var.

<> içkiler var, şuruplar..

Cenneti Allah İbrahim'e ve Musa'nın sürgündeki kavmine yaşatmış, yani onları "DOYURMUŞ"tur. Kısaca benim meramımı anladınız değil mi?

Bunları "İÇGÜDÜ OLMADAN DA ZEVK VE HAZLARIN" olabileceği Cennet yaşamı olarak sundum.

<> Yani hormonlar olmadan da yaşandığı mı?

Orada TEK PARÇA olacağız.
Hormon-Hücre-Böbrek vb yok.
TEK hücreli bir organizma gibi
Kristal bir tek parça/monoblok taş gibi
yani tırnağınız olacak ama, vücut ile bitişik
kökten uzamıyor
mideniz ağrımıyor
çünkü ayrı bir parça değil
bir elmas gibi tek parçayız
Orada KUANTLAŞMA (Parçacık olma) durumu yok

Paranın kökeninde KADININ süs eşyası vardır.
(Beşi biyerde en eski takıdır.)

Süs eşyasını takarak, hem estetik açıdan ve varlık açısından görüntü veriyorlardı. Hem de takılara kendilerini CÜZDAN yapıyorlardı. Böylece hem aksesuar hem de Jeton yerine geçen para olgusu ortaya çıktı. Yoksa ALTIN neden bu kadar değerli olsun ki?

Bugün evrende en değerli şey Altın, platin taşlar falan değil... Boraks diye bir şey... Ama işlerliği yok... Bor madeni yani... Altın bir ihtiyaçtır. Ve Kadın ihtiyacıdır.

Kadın niçin Altın takar?

O Cennet içgüdüsüdür. Oradaki Havva anamızın GENOMUNDAN süregelen birşeydir. Tıpkı makyaj gibi...

Sündüz denen DOĞAL makyajlı bir DERİMİZ daha vardı en üstte... "Allah SOYUNUN (sündüzü bırakın) ve AŞAĞI İNİN" diye ilk ebeveynimizi sürgüne gönderdi. Kadın O DERİYİ unutmadı. Sürmeli, allıklı, uzun kirpikli, farlı vb. BU DOĞAL deriyi hiç unutmadı...

Ayetlerde Cennet'te takıldığı bildirilen Altın gibi soy elementli takıları da unutmadı.. Havva'nın GENLERİNDEN bu ikisi kadınlara geldi... Ve yaşıyor...

Erkekler bir bitkinin gövdesi (kahverengisi, ya da yaprağı) Yeşili. Fakat kadınlar illa ki pembe, mor, turuncu, kırmızı çiçeği...

Makyajda, giyim kuşamda (Moda) bu kural hep vardır. Kadın rengarenk olacaktır. Olmalıdır da...Kahrolsun karaçarşaf! Siyah çiçek hiç gördünüz mü?

Libas=Cennet elbisesi

Ama Sündüz=SOYUNDUĞUMUZ, yani bıraktığımız, buraya getirmediğimiz DERİMİZİN adı... Gözlerin rimeli bugün papağan, tavuskuşu vb. de yaşıyor. Kadınlar ONU özlüyorlar...

Unutmayınız ki, HAVVA CENNET'te zaman aşırı yaşamış bir DİŞİ İNSANDIR. Ve Onun kızları ve de oğullarıyız.

<> Sündüz kur'an'da var mıdır acaba? ben aradım bulamadım...cahilliğime veriniz

Evet Sündüz diye ayrı bir deri vardır. Hangi ayetlerdeydi şimdi araştırırsam uzun sürer. En kısa zamanda bulur yazarım İnşaallah!

<> huriler vildan ların üzerinde ne tür ve renkten elbiseler var hocam?

Huriler Sündüz üzerine ŞEFFAF libas(elbise) giyerler. Orası buranın tersi olduğu için ve Huriler HELAL olduğundan Cennet kıyafetleri transparandır. 70 kat da giysen biri ötekini örtmez ve sündüzü yani o inanılmaz teni gizlemez...

<> 18:31 'Ulaa'ika lahum jannaat adn tajre min tah.tihim al anhaaryuh.allawn fehaa min asaawir min zahab wa yalbasuun thiyaab(an) khud.r(an) minsundus wa istabraq muttaki'iin fehaa alaa al 'araa'ik ni ma ath thawaab wah.asunat murtafaq(an)
<> Araf Suresi 27. Ayet Ey ademoğulları! Şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi,size de bir fitne musallat etmesin. Çünkü o ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz o şeytanları, inanmayanlara dostlar yaptık.
<> 76 21. Üzerlerinde yeşil-ince ipeklerle, sırmalı, kalın ipeklerden giysiler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir. Ve Rableri onlara tertemiz bir içki ikram etmiştir.

İLK İKİ İNSANA
Cennetteler
E Ş İ T L E R
Orada güç gösterisi yok
Orada ava çıkmak yok.
Orada kadının doğurması yok!
YANİ ERKEĞİN KADINA ÜSTÜNLÜĞÜ YOK.

Tıpkı peygamberler gibi. BİRİ DİĞERİNDEN ÜSTÜN DEĞİLDİR. Üstün diyen cehenneme yol alır.

İleride Cennet'e girildiğinde de KESİN EŞİTLİK VAR.

Bir kadın düşünün. Cenneti kazandı. Artık onun GÜNEŞ SİSTEMİ ÇAPINDA KOCAMAN BİR YEMYEŞİL CENNETİ VAR! O ONUN! Ve Kocası cehennemde yanıyor bu arada... Kurtaramamış.

KİM ÜSTÜN?
TAKVA ELBİSESİ GİYEN İNSAN ÜSTÜN.

Orada HATİCE ANAMIZ GİBİ KADIN AĞIRLIKLIDIR


Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment