20100109

CENNET&CEHENNEM / YARATILIŞ (İnsan)

İnsan yaratıldığında yalnızdı.
Kendisinden başka biri yoktu.
Bu asıl insandan üç cins çıkarıldı.
Erkek(Adem=XY)
Kadın (Havva=XX)
ve Huri (YY. Bu sonuncu insan türü
Cennet'ten yeryüzüne sürgüne gönderilmedi ve orada kaldılar.)
 
 
Rabbimiz, sadece "Ruhundan üflemek" istemiştir.
 
Ruhundan üflemenin kaynağı SAMED,
muhatabı ise NİMET (Mıknatıstaki S  ve N kutupları, gözünün önüne getirirsen, mıknatısın Güney kutbunun manyetik akıları, kuzeye doğru tek yönlü giden akılar ve karşıtı da Kuzeydeki Emisyon kutbu tarafından yutulan akılardır.)
 
Nasıl ki, anne (Rahim) ve baba (Rahman) hep bebeklerine (Kullarına) verirlerse karşılığında hiç bir şey istemezlerse, (Örneğin 6 aylık bir bebekten su isteyemezsiniz, 1 yaşındaki çocuktan yemek yapmasını isteyemezsiniz. O çocuğu armağanlarla=Cennet ile sevindirirken, yeri geldikçe de ceza ile (Cehennem ile) korkutursunuz. Ama Rahmetiniz öyle güzeldir ki, korkutmanız, blöfte kalır, ezici çoğunlukla çocuğunuzu bağrınıza basar çok seversiniz.)
 
Allah ile ilişkilerimiz budur. Çünkü Allah, anasız-babasız tam yetim olan İnsan'ın babası(Rahman) ve anası (RAHİM) dir. Yani "Esirgeyen, bağışlayan gibi kelimelerle hiç bir ilgisi yoktur.
 
Allah'ımız bize çok düşkündür, Yeni doğan bir bebek öldüyse, bu zalimlik değildir. Bir gün Allah indinde 50 bin yıldır. Sen ben örneğin 75 yıl yaşadıksa bu Ahıret takviminde sadece 2,7 salisedir.
 
Ölüm ise, BİR DAHA HİÇ ÖLMEMEK VE EBEDİYEN (Cehennemde ve Cennette)
YAŞAMAK ÜZERE ÖLÜMSÜZLÜĞE DOĞMAKTIR.
 
Yani dünyadaki saliseler, bize ne kadar uzun gelirse gelsin, çok kısadır. Hatta daha daha da kısadır. (75 yıl yaşayan biri 25 yıl uyur.) HAYAT ebedi, fakat ömür doğmak-ölmek (neden ve sonuç) kadar kısadır, 2,7 salisedir. Ebediyen doğmak için bir kez ölmemiz gerekir. (Ayetler iki kez doğum ve bir kez ölüm'den söz eder, lütfen araştırır mısın?)
 
Nasıl ki mıknatısın akılarından oluşmuş bir balon varsa, Allah'ımızın da ruhundan üflemesi bu mıknatıs akılarına özdeştir. (Rabbim, tüm insanlara hep böyle misaller verir, ama bu misalleri sadece ALİMLER anlar= Ankebut-43. ayet)
 
bize ihtiyacı mı var?
Hayır, sadece Ruhundan üfledi
bize ne yönden ihtiyacı var?
Sen bir anne olsaydın, Hayır, bebeğin biberonunu çalıp içmeyi hiç düşünür müydün, tam tersine sen kanından sütünden onu beslerdin.
 
Allah ruhundan üfledi, yani YARATILMAK ZORUNLU OLDU!
Ya da tek kutup (EL EWWELA) olan Rabbimiz, karşı kutup (Yaratık) oluşturdu.
 
Bu bölüm sadece Ruh üflenmesiydi. (Önce madde yaratıldı=Demir tozları gibi) bunlar evren balonunun yüzeyine kondu, (Bir kağıt gibi) sonra bu kağıdın altına mıknatıs kondu ve demir tozları magnetik akıların olduğu üflemeye dizildiler.
 
Bir gün öleceğiz. Yani mıknatıs kağıdın (4 boyutlu evren uzay_zamanının) altından çekilecek ve demir tozları (Hücreler, atomlar) yeniden dağılacak. Karadelik (Mezar) yutacak, arkada akdelikten (Ahırette) yeniden kağıttan külah gibi (Mahşer meydanı) serpili duracağız.
 
Ama Rabbimiz yeniden bizi (Enbiya 104. ayet) açıp, ne kadar demir tozu varsa (Quantum tanecikleri) serpecek, yeniden yarattığında (Mıknatısı nasıl doğduğumuz gün altımıza koyduysa) yine koyacak. (Tekrar Enbiya 104) ve biz yeniden bu üflemeye (Sur, Allah'ın Ruhunu üfler) uygun olarak bir daha yine ve yeniden, tekrar yaratılacağız.
 
İnsan Halife=İktidar'dır ve insan Halife=Muhalefettir. İkisi de iskemle=sandalye anlamındadır. Herkes (Tüm antinomlar) bu zıtlar ile kaimdir.
 
Cennet ve Cehennem (ANTİNOM'ları, binomları ve tüm anomaliler yani anti-makyavelizm) kimin için kuruldu sanıyorsun, Bu grup mahşer, bu grupta Cennetlik de olacak, Cehennemlik de, Arasatlılıkçı da...
 
Kimin ne olduğunu ise Rabbim bilir, ne ben Cennetin tapusunu cebime koyabilirim, ne sen beni Cehenneme gönderebilirsin, sadece ve yalnızca "Allahalem" de ve geç.
 
Bu grup, mahşer meydanı derken,. Şeytan, İnsan, Cin ve hayvanlar birlikte haşroluyoruz. Ama hesap görüldükten sonra kesin bir ayrım olacaktır. Bunun için Rabbimizin hükümlerini ve adaletini "Antidemokratikliktir, beni BAN etti" vb. diye gösteremeyiz.. Aramızda hüküm verecek tek mercii O'dur. O'nun adına kimse şirk olup da kendini "Aşerei Mübaşere" yalan Hadisi gibi hissetmesin. (Yalan çünkü Resulullah'ın bile Cennet garantisi yoktur. Çünkü Rabbim, "Um ki, umulur ki, Mahmut makamına girersin" buyurmaktadır. )
 
Hawking ve ayrılmaz partneri Penrose, "ALLAH'IN varlığını, yani YARATILMA tekilliğini" bilim olarak ilk kez isbat etmişlerdir. Aynı ikili makro sistemlerdeki Relativite ile mikro sistemlerdeki quantum teoremini de "Başlangıç tekilliği karanoktacıklar" isbatıyla BİRLEŞTİREREK, makrokozmos ve mikrokozmosun AYRI AYRI iki tanrısı olmadığını TANRI'nın (yaratıcı gücün) BİR TEK (Singularity) olduğunu kanıtlamışlardır.

Bu başlangıçtaki karanoktacıklar, BigBang patlamasının şiddet etkinliklerinin doğanın dört temel kuvvetinin toplam kombinasyonundan DAHA büyük bir KUDRET tarafından varolduğunu bildirmişlerdir.

Bu mini karanoktacıklar, bir milyon yıl sonra "Karadelik buharlaşmasıyla" patlayıp açılmışlar ve her bir galaksinin (O zamanki adıyla quasar, daha sonra Seyfert galaksileri olan evrimin) sonucunda 200 milyar gökadasının küresel bir hale içinde odaklaştığını BANA gösterdiklerinden, ben de niçin evrenin en başta TEK bir odağa çökmediğini ve ayrık 200 milyar odağa bölündüğünü anlatabilmiştim.

Hawking için en başta BU EVREN vardı. Ama Hilbert hesaplamalarından yola çıkan Wheeler, Süper Uzay'ı buldu-ki bu uzayda SONSUZ tane BU EVRENDEN vardı.

Wheeler ve Sarfatti evrenlerin yer aldığı "AŞAĞI MİSAL ALEMİNİ" bulmuşlardı. Geonlar dediğimiz dinamik geometrik (KEHF) yapı böylece tescil edilmişti.

Bir yandan da soyut kütle ok yönünde sonsuz büyük Hilbert uzayı ile bunun tersine sonsuz küçük olan Aleph (Elif=George Cantor) noktaları "Tıpkı, Relativite ve Quantum kürre-zerre alemleri gibi" birleştirilebilirdi.

Elif noktalarını o çağın K.M.Allein'ı olan Borges irdeledi, fakat sadece bir hikayecik olarak kodladı.
 
Matematiksel çözümünü ise en önce Sommerfeldt ustaya, sonra da çırak olan bana tevdii etti.

Scherk'in (zz) sicim teoremiyle birleştirdiğimde, bir de Sarfatti-Aiberg uzayı olduğunu gördüm. Burası süper uzaydan da SONSUZ KEZ BÜYÜKTÜ.
 
Yani sonsuz yüzlü bir zar vardı (Süper uzay) ama bu zardan da sonsuz tane vardı (Hyper Uzay=Yukarı misal alemi)

Sarfatti-Aiberg uzayını "Sonsuz yüzlü sonsuz tane zarı" BİR KEZ değil de SONSUZ KEZ atmak gerektiğini gördüm. O zaman karşıma elif kez elif +1 uzayı çıktı ve istemeden Sarafatti'nin ötesine geçtim.

11 boyutlu bu mini SURBORUCUKLARI, ana ve ARTIK BERZAH DİYE BİR YERDE BİTEN tek bir surborusu (Horn Hole/Nefhi Sur) oluyordu.

Yani islam verilerinde adı geçen aşağı misal alemi(Super Space) ve yukarı Misal Alemi (Hyper space) 11 boyutlu sicim biçiminde kuantlarla oluşuyordu. Bunların diğer adları da vardı:
 
Worm Hole,
Corn Hole,
Kuantum Köpüğü,
Kuantum tünel süreci,
kuantum ödemeler-dengelemeler hemzemin geçitleri (SERP ve EPR uzay-zaman kavşakları)
karadelik-akdelik tünelleri
karanoktacık-aknoktacık (şıhab) mini tünelleri vb...
 
Hepsi aynı şeydi. Hilbert uzayı ile Wheeler-Sarfatti uzayı da aynı şeydi. Feinberg uzayı da ... Sonuçta tüm bu mini ve dev kuantum tünelleri bir birleşik mekanda bitiyordu (Sidretül Münteha/sidre) ondan sonra 11 boyutlu KALİL bir alem başlıyordu ve o alemin İÇİNDE bir tek BOYNUZDA bitiyordu HERŞEY...

O alem 11 boyutluydu. Kalu Bela'nın ruhu/ruhları oradaydı. Ölen ve doğan her nefs o İÇERİDEN geliyordu. Dışarıda ne vardı? Bu BİLİNMEZLERDE...(Ğayb) Biz içinden sorumluyuz sadece...
 
Oradan bu bedene üflendik ve yine tersine bir süreçle ölünce o SUR  BORUSUNUN BERZAH (Sonsuz küçük ve karşıtı olmayan YEGANE tekillik) ki ruh+lar oraya DÜŞER, yani emilir...
 
Ama bunun tersine ÜFLENİRSE, karadelik buharlaşması gibi KIYAMET başlar/başlayacak. (Ha/vet) Yani ven/toplardamar süreci ana arter (Hablilverid) işlevini yüklenecektir.
 
Böylece yeniden yaratılış da KAÇINILMAZ (Allah vaadi) olarak gerçekleşecektir.
11 boyutun
önce ikisi açılacak (Mahşer meydanı)
sonra üçüncü boyut (Sultan Kuvvet dikmesi)
ve daha sonra HESAP görülüp, adreslendikten sonra
meş'um, meymene ve Sabıkun (Naim) üç sınıf yasaları da açılacaktır.
 
Bu sonuncusu 11 boyutlu,
Cennet (Meymene, yemin /sağ) 7 boyutlu
ve şimal (Kuzey, meş'eme, şom-şimal olan cehennem de 4 boyutlu olarak ayrı yerlerde (elsewhere) açılacaktır.
 
11 boyutlu olan en üst Cennet'te herşey tek parça olacaktır. (Quant, atom, hücre, organel, organ yapısı olmayacaktır.) Tek istisna, burada yer alan huri (erkek ve dişi hemcinslerimiz)lerin GÖZLERİ de ayrı bir parça olacaktır. (Bunlar iki parçadır, tertemiz ve muhteşem bir estetik ile orantılanmış beden ve bundan bağımsız GÖZ ziyneti...)

Sevgideğer dostlar, yukarıdaki satırları daha sonra bir kez daha okuyunuz.

Biz HAWKİNG ile bunları KONUŞTUK! Allah'ın Kur'an'da anlattığı HERŞEYİN ZATEN VAR OLDUĞUNU konuştuk. Bize düşen MATEMATİKSEL isbatıydı.

Şimdi bunları yıllar önce KONUŞMUŞ ve SECDE ETMİŞ kişiler olarak, artık HAWKİNG'in TANRI HAKKINDA NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ sanıyoruz ki?

"Ehli kitab içinde öyleleri vardır ki, geceleri gizlice Kur'an okur ve secde ederler...."

BİZ BUNLARI OKUDUK... Başkalarının okuduğu AYNI KUR'AN'DAN bunları okuduk ve secde ettik! Başkalarının OKU+ya+madığını OKU diye İLK BUYRUK verilmiş Kur'an'dan okuduk! Secde ettik!

Başka söze gerek var mı?
 
HU!
HU!
HU!
 
 
Amaç ve araçlar etap etaptır. Evreleri vardır.
 
Örneğin atomaltı partiküller araçtır amaç=Atomdur.
Atom araçtır amaç moleküldür.
Molekül araçtır amaç makromoleküldür.
Makromoleküallerde araçtır amaç organellerdir.
 
Organeller de vasıtadır erek olan Organlar (Mesela bir hücre)dir. Atom hücreye benzemez. Hücre de araçtır amaç örneğin bir tohumdur. Hücre canlıya üyedir ama ona benzemez. Tohum (Enfus=Sübje) araçtır. AMAÇ o tohumun yetiştirdiği (örneğin) dev bir çınar ağacıdır. O da araçtır. Amaç Orkandır. Amaç dünyadır.
 
Güneş sistemine araçtır, amaç sistem ise bu kez bir üst platformda Galaksiye üye olduğundan o da araçtır. Galaksiler de bir üst sisteme bağlıdırlar.  (Meta galaksiler, lokal evren sektörleri vb.) Bunlar da araçtır. AMAÇ EVREN'dir. Evren ise sonsuzda_bir'idir Süper uzayın. Süper uzay'da bir üst sistemin ARACIDIR.
 
Böylece tırmanır ve sonuca ulaşırız:
 
"KULLUK İÇİN YARATTIM/BENİ BİLMELERİ İÇİN"
 
Bilmek ise BİLİM İLE OLUR. Bilim ALLAH'ı bilmek olan A S L İ ve T E K yaratılış gayemize hizmet eden tek araçtır. Bunun için Kur'an'ın ilk farzı O K U ile başlar kitabımız.
 
Allah insanı CENNET'te GÜLSÜN DİYE yarattı en başta.... DOĞAMIZ gülmek üzerine kurulu. GÜLMEK hakkımız.
 
<> Hocam Allahın bizleri yaratma nedeni nedir?
 
Allah'ın bizi yaratma nedenini çok kısa özetleyeyim:
 
Allah(1) ve Külli Şey'in (0) vardı. Sistem digitaldi. Külli şey'in (Esirin her bir en ufak şeyi) denen sonsuzda-birlerden SONSUZ TANE olduğundan, o BİR BÜTÜNE sordu:
 
Ben sizin rabbiniz değil miyim?
(Malum Allah gizli bir hazineydi BİLİNMEYİ istedi.)
O külli Şey'in denen TEK YARATIK (Kocaman bir sıfır) yanıt veremedi.
 
Çünkü Allah'ı bilmek BİLİM ile olur. Bilim ise Aklın ÜRÜNÜDÜR. Bilmek de akıl ile olur. İşte tam bu sırada onlara AKLI üfledi. (Allah'ın ruhu)
 
Allah'ın ruhu kendine yanıt verdi:
"Evet ben benim rabbimsin, ben senin kelimenim. "
 
(Kıyamet koptuğunda da benzeri biçimde Rabbimiz kendisini yanıtlayacaktır: "Bugün mülk kimindir? " Yanıtı yine Allah'tan olarak "Bugün mülk Wahidül Kahhar olan Allah'ındır" diyecektir.)
 
İşte MÜLK şudur: şey'lerden oluşmuş KÜMELER (Setler, cümleler-ki bunlara artık ŞEYLER değil, Şey kelimesinin çoğulu olan EŞYA adını veririz.)
 
Eşya iki kısımdır:
1. Bu ne (What, Was) karşıtı olan CANSIZ eşya
2. Bu KİM (Who, Wer) karşıtı olan CANLI (Nefsi olan) eşya
 
Birincisinde "OL=Kun feyakun" der ve oluverir. Yani ŞEY=Sıfırdır ama iki Zıt şey'in de ANASIDIR. -1 ve +1'in toplamıdır. Bunun da derininde -mesela- +1'in ÇİFT kökü vardır. Sanal artı bir reel artı bir= V-1 ve v+1 gibi...
 
Böylece çiftlerden çifti daha oluşturulur. Eder dört tane 1 sayısı ve toplamları yeniden 0 olur. (Tüm nefsler ölümü tadacaktır. Nefsi olmayan ŞEY'ler ise zaten ölüdür, ama onların da diriltilip, öldürülmeye HAKKI doğmuştur.)
 
Her bir şey bir ihtimaldir. Mesela sonsuzda-bir ihtimal BİZİM evrenimiz ise daha sonsuz tane evren yaratılacaktır ki her bir şey DİRİLİP NEFSİ OLSUN veya kıyametle tüm nefisler kabzedilsin ki ve nefsi ölsün ve Allah yine YALNIZ KALSIN.
 
Bu yüzden ALLAH her an YARATIM halindedir.
 
Şu anda onyüzmilyon bin evren daha yarattı. Bir o kadar yok etti.(Her bir evren kıyamet görür mutlaka.) Hiyerarşide evren de bir nefistir, sineğin kanadı da bir nefistir, bir atom da bir nefistir, bir elektron da ...
 
Anti elektron ve elektron birbirine rastlarsa ikisi de yok olur(Ölümü tadar) ama bir üst sistemde bir ÇİFT F O T O N olarak yaşarlar. Ölen (Nefs) elektron denen BEDENİN bitimidir.
 
Foton olarak bedensizdir ama iki foton da birbiriyle uygun bir enerji düzeyiyle çarpıştırılırsa YENİDEN BİR ÇİFT (biri anti) elektron olarak bedenlenirler.
 
Biz bu şekilde böylece var edileceğiz.
 
Biz dediğim ise KÜLLİ ŞEY'in denen bir kocaman sıfırın her bir tek tekŞEY'i... Allah Nefs verdiğine (Daha önce OL dediğine) Nefs ile eş anlamlı olarak RUH'UNDAN da üfler.
 
Mesela cansız atomların yani yıldız küllerinin biz canlı insanı yaratması için, evrene ÜFLENİLMELİDİR. Eğer evren sadece "OL" denen cansız düzeyinde kalsaydı. Bugün öyle cansız bekliyor olacaktı. Ama "Ruhundan üflediğinden" Cansız OL noktası patlayarak açılmıştır yani ANİDEN G E N İ Ş L E M İŞ T İ R .
 
İşte Allah OL dediği Cansız'ı CANLI kılmak için RUHUNDAN ÜFLEYEREK İKİ PROSES yapar. Önce oldurur, sonra Üfler Ve evren aniden şişer. (Ol dediğinde patlar ama açılamaz. Açılması için Ruhundan üflemesi gereklidir. ki cansız evren CANLI bir organizma olsun.)
 
Gelelim canlı ve cansız arasındaki farktan öteye...
 
AKIL (Allah'ın kendi Ruhu, El-Alim'in operatör fonksiyonu) zaten rabbine geri döndü. Oysa Allah'ın istediği bu değildi. Külli şey'in'in TEK BİR ŞEY olduğu (Sonsuzda-bir'in sonsuz ile çarpımından BİR KÜLLİ (PAYDA) ŞEY'İN (Şeyler) çıkar.
 
Ona "Karşı tanrı" yani alternatif tanrı özelliği verdi. Onun adı Külli NEFS'in idi. Tek bir nefs idi. (Ve Külli nefs'in Zaikatül Mewt derken 7 anlamından biri de budur.) Külli nefs*en denen başka bir sır içermektedir.
 
Külli Nefs ise Allah'a yaratanına, "Git başımdan, sen sana ben bana" demez mi???
 
Ama Allah'ın bundan alınacak bir tarafı yok. Çünkü NEFSİN kendisine kafa tutması (Tez'e karşı antitez getirmesi) zaten fıtratın özüdür.
 
Akıl Allah'ı BİLMEDEN tanıyorken,
NEFS ise BİLEREK tanımayı istiyor.
(Elhamdülillah ki nefsim var.)
 
Yani AKIL NEFS ile birlikte BİLİM yapar, antinomları sentezler veya ALLAH'ı bulur ya da bulamaz mahvolur. Nefs ve aklı bir araya getiren Allah bir tür denge kurdu. (Hunnes ve Künnes dengesi)
 
<> Makamı İbrahim’e yakın mı burası hocam?
 
Burası Horn Hole =Sur borusu berzah aleminin içidir. Makamı İbrahim ise Arş'ın tavandaki lambası gibi olan Sabıkun'dadır, yani çoooooook yukarıdadır.
 
<> Akil ve nefis karşı karşıya iken nasıl birlikte olur bilim yapar?
 
Akıl Allah'ın RUHUNDAN ALİM ADINDAN'DIR. Zaten AKIL ALLAH'IN KENDİNDEKİ AKLI KÜLL'dür. 
 
Nefs ise öyle değildir. AKLETMEYİ SEVMEZ. İkisi bir araya gelince DENGE oluşur. Akıl hemen Allah'a rücu etmeye geri dönmeye ve tersine nefs ise Allah'tan kaçmaya (Ruhü etmeye) PROGRAMLIDIR.
 
Ama ikisini AYNI YERE KOYUNCA, Magdeburg halkaları gibi, iki at havası alınmış iki yarıküreyi çekip çıkaramaz. Burada magdeburg yarıkürelerinin biri AKIL diğeri nefs. Birinin ucundaki AT Allah'a geri gitmeye; ötekisi ise (Nefs) ondan zıt yönde kaçmaya çalışmaktadır.
 
Kökenlerimiz FİRDEVS gibi cennet mekanlarıdır.
 
 
Hans Von AIBERG

No comments:

Post a Comment