20100102

WEMB/ADALET

Davut’tan (A.S) Resullerdendir. Yani kısası Enbiya'da biyografisi var. Ben ancak Kur'an ayetlerindeki Davut'dan, yani AYET açılımlarından söz edebilirim. GENEL anlatmaktan ziyade hakkında özel soru/ayet yeterlidir.
 
21/78. Ve Dâvud ile Süleyman... Hani, halkın davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı da biz hükümlerine tanıklar olmuştuk.
21/79. Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Herbirine hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvud'a dağları boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz.
21/80. Ona, sizi sizin şiddetinizden koruyacak olan zırh yapma sanatını öğrettik. Peki siz şükrediyor musunuz?

Burada verilen ayetler ÖNCELİKLİ olarak şunu anlatıyor:
Davut ss, BABA'dır, Süleyman ss büyük oğlu'dur.
Yani GENETİK -mutlaka DİREKT olarak- babadan oğula çıkmıştır.
 
Davut as da, Süleyman as da, her ikisi de "YEL=>RÜZGAR"ı emirlerine almış kimselerdir. Her ikisi de rüzgarların (Planör, uçurtma, uçak vb.) efendisidir. Her ikisi de DEMİR'i eritme yeteneğine sahipler. Davut kuşların dilini öğrenmeseydi, Süleyman tüm hayvanların dilini öğrenemezdi. (Genomlarla ilgili..) Her ikisi de kral-peygamber'ler. Hem saltanat, hem peygamberlik, ikisi birden, ikisine veriliyor.
 
Peygamberlik açısından;
Davut >>> Rasul (Kitaplı peygamber, Zebur veya Mezmur/Mezamir adlı digital bir göksel kitabı var.); Süleyman >>> NEBİ, yani kitap indirilmemiş peygamber.
 
Her ikisinin de başat genom özelliği,
ADALET'in / dünyadaki adaletin en iyi biçimde kaleme alınmasıdır.
 
Çünkü hem Savcılığı (İddia makamı / Müntekim),
hem de Avukatlığı (El Wekil ismi),
kapsamlı olarak Romalılar'dan çoooook önce baba-oğul bulmuşlardır.
 
Bir yargıca, kuşkusuz en büyük iki yardımcı vardır (Antinome);
birisi kamu davacısı olan müddei umumi;
diğeri de sanığın savunucusu olan VEKİLi umumi...
 
Umumi (Amme) ismini şunun için kullandım: KAMU'yu ilgilendiriyor. İkisi de tez-antitez (nome/antinome) olarak birbirlerine zıt DELİLLER getirerek, Hakim (Yargıç) ve Jüri (Hakem) makamlarının KARAR vermesini etkiliyorlar.
 
Hakemlik (tarafsızlık) çok önemlidir.
Çünkü savcı suçlayarak, avukat savunarak TARAF olmaktadırlar.
Jüri ise KAMUOYUNUN v i c d a n ı d ı r .
Vicdan kesinlikle tarafsız olmalı, radikal olmalıdır.
Duygu işin içine girdiğinde adalet şaşar.
Yani DUYGUSUZLUK ön plana alınmalıdır.

Jüri => EL HAKEM isminin talimidir, tarafsızlığın sembolüdür. Vicdanın sesidir.
EL HAKİM (Yargıç-umumi => Kamu yargıcı.) ise,
bu vicdanın sesini ESAS alan ve buna göre "HÜKÜM" veren kimsedir.

İşte bu adalet sistemi BABA-OĞUL iki peygamber tarafından tarih sahnesinde ilk kez yerini almaktadır. (Tüm diğer modern hukuklar bundan itibaren sahneye çıkmışlardır.) Demek ki HUKUK sisteminin kurucusu Tevrat bile değil, ZEBUR'dur. (Zamir => Öznel KİTAP anlamında.)

Adalet (EL ADL isminin sembolü) DAVUT ve SÜLEYMAN tarafından konmuştur. Davut'un genlerinden kaynaklanarak, Süleyman da aynı İNCE adalet sistemini gerçekleştirmiştir.
 
38/21. Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına girmişlerdi de, o onlardan ürkmüştü. Şöyle demişlerdi: "Korkma, birbirinin hakkına tecavüz etmiş iki davacı; aramızda adaletle hükmet, ondan ayrılma, bizi doğru yola çıkar."

Bir örnek: Aynı çocuğu "Ben doğurdum," diyen iki anne Süleyman'a başvurur ve ADALET ister. Şimdi gen muayenesiyle kolayca anlaşılacak bu dava için, geçmişteki teknikler yetersizdi. Süleyman ss "Bebeği ikiye bölün, annelere her bir parçasını verin," der. Sahte anne buna razı olurken, gerçek anne, "Hayır," der, "bebeğim onda kalsın yeter ki öldürmeyin," der. Süleymanın yanındaki JÜRİ kararını verir. Neye göre verir?
 
BİR KERE ORTADA bir KANUN kitabı yoktur, buna göre veremez! (Yani çocukları ikiye bölen bir Hamumrabi kanunu gibi yasa kitabı yoktur.) Süleyman HİÇ bir SÖZ kullanmadan, hiçbir etki veya katkı yapmadan, sadece misee en scene'yi tertiplemiştir. Mizansen/senaryo.

Süleyman burada SADECE "Sahneyi" oynatır. Jürisine (Babasının kurduğu yaşlı danışmanlar heyetidir.) hiç bir şey söylemez. Jüri, vicdan olarak OLAYI (duyguya kapılmaksızın) MANTIK ile bir annenin lehine kararlaştırır. İşte bu çok önemlidir ve İLAHİ ADALET'e en benzer analojik ADLİYE sistemidir. HAKİM sadece bu davada şunu yapar: Jüri sahte anneyi belirledi. Bu sahtekarlığın bedeli (mesela iki yıl Hapis) şu cezadır gibi...
 
Bu yüzden Zebur'un 7 yararından biri de ADALET sistemini "Yarı tanrısal biçimde" getirmesi, bir diktatör karar mercini (sözde hakim) devre dışı bırakarak, bu ADLİ oligarşiyi SAVCI ve AVUKAT ekleyerek Monarşiye çevirmektedir. Adli Monarşi ise YETERLİ değildir. Onu Adli Demokrasiye (Hukuk üstünlüğü sistemine) çevirmek gerekir.
 
Bu da J Ü R İ denen "kamuoyu vicdanı"nı üstlenen “küçük şura”dır. İşin öncelikle HUKUK sistemine baktık. İkinci tefsir olan konuya geçmeden önce sadece ADALET sistemiyle ilgili sorularınızı aldıktan sonra ZEBUR konusuna devam edeceğiz. Yeryüzü tarihinde ilk VİCDAN ŞURASI Davut ile yerleşmiştir. Allah'ın ZEBUR ayetlerinden bir EMİR'dir.
 
Yunan-Roma hukuğu asıl değildir, hem kronolojik olarak bu mümkün değildir. Yunan hukuğu yoktur. Çünkü Yunan kavmi yoktur. Sparta'da HIRSIZLIK yakalanmadığın sürece EN BÜYÜK ŞEREFLİ MESLEK'tir. Yakalandın mı, aşağılık biri olursun. Atina kent devletinde ise her bir kent belediye başkanının ayrı ayrı hukukları vardır ve Solone'unki gibi SİYASALLAŞTIRILMIŞTIR.
 
Roma hukuğunda ise 70 yıllık bir CUMHURİYET dönemi vardır ama bu da hukuğun kendisi değildir. Hem bir imparator, hem de senato (parlementerler) vardır. Son sözü imparator söyler! Burada senatörler JURY değil; "monarşi”nin kendisidir. Senatörler entrikacı ve siyasal çirkinlikleriyle menfaatleri üzerine konuşurlardı. Yani ortada bir vicdan yoktu veya JURY yoktu.
 
-Cumhuriyet öncesi KADILIK kurumunun çalışması ADİL bir işleyiş şeklimiydi? HUKUKİ olarak..
 
Kadı (Mahalli yargıç) sistemi sadece YEZİDİ ŞERİATI'nın FAKIHLARI demektir. Şeyhülislam'dan aldıkları MEZHEB içtihadlarıyla karar verirlerdi.
 
Kadılık sistemi ADALETİ sağlayamamaktadır.
 
Çünkü şeriat fetvalarına dayanmaktaydı. Bilgisizlik hakimdi. Mesela Kare biçimindeki bir araziyi dört varise bölebilirlerdi. Ama, topografik yani biçimsiz bir araziyi BÖLEMEZLERDİ, hak geçerdi. Sistemde mutlaka Sünni olan taraf kazandırılır, Şii/Alevi yurttaşlar mutlaka kaybederdi. (Alevilik bunun için çooooooook tepkilidir ve genlerine işlemiştir bu haksızlıklar.)
 
Kanuni'nin KANUN lakabı zaten “Yezidi/Edebalı şeriatı” üzerineydi.
Yani Kur'an yerine “hadis/sünnet/mezheb üçgeni” ile karar verirlerdi.
 
Oligarşik, monarşik adalet sistemi, HANİFLİĞE aykırıdır.
 
Çünkü bunlar mutlakiyetçi, meşrutiyetçidir, ama DEMOKRATİK değildir. JÜRİ sistemi derken mesela TÜRKİYE jürisi şöyle olmalı: Nüfusa orantılı olarak; Alevi-Sünni katılımcılar; kadın-erkek nüfusuna bağlı katılımcılar; atamadaki kriterler (Yeterli bilgi donanımı vb.).. En önemlisi de sibernetik ADALET için bilgisayar kullanımı olmalı. (Birbiriyle çelişen yasalar bilgisayara ayıklattırılmalı, nihai karar ve içtihadlara bağlanılmalı vb.) Yasalarda boşluk diye TALİHSİZ bir kelime olmamalı.

Hakimlerin satın alınmasını önleyecek tek şey, JÜRİDİR.
 
Yargıç siyasi baskılar nedeniyle de eyyamcı olabilir, çoğu yüksek yargıç gibi, illa ki masonik klüb kayıtları olabilir. Siyasi iktidarların atadığı birileri olabilir. Ama Türkiye'de JÜRİ sistemine geçilince, artık JÜRİ "Demokratik Cumhuriyet" olarak bu olumsuzlukları ortadan kaldıran KAMU VİCDANI sesi olacaktır. (Protestler kamu sivil örgütüdür unutmayalım.)
 
-Amerikan eyalet sisteminde Jury bir vatandaşlık borcu. (Halkın HİÇ SUÇ İŞLEMEMİŞ -trafik suçu bile- bireylerinden belli bir trainee’den geçmiş kişileri Jury yapılır.. Böylelikle jurynin sabit olması ve rüşvete açık olması önlenir.)
 
Zaten SABİT JÜRİ olmaz. Tüm namuslu yurttaşların oluşturduğu DEVASA bir Jüri'nin yerel ve davanın durumuna göre atanmış "nöbetçi", yani turnike, değişen Jüri sistemi bulunmalıdır. ABD'de 200 milyon kişi DEV JÜRİ'dir. Bildiğimiz Jüriler ise bunun "dönüşümlü parçacıklarıdır". Aslolan PROTEST (Tüm KAMU/AMME sivil örgütleri olan VİCDAN birliği) olmaktır. Devlet denen KOMÜNİZM'e karşı çıkacak tek şey budur.

Devletler hatalıdır.
Özellikle TÜRKİYE bu konuda sabıkalıdır. Kur'an'da >>> Devlet denen UŞAK kurum, hizmetçi kurum, M İ L L E T için vardır. Türkiye'de tersi "devlet baba, babaların devleti, derin devlet sığ devlet vb” gibi YEZİDİLİK berdevamdır. KOMÜNİZM dedim, çünkü Türkiye'de MİLLET devlet için vardır. Şeyhine teslim olmuş mürid gibi... Amaç ve araç yer değiştirmiştir.
 
Bu haksızlığı giderecek tek şey,
PROTEST yasalardır >>> SİVİL KAMU/TOPLUM ÖRGÜTLENMESİ'dir.
Böylece Raina ve Unzurna da ortaya çıkacaktır:
Unzurna >>> SİVİL TOPLUM ÖRGÜLERİ BİRLİĞİ olarak,
"devlet denen, millete hizmetçi olan kuruma”
NEZARET/gözetmen/kontrolör olmaktır.
 
-Yanlız bizim ülkemizke kamu/sivil toplum örgütlerine siyasi partilerin arka bahçesi kabul ediliyor ya da siyasi partilerin baskısı altındalar.
 
SARI SENDİKA gibiyiz, haklısın! :( Çünkü içimize ekilen EDEBALI devletçilik sisteminden, 2099'a kadar kurtulmamız mümkün olmayacaktır. 1299'dan 2099'a kadar kaç yıl ediyor? >>> 400+400
 
8 asırdır DAHA KUR'AN EMRİ olan JURY'ye
ve kamu vicdanı fikrine gelemedik. :(( Damn!
 
Sivil toplum örgütlenmesi çok önemlidir.
Çünkü devletin üniformalı, silahlı kuvvetleri var. Canı çekerse ihtilal yapar, canı isterse polis devleti oluşturur ve bu milleti örfi idare diye 10 yıl "sokağa çıkma yasaklarıyla" gasbeder. Nüfus sayımlarında içeri hapseder!
 
TC, tamamen polis devletidir, komünist dizaynı vardır. TC bir Cumhuriyettir, asla demokratik bir cumhuriyet OLAMADI. Ha gayret 2099'da bunu başaracağız! 2023'de de belki Avrupalı olacağız ;) Cumhuriyetin 100. yılında ancak AVRUPAlı olabiliriz.
 
Avrupa ise imrendiğimiz bir şey değil. Tevrat + Greko Romen + Anglo-Amerikan karmasıdır. Avrupa, dinsel kökenini (Hristiyanlığın da uyması gereken) TEVRAT ve onun yan kitaplarından (Talmud) almaktadır. Avrupa, kültür kökenini ise antik greko-romen bazından almaktadır. Modern kültürünü de ANGLO-AMERİKAN bazı üzerine kurmuştur.
 
Yani Avrupa derken İMRENDİRMİYORUM!
 
Sadece bir Avrupalı gibi çevresel olarak TEMİZ olmak, onlar gibi parfüm kullanan, tuvaletleri tertemiz, dedikodusu yok denecek kadar azalmış, yalanı olmayan "Avukatımı isterim" diyebilen, "Polis'ten savcılık belgesi isteyen", arama izinsiz içeriye kimseyi almayan bir Avrupalı Türk isterim ben. İkide bir ihtilallerle içeriye tıkılmış, sindirilmiş, devletin copladığı ve bize EFENDİ olmuş, kölelerini işkenceyle öldüren bir devlet istemiyoruz.
 
Bunu ne engelleyecektir?

HANİFLİK örgütlenmesi;
yani PROTEST olmak;
yani SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ TEK YUMRUĞU olarak,
"Silahlı ve üniformalı" devleti dize getirecek,
iktidardan uzaklaştıracak o İBRAHİM RUHU!
 
Babasının putçuluğunu uzaklaştırdı. Nemrud'u uzaklaştırdı! Silahla değil; pasif direniş (Hanif yöntem) ile. Ateşe koydular, ateş yakmadı. Zaten Hanif olanı ateş yakarsa, inanın ki benim dünyam alt-üst olur! Allah dönek değildir!
 
Örgütlenmenin başı da A D A L E T sistemidir.
 
Davut ve Süleyman'ın bir HUKUK kitabı yoktu, ama ADALET sistemi vardı.
Komünüzmin de hukuğu, İslamın da hukuğu (şeriat) vardır. İkisi de batsın! Çünkü ikisinin de adaleti yoktur! ADALET olmadan hiçbir şey olmaz. Mutabık mıyız?
 
Adalet (EL ADL) olmadan ALLAH bile olmaz! Çünkü inanacağım ALLAH, Allah inancı, VİCDANIMIN TEMEL DİREĞİ olan ADALET üzerine kurulmalıdır. Yoksa o Allah'a inanmam! -İnanmazdım.-

Allah HAKK'tır (Hakim ve Hakem)
Ama ayrıca EL ADL'dır.
El Wekil => Avukat.
Müntekim => Savcı.
Kahhar => İnfazcı.
El Bari => Beraat ettiren.
Eş Şehid => Şahit/Tanık!
(Şahit olarak Allah yeter ayetinin sırrı budur.)
Afivvü => Kullarına GENEL af çıkaran.
Settar => Cezaları örtücü.
Rahman, Rahim => Merhamet ile yargılayan.
Tevvab => Topluma yeniden kazandıran.
Ğafur => Sabıkaları silen.
Seriul hısab => Mahkeme davalarını seri hesap ile gören,
yani bir boşanma davasının 20 yıl sürdüğü Türkiye standartlarına ters bir Allah!

İşte EL ADL (Adalet) sisteminin bileşenleri de bunlar candaşlar!

Eğer EL ADL olmasaydı,
sadece EL HAKK ile, bir k a d ı olup kalırdı Allah!
(Hakem, Hakim.)
O herşeyden beridir!
 
ADALET sistemine niçin böyle uzun uzadıya özendim?
Çünkü biz Hanifleri bağlayan SİVİL TOPLUMSEL TEPKİ örgütü olma EMRİ var!
 
Hanif İSEK adalet sistemini de tartışmalıyız
ve SİBERNETİK (bilgisayar taramalı) olarak,
WORLDİSCİPRİNCİPLE olmalıyız.

WEMB düzeninin;
tüm dünya için bir TEK ve herkese EŞİT,
DÜNYA (Globular) DİSİPLİNİ
(Ultra Anayasa Bildirgesi)
ve PRENSİPLERİ olmalıdır.
 
Her disiplin kendi ÖZEL BÖLGESİNDE kendi iradesiyle yaşamalıdır.
 
Sisteme entegre değilseniz,
gidip KATİL veya UYUŞTURUCU devletleri var,
gidin orada yaşayın!
Orada ZİNA ve cinsel tercihler serbest,
GİDİP istediğiniz FREELAND'da yaşayın!
 
Ama gelip de benim 12'lerim içinde bunları yapamazsın!
Disiplin bu işte!
 
Alabildiğine özgürsün, kendine güveniyorsan, filanca bölgede, dilediğin kadar insan öldürebilir, yeni doğan bebekleri kurban edebilirsin! Senin fikirlerine SAYGI duyuyorum ama, lütfen burada değil, WEMB üyeleri içinde değil!
 
Herkes özgür!
Ama WEMB'in disiplin ve prensipleri var,
isteyen burada kalır,
isteyen de gider kendi devletini kurar ve ŞEYTANA tapar!
 
Fakat bölgeler ayrı!
Lütfen benim bölgelerimde bulunmayın!
(Yoksa burnunuzdan gelir! Ölüm cezası kaldırılmayacak!)
En demokratik sistem budur!
Mighty'nin benimsediği, Messiah'ın onayladığı.
 
İşte böyle dostlar. Bunun için protestiz.
Bunun için SINIRSIZ demokratız!
 
Adam öldürebilirsiniz! Ama WEMBistan'da değil!
Masumiyet çağı BİTMİŞTİR. Artık toplu ve hızlı iletişim vardır.
 
Cinayet devletlerinde kimse
"Aaa, ben WEMB'i bilmiyordum," diyemez!
Her cepte şahsi ve globular TV var.
 
Cani, cinayetine ÖZGÜR İRADE ile yönelmiştir. Sorun şu ki, cinayet devletinde, herkes herkesi öldürmek istemektedir! Uyku uyumanız mümkün değil, şeytan adına veya kişisel sadizm adına öldürüleceksiniz veya öldüreceksiniz. Buyrun uyuyun bakalım!
 
Döndünüz mü İLKEL topluluğa, mağara adamlarının çağına! Tekerleği yeniden bulun bakalım, "SINIRSIZ ÖZGÜRLÜKÇÜ" palavracıları... Caveman'ler de uyuyamıyordu. Ya avını, yemeğini, genç eşini ya da genç kız çocuğunu, her an biri onu öldürerek elinden alabilirdi. Dönün mağara devrine yaşayın "SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK" filozofları!
 
En küçük nüansın bile bir özgür alanı vardır:
Genç mesela! Erginlik buhranları yaşıyor. ERGİN ise, hangi yaşta olursa olsun (erginliğin başında dahi), buyursun gitsin kendi FREELAND'ına, tatil yapsın. (Bu WEMB'e dahildir.) Tembelliğini yapsın!
 
Azıttı mı? Eroin mi içecek?
Haydi defol CRİMELAND'lara,
KENDİNİ ıslah etmeden GERİ dönemezsin!
 
Sen ERGİNSİN => Kur'an'a göre TAM özgürsün!
"İyi ama onları eğitelim."
O işi WEMB zaten yaptı.
 
Wemb suçlu değil ki!
WEMB+EBEVEYN bunları PAKET (pack programme) olarak verdi. O BİLE BİLE bu işe girdi. Buhranı, krizi mi var? Atlatsın gelsin! ÖZGÜR !!!!!!!! Gelmeyebilir de, buyursun uyuşturucu komasına girsin. (Onların ektiği tarlaları var.)

Şimdi söyler misiniz?
BUNDAN DAHA ÖZGÜR BİR ÇAĞ yaşandı mı?
 
Ayetler ne diyor:
"Size açık bir uyarıcı ve yanında kitap gönderdik."
 
İşte MİGHTY,
işte MESSİAH
ve işte EL KİTABI HANİFFATED QORAN!
 
Artık bu süper bilgi-bilişim-iletişim ve teknoloji çağında,
"YOK, BEN DUYMADIM" diyebilir misiniz?

Şimdi bile cep tlf. sms'ler var:
"Bugün dünya bilmem ne günü" diye;
"FB, şimdi gol attı" diye.
 
Kimse "BENİM HABERİM yok diyebilir mi?"

WEMB öyle kucaklayıcı ki,
herkesin WEMBONMENT
(Wemb subcribtion acil çağrı)
sinyal düzeneği var.
 
Hangi sapık satanist suç ülkesinde olursanız olun, "BEN ISLAH OLDUM," veya “Beni öldürecekler,” veya "Çocuğumu doğurdum buradan alın götürün," veya "Ben uyuşturucu tedavisi görmek istiyorum,” veya "Cinayet işleyip buraya kaçmıştım, şimdi beni PRİ-ZONE (Jailland'a, kolonilere İŞÇİ olarak) gönderin!” derseniz,
 
WEMB acil müdahale timi,
sizi ANINDA tesbit eder
ve operasyon düzenleyerek oradan kurtarır.

DAHA NE İSTİYORSUNUZ?
Devlet budur işte!
Mehdilik, Mesihlik, işte bu düzeni getiren sistemdir.
Daha ne isterdiniz?
Daha ne kadar özgür olmak isterdiniz!

WEMB DÜZİNE DÜZENİNDE DİSCİPRİNCİPLES var.
Buna uyacaksın! İster Mehdianizm de, ister Mehdizm de! Uyacaksın arkadaş! Kur'an'a uyulmuş bir kere? Dönmek YOK! Adı HANİF SİSTEMİ'dir. Hayırlı uğurlu olsun! Yaşasın WEMB, kahrolsun VAMP! ve Satanistleri..

İKİ BAĞ (Cennet) budur!
Adler bana ÖRNEK oldu.
 
-Değiştirilen Mehdi düzeni ile şimdiki Mehdi düzeni arasında fark olduğunu düşünüyorum, ama farkları tam ayırt edemiyorum?

BEN TEHİR EDİLMİŞ olan ADLER'in örneğiyim artık. (Unutmayın, Dabbet'den başkası Kur'an ayetlerinin yeterince ANLAŞILMADIĞINI söyleyemez.)
 
BEN yazıyorum ve 3M UYGULUYOR!
BEN yazdığım için MİGHTY uyguluyor.
 
Messiah da artık İNCİL ve kökeni olan TEVRAT ile hükmetmeyeCEK! Messiah'a geçmiş yaşamında HİÇ BİLMEDİĞİ bir şeyi öğreten DABBET'tir: HANİF islamı.... Mighty de Messiah da BİZDEN, şu an burada yazdıklarımızdan i t i b a r e n örnek alıyorlar.

DABBET'in anlamı budur işte >>> ŞİMDİLİK yeraltında,
YARIN YERYÜZÜNDE.
Şimdilik >>> TEORİDE,
YARIN >>> TATBİKATTE
WEMB düzeninin kurucusu demektir.

BUNU BİZ+LER BAŞARDIK!
Bir HANİF DÜNYALARA bedeldir!
Tüm ÇAĞLARA BEDELDİR!
BEDELİZ buna, DEĞERİZ BUNA!

Geçmişteki MESSİAH (isa mesih) HANİF miydi? HAYIR!
Kur'an ile mi hükmediyordu? HAYIR!
Pekiyi kimden alıyor MESİH DÜZENİNİN KURALLARINI?
Geçmişteki Mighty adayı (ADLER) MÜSLÜMAN MIYDI? Hayır!
Hristiyandı! Ama artık BİZ yazdık ya MÜSLÜMAN olarak GELDİ/GELECEK.

Mighty'nin WEMB kelimesinden ve düsturlarından
veya Mehdi'nin KARASANCAĞIN grafiğinden haberi mi vardı? HAYIR!
Oturdum çizdim ve HABERİ oldu. BİZLER başardık.
Hristiyan Adler'i >>> HANİF MÜSLÜMAN MEHDİ yapan
Mighty (Kudretli) yapan bizleriz!

Bunun için Kur'an
hiç bilinmeyen bir kavrama
ALAMET olarak parmak bastı!
DABBET dedi!

Dabbet, geçmişte-gelecekte (karneyn) iki zamanlı bir grubun, 9 kişilik bigin takımının, GEÇMİŞTEKİ alamet olarak tezahürüdür. Dokuzdan biridir.
 
Bunun lideri ise ALİAS ADLER'dir. O'na selam olsun! O zaten benim, kendisinin ÖĞRETMENİ olduğumu inkar etmiyor ki (etmeyeCEK)
 
Zaman farkı bir şey değil ki!
Allah'tan başka bir KUVVET daha yoktur!
Allah diledi ve böyle oldu!
Tarık seması, Dabbet Arzı, Mehdi, Mesih'in İKİNCİ gelişleri vb.
Allah'tan başka bir kuvvet daha yoktur!
 
Allah santranç mı oynuyor? Hayır, bizler piyon değiliz, Allah'ın bir match yapacağı RAKİBİ yoktur! Allah kiminle MÜSABAKA yapıyor ki, bizimle kukla gibi oynadığını inananalım? Allah kiminle Satranç oynayabilir ki?

“La ilahe illallah!"
TEK'dir o!
Ehadün Wahid'dir!
RAKİBİ Mİ VAR?
KİMİNLE oynuyor???
 
Hans Von AIBERG
 

No comments:

Post a Comment